24.BÖLÜM

10.2K 396 22
                                    

Eylülden...

Okuldan Buseyle eve döndüğümüzde direk odama gittim. Doruktan bir mesaj varmı diye telefonumu kontrol ettim ama hiç bir şey yoktu. Hayal kırıklığımla beraber telefonu yatağıma attım ve dolabıma yöneldim. Okuldayken evdeki hizmetlilerin kıyafetlerimi yerleştirmesi çok işime yaramıştı doğrusu. Dolabımdan siyah bir tayt ve mavi bir tişört çıkardım. Hemen üzerime geçirip telefonumu elime alarak aşağı indim. Buse köşe koltuğa uzanmış tabletiyle ilgileniyordu. Beni görünce kafasını kaldırdı ve;

"Akşam alemlere akarmıyız kuzen?"diye gülerek sordu. Tek kaşını kaldırmaya çalışırken maymun gibi olması benim kahkaha atmama yol açtı.

"Yarın okul varken mi? Hiç sanmıyorum. Bir de başkasının yanında bir daha sakın tek kaşını kaldırmaya çalışma."dedikten sonra mutfağa yöneldim. Arkamdan;

"Pislik!"diye bağırınca daha büyük bir kahkaha attım ve buzdolabına yöneldim. Hizmetlilerin evden erken gitmeleri işime yaramıştı doğrusu. Rahatça hareket edebiliyordum. Kendime küçük bir tost yapıp yanına meyve suyu koydum. Tabiki Buseye hazırlamadım. Kalksın kendi yapsın banane ya. Tostumu ve meyve suyumu alıp odama giderken Busenin kafasını kaldırıp tostuma göz diktiğini gördüğümde merdivenleri koşar adımlarla çıkarak odama girdim. Arkamdan söylendiğini duyabiliyordum ve hiçte iyi şeyler değildi. Küçük bir kıkırdama ağzımdan kaçarken tostumdan büyük bir ısırık aldım. Galiba bu da benim ustalık eserim di.

Afiyetle yediğim tostumun son parçasını ağzıma atarken telefonum çalmaya başladı. Arayanın Doruk olduğunu görünce zaten yerinde olan keyfim dahada yerine geldi. Bekletmeden telefonu açtım ve;

"Aklına yeni mi geldim? "Dedim neşeli ve bir o kadar enerjik çıkan sesimle.

"Kapıya çık."dedi buz gibi sesiyle. Kesin bir şey oldu. Doruk'u tanımayan biri bile bir şey olduğunu anlardı yani. Telefonumu yanıma alarak hızlı bir şekilde aşağı indim.

"Kızım bu acele ne! Nereye gidiyorsun? "Diye meraklı bir şekilde soran Buseye;

"Doruk gelmiş. "Dedim kısaca. Ayakkabılarımı değiştirirken;

"Bende diyordum ki bu kız ne diye usain bolt edasıyla etrafta koşuyor. Meğer Eniştem gelmiş."dedi gülerek. Ona göz devirerek baktım ve bir şey demeden kendimi dışarı attım.

Kapıda Doruk'un arabasını görünce yüzüme büyük bir gülümseme yerleştirerek arabaya doğru yürüdüm. Arabanın kapısını açarak rahat koltuğa oturdum. Doruk'a baktığımda ifadesiz bir şekilde ileriye doğru bakıyordu. Yüzüme bile bakmadan arabayı çalıştırdı. Evin otoparkından çıkıp ana yola girdi. Çok hızlı gidiyordu ve arabalara makas atıyordu. Emniyet kemerimi hızlı bir şekilde bağlayıp, koltuğa biraz daha sindim. Arabanın hız ibresi git gide artarken, korkum kendini iyiden iyiye belli etmeye başlamıştı.

"Yavaşla lütfen."onun duyabileceği bir seste söylediğimde, araba biraz daha yavaşlamış ve direksiyonu sıkan elleri biraz da olsa gevşemişti.

Aradan geçen bir kaç dakika sonra yine aynı uçuruma gelmiştik. Arabayı ani bir frenle durdurup, hızlı bir şekilde arabadan indi. Bende onun gibi olmasa da hızlı bir şekilde emniyet kemerimi çözdüm, arabadan indim ve karşısına dikildim.
"Senin derdin ne! Canımıza kastın mı var? "Diye büyük bir sinirle bağırdım. Nasıl olduğunu anlamadan kollarımdan tutup beni arabaya yasladı.

"Sen bana bağıramazsın. Anladın mı?"
Dedi dişlerini birbirine bastırarak. Bir kaç saat içinde ne oldu sana böyle?

"Doruk lütfen beni korkutma. Ne olduğunu söylermisin?"onun aksine sakin bir sesle sordum. Bileklerimi sıkan elleri gevşeyip bıraktığında kendini de geri çekti ve tam gözlerimin içine bakarak;
"Bitti. "Dedi. Tek kelime yüreğimi kor gibi yakarken kalbimin üzerine üzerine kocaman bir taş oturdu.

SERSERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin