☀VEDA☀

2.8K 197 55
                                    

Bölüm şarkısı: İrfan Özata - Emir büyük yerden.

Ağlayasım geldi şimdi. Bu son part ile, sizlere veda etmek daha doğrusu TK'dan veda etmek beni hayli üzdü. Böyle duygusallaşacağımı tahmin etmemiştim hiç. Hatalarım varsa, affediniz. Sizi bilmeden üzüp kırmışsam şayet, hepinizden özür diliyorum. TK'yı kütüphanenizden çıkarmayın, ha! ÖZEL BÖLÜMLER ile buradaki ZeyKer'i okumaya devam edeceğiz.

Hepinizi çok seviyorum, yanımda olduğunuz, bana destek olduğunuz için hepinize çok teşekkür ediyorum😊😊😘

ÖNEMLİ (VE DE MAALESEF SON) NOT: İlk özel bölüm, Ekim ayının sonlarına doğru gelecek. Nedeni ise, diğer iki hikayemin biraz daha ilerlemesini istemem.

KENDİNİZE İYİ BAKIN!

KEYİFLİ OKUMALAR.

#Kahrolsunpkk ! #TerörüLanetliyoruz ! #Van #Bitlis #Elazığ #TÜRKİYE !

------------------------------------------------

KEREMDEN;

Bütün plan tıkır tıkır ilerlemişti- ilerliyordu. Şimdi, bu parmaklıkların arkasında, nezarethanedeydim.

Bomboş odanın daha doğrusu oda gibi yerin, grimsi duvarlarının hemen yanında duran bankta oturuyordum. Yüzümün her karesi ayrı sızlarken bunun nedeni, uykusuzluk ya da buna benzer bir şey değildi. Buraya dolaylı yoldan da -sahteden de- olsa girme sebebimdi.

Güya, bir kavgaya karışmış ve bu kavgayı ayırmak isteyen İlker'e bir yumruk atmıştım. Gerçi karakola giderken tenha bir yerde arabayı durdurup beni ellerime geçirilmiş olan kelepçeyle aşağı indirip ilk yumruğu atan oydu. Bende -kelepçeli ellerimle zor olsa da- birkaç yumruk atabilmiştim tabi. Ancak, onun yüzünde birkaç yumruktan fazla bir şey yokken benim ki dağılmıştı adeta.

Bunu ona nasıl olsa ödetirdim, şimdi planın ilk aşamasının ikinciye bağlanışını ve Louis şerefsizinin tongaya gelmesini büyük bir keyifle bekliyordum. Nezarethanenin kapısı açıldığında içeri gireni tahmin etmek pek de zor değildi: gelen tabi ki İlkerdi!

Gözünde ve çevresinde belli olan hafif bir morluk vardı. Sırtını parmaklıklara, hafif bana dönük olacak şekilde yasladı. “Sabahtan beri telefonun susmadı, Kerem efendi. Bende arkadaşlara verdim. Tabi dosyana ekleneceği için araştırıldı, sana ait olmadığı çıktı. Bir de gasp eklendi suç hanene doğal olarak.” dedi sanki çok doğal, normal bir şey söylermiş gibi. Gözlerimi devirdim.

“Kim aramış?”

Bana 'gerçekten mi' dercesine baktı. “Ulan, gasp diyorum gasp! Polisi tartaklamaktan zaten dosya açılmıştı bir de o dosyaya gasp eklendi diyorum sen kim aramış diyorsun?”

Derin bir nefes verdim. “Evet, telefon benim değil, Ömer'in. Ben telefonumu kırınca, onunkini almak zorunda kalmıştım.” dedim ve aynı soruyu bir kez daha sordum. “Kim aramış?”

Sırıttı ve ellerini cebine yerleştirip kaşlarını havaya kaldırdı. “Güzelim, diye bir kız.” dediğinde o sırada aldığım nefes boğazımda tıkalı kalsa da, alt dudağımı hafif bir biçimde ıslatıp renk vermemeye çalıştım.

Bu ibneye bir şeyi belli edersem, çenesiyle sikerdi beynimi. “Kız olduğunu nerden çıkarsın ulan, şerefsiz!” diye saçma sapan bir cümle kurduğumda mırıltıyla kendime küfrettim. Beynimdeki nöronları sikeyim ben. İlker gür bir kahkaha attı.

“Ömer'i güzelim diye kaydedecek halin yok herhalde?” dediğinde burnumu kırıştırdım. Ayağa kalktım ve ellerimi cebime sokup demir parmaklıklara doğru yaklaştım. Benim bu hareketim onun bir kez daha gür bir kahkaha atmasına neden olmuştu. “Ne oldu? Telefon ilgini çekti ha?”

Başlangıç: Tehlikeli KızılHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin