28.Bölüm: "Delilik"

5.3K 251 24
                                    

Multimedya: Bölüm içinden bir sahnenin fotoğrafları.

Destekleriniz için çok teşekkürler :) İyi ki varsınız! 50K olmuşuz! İyi ki varsınız gerçekten! Nasıl mutlu oldum anlatamam^^ Bu duyuru metni de özenle saklanacaaak 😉

Keyifli Okumalar :)

Hatalarım varsa; affola!

Genç kadın, son birkaç haftadır yastığının altına konumlandırdığı telefonun ötmesiyle gözlerini araladı. Etraf hala karanlıktı ve ayarlamış olduğu alarmın çalması imkansızdı. Uyku ile uyanıklık arasındaydı ve henüz gün doğmadığına göre biraz daha uyuyabilirdi. Uykuyu severdi. Bu yüzden alarmı kurmuş belki duyamam diye de yastığının altına yerleştirmişti telefonunu. Gözleri tekrar yavaş yavaş yumulurken ard arda iki nida daha çıktı telefonundan. Zeynep, homurdanarak gözleri hala yarım açık bir şekilde, elini yastığının altına daldırdı ve ötüp uykusunu bertaraf eden telefonu aradı. Eliyle yastığın altını yoklarken dahi gözleri kapanıyordu. En son ada akıllı Keremle birlikte yatarken uyumuştu. Telefonunu nihayet avcunun içine aldı ve elini yastığın altından çıkardı. Ekran tuşuna basmıştı, karanlıkta telefondan direkt gözüne giren ışık yüzünden homurdandı ve zaten yarı açık olan gözlerini iyice kıstı. 3 mesaj vardı telefonunda. Bu saatte hangi deli mesaj atar, diye düşünmeden edemese de mesajları açtı. Gönderen kişiyi görmesiyle gözleri bir anda fal taşı gibi açılırken yutkunup yarı oturur vaziyete geçti. Dağılmış ve bir o kadar kabarmış kıvırcıklarını düzeltme gereği duydu.

'Her nerdeysen merkeze gel!'

'Acele et!'

Sonuncu mesaj açılırken yutkundu. İki mesaj da emir kipiyle doluydu. Üçüncüsü de muhtemelen öyleydi. Ama elinde olmadan heyecanlanmıştı.

'Kısa bir şeyler giyersen, cezasını çekersin!'

Derin bir nefes alıp son mesajı birkaç sefer daha okudu. Sahipleniyor muydu onu? Yüzünde gülümseme oluşurken telefonun tekrar ötmesiyle heyecanla alt dudağını ısırdı.

'Sana acele et derken ciddiydim! 1 saatin var.'

Gözlerini pörtletip telefonu yatağa bırakıp ayağa kalktı. Defne'nin duymamasını sağlayıp nasıl dışarı çıkacağını düşünürken dolabından siyah bir gömlek ve pantolon aldı. Üzerini giyinirken gecenin bu vaktinde dışarı nasıl çıkacağını, hadi çıktı diyelim neyle gidecekti oraya? Üzerini giyindikten sonra telefonunu pantolonunun arka cebine sıkıştırdı ve düz taban ayakkabılarını da giyerek odadan parmak ucunda çıktı. Şuan, Defneye yakalanmak en son istediği şey bile değildi. Sürekli etrafı kolaçan ederken nihayet çıkış kapısına ulaşmıştı. Kapının kilidini yavaş yavaş çevirdi ve arkasına, sağına, soluna bakarak kapıyı açtı ve dışarı çıktıktan hemen sonra kapıyı yavaşça örttü. Merdivenleri atlaya atlaya birer ikişer aşağı indi. Apartmandan çıkar çıkmaz, sokağı döndü. Sokaktan tamemen çıktıktan sonra rahat bir nefes verdi. Nefesi duman halinde havaya süzülürken kollarını göğsüne bağladı ve umutsuzca ana caddeye baktı. Nasıl gidecekti şimdi? 20 dakikalık bir bekleyişin ardından boş gelen taksiyi -şansı ilk defa dönmüştü- durdurdu ve bindi. Merkezin adresini söylerken araba harekete geçmişti. Yolu seyrederken meraktan ölüyordu. Gecenin bu vaktinde neden çağırmıştı ki onu? Hemde merkeze. İşle ilgili bir şey vardı besbelli. Derin bir nefes verdi ve arkasına yaslandı. Bakışları taksimetrenin hemen çaprazında duran saate kaydı. Gece 3'ü daha yeni geçiyordu. Gözlerini yumdu ve merkeze gidene dek, dinlenmeyi denedi. Ama yapamıyordu, heyecandan midesinde kelebekler onu rahatsız ediyordu... merkezin önüne gelince taksiciye parayı verdi ve taksiden aşağı indi. Merkezin otoparkında farları yanan tek bir tane otomobil vardı, bu da Kerem'in o arabada olduğuna işaretti. Gülümsemesini bastırmaya çalışarak, kollarını göğsünün altında bağladı ve arabaya doğru yürümeye başladı. Arabanın camları filmliydi bu yüzden arabanın içerisini göremiyordu. Zeynep arabaya daha dikkatli bakınca duraksar gibi oldu. Bu geçen gece yine bu otoparkta ani stoplayan araba değil mi, diye sordu kendi kendine. Oydu. Keremdi. Olduğu yerde, arabanın 300 metre kadar ilerisinde, duraksamış arabaya bakıyordu ki arabadan ard arda 5 korna sesi yükseldi. Genç adamın bu hareketine gözlerini devirmek istese de, yapmadan arabaya ilerlemeye devam etti. Arabanın kapısını açıp sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa yerleşti. Arabanın içinden yüzüne vuran sıcak hava dalgasıyla bir an için mayışmıştı. Zaten uykusu da vardı. Koltuğa oturduğundan bu yana bir kez bakmıştı adamın yüzüne.

Başlangıç: Tehlikeli KızılHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin