41.Bölüm: "Karm'aşık' (2)"

3.5K 245 18
                                    

Hatırlatma;

"Hassiktir, Dimitri'nin adamları!"

"Yaralısın gitme, polisi arayalım!"

Kerem gözlerini kısıp Emrah'a baktı. "Umarım arabada şarjör vardır." dediğinde Emrah'ın gözleri açılmıştı.

"Ne diyorsun abi sen! Ömer'i arasana!"

Kerem karnının acısına aldırmadan sokak kapısını açtı ve ayakkabılarını ayağına güç bela geçirdikten sonra merdivenlerden aşağı inmeye başladı.

"Kerem yaran açılacak!"

Kerem umursamıyordu. Aşağı inmeye, inmeye çalışmaya devam ediyordu.

Bir şeyler ters gidiyordu ve bunun farkındaydı. Her şey, tüm dünya onun omzularındaymış gibi hissediyordu artık, Kerem yorgundu, yorulmuştu ve bıkkındı. Bu zamana kadar bazı şeylerin üstesinden gelmek için gülüp geçmişti. Gülmüştü sadece. Mutluyum, sizi alt edebilirim, edeceğim gülüşüydü bu. Ama gülmek her zaman mutlu olmak için değildi işte. Bazen öyle gülmeler vardır ki; en büyük acıları gizlemek içindir. Acı hissedilmeyi talep etse de, gizlenir...

Hatırlatma son.

Bölüm şarkısı: İlyas Yalçıntaş - Kalbindeyim.

"Kerem dur artık abi, ulan yaran açılacak diyorum!"

Kerem umursamadan, ona aldırmadan merdivenlerden -karnında yoğunlaşan ağrıya rağmen- inmeye devam etmiş ve apartmanın demir kapısını açıp dışarı çıkmıştı. Karnından aşağı akan sıvının, kan olduğunun bilincindeydi. Etrafına bakınırken kendi arabasından başka, sokakta hiçbir araba göremeyince kaşlarını çatıp Emrah'a döndü. Emrah ona ne oldu dercesine bakarken elindeki beylik silahının ucuyla, kabzasıyla Emrah'ın omzuna sert sayılabilecek bir biçimde vurdu.

"Nerde ulan adamlar!"

"Abi ne bana bağırıyorsun, ben sana adamlar var dedim sadece. Kalk eline silah al koştur koştur aşağı in mi dedim!"

Kerem sinirle içeri tekrar girmeye hareketlenecekken, sokağın sonunda gördüğü siyah, camları filmli arabayla duraksamış ve arabanın ağır ağır sokağı terk edişini izlemişti. Bunun ne demek olduğunu biliyordu. Üzerindeki gri T- shirt -Emrah'ındı- hafif kırmızılığa bulanırken sinirle soludu.

"Telefonun yanında mı?"

Sorusu daha bitmeden, Emrah'ın cebinden telefonunu çıkartıp ona uzatmasıyla tekrar ona döndü.

"Arabanın anahtarlarını ve telefonumu getir." Birden ketumlaşan ses tonuyla Kerem, ifadesizdi. Düşünceleri hiç bir şekilde dışarıdan anlaşılamıyordu. Emrah gözlerini devirerek istese de, Kerem'in kararlı ses tonu ve mimikleri bunun da önene geçmişti. Derin bir nefes verip bir şey demeden apartmandan içeri girdi.

Onun içeri girmesinin hemen ardından Kerem arama tuşlarının olduğu bölmeye girmiş ve sayılı bildiği numaralardan biri olan Ömer'in numarasını tuşladı. Kısa süre içinde telefon açılırken karşı taraftan gelen uykulu ses nidasıyla derin bir nefes bıraktı. "Alo?"

"Benim, Kerem."

"Abi?" Kısa bir sessizliğin ve hışırtının ardından Ömer'in yine uykulu sesi ahizeden kulağına doldu. "Bu senin numaran değil."

"Bırak şimdi numarayı. Bizimkiler Rusya'ya gitti mi?"

"Evet bir, iki saat oldu uçağa bineli." Yine bir hışırtı sesi. "Sen neredeydin abi? Neredesin?"

Başlangıç: Tehlikeli KızılHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin