♣ Ön İzleme ♣

2.8K 156 7
                                    

44.Bölüm alıntısıdır.

Multimedyaya (bu şimdi ön izleme olsa bile) gelecek bölümün şarkısı olan soundtrack'ı bırakıyorum :) 5SOS - Jet Black Heart. (En sevdiğim grup ;) )

Yeni bölüm gelene dek, bununla idare etmeniz (benim de canımı sıksa da) gerekecek. Hepinizi seviyorum... 😍

~*~

"Beni buraya hapsederek kazandığını mı sanıyorsun?"

Pusat, ağzı yüzü kan içinde duvara yaslanmış, betonun soğukluğu yüzünden yüzünü buruşturmuş bir şekilde Kerem'e bakıyordu. Kerem boş deponun içinde, ortadaki tahta masaya ellerini dayamış karşısındaki duvara bakıyordu sadece. Levent ve Ömer de içerideydi ama onlar sanki bir komut bekliyorcasına, Kerem ve Pusat'ın olduğu boş odanın dışarısında koridor gibi bir yerde bekliyorlardı. Kerem, çenesini sıkıp gözlerini Pusat'a çevirdi.

"Kaybettin," dedikten sonra ellerini tahta masadan çekip alayla güldü. "Sen kaybettin."

Pusat ruhsuzca gülüp ağzının kenarında biriken kan tabakasını silerek ayağa kalktı. Birkaç ufak denge kaybının ardından doğrulmayı başarabilmişti. Ayağa doğrulmasıyla kaburgasına giren ağrı nefesini keserken içinden Levent ve Ömer'e küfretti. "Her zaman en iyiye sen sahip oldun," deyip sendeleyerek bir adım öne atıldı Pusat. "Ben hep Turgut'un gözü önündeydim, her boku yaptım, her dediğine bir köpek gibi harfiyen uydum! Sonra bir piç geldi ve Pusat'ın hükmü yerle bir oldu." Ruhsuzca sırıttı. "Zengin bir piç... ilk başta zengin olduğun için dedim Turgut seni değerlendirmek istemiştir. Fırsatları seven bir köpek olduğunu her ikimizde biliyoruz, her neyse işte. Sana ilk verdiği görev.." deyip bir adım daha attı ileri doğru. Kerem onu kaşları çatık bir vaziyette olduğu yerden hiç kıpırdamadan izliyor ve dinliyordu. "Uyuşturucu pazarlamacılığıydı... biz bu işi yıllardır yapıyorduk zaten, bir çok kez ben aracı olmuştum ama Kerem bey, kendisine verilen ilk görevi elinin tersiyle itip 'ben çocuk zehirlemem' dedikten sonra merkezi terkedip gitti! Biliyor musun sevinmiştim, Turgut'un yeni gözdesi sendin ve ellerinden bir anda kayıp gitmiştin. Bu ibrenin tekrar beni göstermesi demek olacaktı ama olmadı! Turgut seni kolundan tutup merkeze getirdiğinde sana kinle dolmuştum, ben bunca yıldır onun her dediğini yaparken senin ilk verilen görevi yapmaman ve buna rağmen hala zirvede kalabildiğin gerçeği beni deli etmişti!" dedikten sonra sinirle üzerindeki deri ceketi çıkarıp yere fırlattı. "Hep seni öldürmek istedim, senin yerinde olmak. Bunu yapmak için türlü türlü planlar yaptım, sana 'kardeşim' bile dedim lan! Beni buraya getirdiğin iyi oldu. Senin ve o dışarıdaki 2 piç kurusunun ölümünü seyretmek bana gerçekten büyük keyif verecek. Ölüme nihayet yaklaştın, Sayer!"

Kerem, Pusat'ın uzun konuşmasını hiç kesmeden dinlemişti. Son dediği şeyle tıpkı Pusat gibi ruhsuzca gülen Kerem, Pusat'a doğru yaklaşıp yüzüne bir yumruk geçirdi ve Pusat'ın yere düşüşünü izledikten sonra dişlerini sıkarak konuştu. "İnsanın ölüme en çok yaklaştığı an, ölümü hiç düşünmediği andır." dedikten sonra Pusat'ın üzerine eğilip bir yumruk daha geçirdi.

Bir tane daha!

Ve bir tane daha!

Pusat ayağının tekinden destek alıp Kerem'in beline dizini geçirirken, Kerem'in yüzünü buruşturması ve geri çekilmesiyle toparlandı. Kerem'in yüzüne yumruk geçirdikten hemen sonra yüzüne yediği yumruk burnundan kan akmasına neden olsa da Kerem'in karnına doğru bir tekme savurdu. Kerem'in yarasının tam da üzerine gelen tekme, Kerem'in okkalı bir küfür etmesine neden olurken, bu küfrü duyan Levent ve Ömer içeri adeta dalmıştı. "ÇIKIN DI- ŞARI!" Kerem'in bağırmasıyla Pusat gülerken Levent ve Ömer'e döndü.

"Hükümdarınız size emrediyor soytarılar!" diye alay edip gülünce Levent ileri atıldı ama Ömer onu yakasından çekip dışarı çıkardı.

Levent dışarı çıktıktan sonra sinirle soluyup, "Bıraksana lan beni! Ne çekiyorsun! Soytarıymış, sikseydim belasını."

Ömer hiçbir şey söylemeden duvara yaslanmıştı.

Kerem, Ömer ve Levent'in dışarı çıkmasıyla Pusat'ın yüzüne bir yumruk geçirirken, hırsla soludu. "Oyun bitti, Pusat." dedikten sonra karnındaki sancıya aldırmadan Pusat'ın üzerine saldırdı ve ardı ardına birçok yumruk attı. Arada bir Pusatta karşılık verse de, Kerem umursamayarak son bir yumruk daha geçirdi ve Pusat'ın kanlar içinde olduğu yerde yığılıp kalışını seyretti.

(Burada multimedyadaki şarkıdan birkaç parça var.)

Cause I've got a jet black heart

- Çünkü simsiyah bir kalbim var

And there's a hurricane underneath it, tryin' to keep us apart

- Ve ardında kasırga var, bizi ayrı tutmaya çalışıyor

I write with a poison pen

- Zehirli bir kalemle yazıyorum

Yerden zorlukla doğrulup sancılayan karnını göz ardı ederek eline sinen kanı üzerindeki t- shirte silerken Pusat'ın öksürerek ağzından kanın boşalmasını izliyordu. Pusat zorlukla ağzını araladı. "Sen benim elimdeki, sahip olabileceğim her şeyi aldın." Kesik kesik konuşması Kerem'in çenesini sıkmasına neden olmuştu. Pusat bir an için güldü ama canı yanınca öksürerek yüzünü buruşturdu. "Bende senin en değerlini alıcam."

Kerem adeta hırlayarak "Neymiş lan benim en değerlim?" diye bağırınca Pusat hırıltıyla bir nefes aldı.

"Zey-nep."

Genç adam, sevdiği kadının ismini yerde kanlar içinde yatan Pusattan duyunca sinirin başına vurduğunu hissetti. "Onun adını ağzına almayacaksın lan puşt!" deyip yerde zaten kıvranan Pusat'a bir tekme daha geçirirken Pusat güçlü bir şekilde öksürdü ve kan kustu.

"Sen- de biliyorsun ki, bu alem-de zaaf- zaafın olmamalı." deyip çektiği acıya rağmen hafifçe sırıttı. "Söylesene, o- o kıza nas- nasıl aşık oldun?"

Kerem kendini zor tutuyordu. "Hani sen 10 dakika kadar önce 'ölümünü seyretmek bana gerçekten büyük keyif verecek. Ölüme nihayet yaklaştın, Kerem' diye demiştin ya." dedikten sonra doğruldu ve karnındaki ağrının fazlalığıyla başının döndüğünü hissetmesine rağmen tahta masaya doğru ilerleyip üzerindeki silahı eline aldı. "İnan bana, senin ölümünü izlemek bana çok daha büyük bir keyif verecek."

Başlangıç: Tehlikeli KızılHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin