23.Bölüm: "Bomba"

4.4K 221 25
                                    

Multimedyaya bir bakın derim ben :) Söz, hastane masraflarınız benden 😄😄

Bölümün tamamı üçüncü ağızdan yazılmıştır.

Kerem, sabah uyandığında gece kendinden geçtiğini yeni idrak ederken ufak bir küfür savurarak kafasını yastıktan kaldırdı. Sabah henüz yeni söküyor olmalı diye düşünürken bir yandan da bu denli erken kalkabilmesine şaşırmıştı. Kollarının arasındaki kıza baktı, huzurlu bir şekilde uyuduğunu görünce derin bir çekti ve kafasını yastığa geri gömdü. Alnını sıvazlarken içten içe 'Tabi huzurlu uyur. Bütün gece kokusunu içime sokarak uykumun içine etti.' demeden edemedi. Kendini uyumamaya zorladığında saat kaçtı bilmiyordu, genç adam. Zaten sonrası yoktu. Uyuyakalmıştı, kendine ettiği tüm teminlere rağmen. Genç kız, sağ kolunun üzerine yatmıştı ve hala uyuyordu. Kerem, kızın yüzüne dikkat kesildi ve alnına düşen bir tutam kıvırcık saçı geri attı. Saçı geri atalı sadece birkaç saniye olmuştu ki saç gerisin geri yine Zeynep'in alnındaki yerini almıştı. Genç adam kaşlarını çatarak o inatçı saça baktı. Bakışlarını kulübenin tavanına dikerken söylenmeden de edemedi.

"İnatçı!"

Söylene söylene o saçı tekrar geriye attı ancak saç tekrar az önceki yerini alınca sinirle soluyarak gözlerini yumdu. Gözlerini tekrar açtığındaysa, o bir tutam kıvırcık saçla hiç uğraşmayarak bakışlarını kızın yüzüne kitledi. Zeyneple normal bir iki insan gibi karşılaşmamışlardı. Gerçi normal olan her şey genç adama tersti. Başını iki yana sallayarak, 'ben ne yapıyorum?' diye düşündü.

Gerçekten de ne yapıyordu? Kurumuş dudaklarının üzerinde dilini gezdirdi ve kolunu kızın kafasından, uyanmamasına özen göstererek, çekti. Kolunda hissettiği uyuşmanın getirdiği karıncalanmayla yataktan kalkarken bir küfür savruldu dudaklarının arasından. Gece üzerinden çıkardığı deri ceketi giymek için masanın üzerinden aldı. Bakışları kısa bir süre hala kendi yattığı yatakta yatan kıvırcığa kaydı. Tereddütle bakınsa da, kızın kendi yatağı üzerindeki battaniyeyi aldı ve üzerini örttü. Kendi battaniyesi katlı bir şekilde yerde duruyordu. Onu da kızın belinin alt kısmına örtmesinin ardından dışarıya çıktı.

Hava buz gibiydi. Ama saatin henüz erken olduğunu bildiği için hiçbir tepki vermeden yürümeye devam etti ormanın içine doğru. Az daha ilerledikten sonra boş alanda, Ömer, Emre ve Levent'i görünce kaşlarını hafif çatıp oraya doğru ilerliyordu ki duyumsadıklarıyla bir kavak ağacanın hemen altında duraksadı, genç adam.

"Pusat böyle bir piçliği nasıl yapar! Ulan, Ömer! Sende az dikkat etsene! Ne bok var ulu orta söylecek?!" dedi Emre sesine hakim olmaya çalışırken. Kerem, kendisinden gizli bir şeyler döndüğünü idrak edince sinirle dişlerini sıktı ve dinlemeye devam etti. Levent şaşkın şaşkın diğer ikiliye bakıyordu.

"Ulan bu pısırık Pusat, ne haltlar yemiş böyle! Herifi siklemiyorduk bir de... sinsi piç!"

"Kerem bunları duyarsa Pusat dünyadan silinir arkadaşlar." dedi Ömer kati bir ses tonuyla. Emre olumlu anlamda kafasını salladı.

"Pusat ibnesini Kerem bitirmezse ben bitireceğim zaten! Ulan kızı merkeze almak ne demek? Yavşayacak mı yoksa lan bu piç kurusu, kıza?" diye soru sorar bir şekilde Ömer'e baktı, Emre. Kerem öfkeden kudurduğunu hissetse de, yerinde durabilmeyi başardı. Emre devam etti. "Ayrıca Kerem bu kıza vuruldu mu?"

"Keremden bahsediyoruz.." diye araya girdi Levent. İkilinin gayet ciddi olduğunu fark edince şaşkınlıkla gözlerini açtı. "Vay anasını satayım! Kerem aşık mı oldu?! Hiçbir boku bana haber vermeyin zaten. En son ben öğreneyim!"

Emre gözlerini devirip Levent'i susturmak için omzuna vurdu. "Şimdi bu piç mi arayıp söylemiş merkeze Çarşamba günü gel Turgutla görüş diye?" diye son bir kez emin olmak için sordu.

Başlangıç: Tehlikeli KızılHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin