34- Gitme! 2/2

3.4K 223 12
                                    

Bir inleme sesi ile gözlerimi açtım. Herkes bu sesten dolayı uyanmıştı. Moon yanımdaydı. Star? Bir dakika Star yoktu! Aşağıya baktığım anda gülme krizine girdim. Star yerde oturup dirseğini ovalıyor. Herkes gülmeye başladı. "Birdakika!" Dedi Nick. Herkes gülmeyi keserken o ileriye dikkatlice bakıyordu. "Saklanın!" Dedi. Arkamı döndüm. Tanrım! O yaratıklar oradaydı. Hızla aşağı atladık. Nick ve Jackson çalılığın arkasına saklanmıştı. Bende Moon ile birlikte bir ağacın arkasına geçtik. Star hızla Jacksonların yanına girdi. O yaratıklar bizim arkamızdan geçerken değişik sesler çıkarıyordu. Ayak sesleri uzaklaşınca Moon derin bir nefes alıp verdi. Elini ağaca koydu. Nickler de çalılıktan çıktı. Birden altımızdaki toprak yok oldu ve biz aşağıya düştük. Lanet olsun! Bu ya bir tuzaktı veya gizli bir yol. Star hızla arkamızdan aşağıya atladı. Nickler de Star'ın arkasından atladı. Moon yavaşça ayağı kalktı ve silkelendi. Bende Moon dan sonra ayağı kalktım. "Bir yol!" Dedi Moon. Onun baktığı yere baktık. Tanrım! Gizli bir yol. "Bence burası o Yaratıkların olduğu yere gidiyor!" Dedim fikrimi söyleyerek. "Bunu sadece oraya giderek bulabiliriz!" Dedi Jackson ve yürümeye başladı. Bizde onun arkasından yürümeye başladık. Meşaleler bu yolu aydınlatıyordu. Sadece yürürken ayakkabılarımızın ıslak zeminde çıkardığı ses duyuluyordu. Tavandan su damlıyordu. "Kapı!" Jackson'un bağırmasıyla sesi tüm Mağara veya gizli yolda yankılandı. Uf! Bir bu Demir kapı eksikti. "Şeytanlar!" Dedi Moon. O sırada kapıda bir yazı oluştu. "El iziniz!" Yazıyordu. Hızla yaklaştım ve elimi koydum. Kırmızı ışık yandı ancak ardından yeşil ve kapı yavaşça açıldı. "İşte bu kadar kolay!" Dedim. İçeriye adım attığımız anda 3 yaratık üstümüze atladı. Ben bir tanesini duvara fırlatırken Star ve Nick diğer 2'sini etkisiz hale gettirmişti. Yürümeye devam ettik. O sırada yol 4'e ayrıldı. "Ne taraftan?" Diye sordu Star. "Bence 1. Yoldan çünkü sesler duyuyorum!" Dedim endişeli bir yüz ifadesi ile. "Haklısın!" Dedi Star onaylayark. Dediğim yolu kullandık. 1 saat yürüdükten sonra karşımıza bir kapı çıktı. "Ice" yazıyordu. Gülümsedim. Ve aniden kapıyı açtım. Gördüğüm şeyler karşısında şok geçirdim. 5 tane yaratık. O Ice denilen adam ve ölmeye yakın kalmış Spark. O yaratıklar üstümüze doğru gelmeye başladı. 2 tanesi bana geliyordu. Melez yüzümü çıkardım ki kanatlarım da çıktı. Hızla birini karşı duvara fırlattım. Saniyesinde ayağı kalkıp elindeki kırmızı renkteki kılıcını bana savurdu. Yana kaydım ve onu tutarak kafasını duvara geçirdim. O sırada diğeri bana doğru yürdü. Hızla havaya sıçradım ki uçmaya başladım. Hızla arkasına geçip ona tekme attım. Ardından Melez hızım ile onu tutup camdan aşağıya attım. Bunların işi bittince Ice ve Spark'ın yanına ilerledim. "Hoşgeldiniz!" Dedi Ice. "Birde Hoşgeldiniz diyebiliyorsun ya!" Dedim. Sadece gülümsedi. "Spark'ı bırak!" Dedim. Güldü. "Ah! Tek melez. Güçlü, masum ve-" hızla yanağıma dokunan elini çekip ona yumruk attım. "Her şey daha yeni başlıyor Melez. Yavaşça seni bitireceğim. Özgürlüğünü elinden alıp kölem yapacağım seni!" Dedi. "NASIL YAPACAKSIN HA BUNU!" Dedim bağırarak. Ona doğu koştum. "Dur bakalım. Gerçekten istiyor musun?" "BENİMLE OYUN OYNAMAYI BIRAK ICE! NE YAPACAKSAN ADAM GİBİ YAP!" Dedim ve ona yumruk attmaya başladım. Duvara çarpınca sinirle bana baktı."işini bitireceğim Melez!" Dedi. Bir işaret verdi. Spark'ın kapısı açıldı hızla yanına koştum. Yerde yığılmış bir biçimdeydi. Tam ona dokunucakken ellerim yanmaya başladı. Büyüyle bir duvar yapmıştı. Tekme atmaya başladım. Birden Spark'ın kalbine bir kazık saplandı. Ardından Ice onun yanına girerek ona birşey verdi ve Spark'ın birden yüzü beyazladı. Gözlerinin canlılığı yok oldu. Dudaklarının rengi soldu. Mosmor oldu. Nefes almıyordu. N-nasıl o-o ö-ölmüş müydü? Ben donmuş bir ifade ile Spark'a bakıyordum...
YAZARDAN.....
Fire gözlerini yere dikti. Kımıldamıyordu, kımıldayamıyordu. O ölmüş müydü şimdi? Bu kadar mıydı? Ice ise sırıtıyordu. "Oyun daha yeni başladı. Dikkatli ol Melez!" Dedi ve birden kayboldu. Fire çaresizce Spark'ın ölü bedenine bakıyordu. O ölürken izlemişti. Hiç bir şey yapamamıştı. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Yavaşça gözlerini kapattı. "SPARK!" Diye bağırdı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Diz bağı çözülünce yere düşmekten son anda Nick onu kurtardı. Nick'e sarılmış hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Onun kolunu sıkıyordu. "Hayır, sen ölemezsin! Hayır, hayır!!" Diye sesizce mırıldandı. Ne fayda? Spark artık ölmüştü. Moon ifadesizce Spark'ın bedenine bakıyordu. Fire kendini bıraktı ve gözlerini kapattı. Her zaman neden o kaybediyordu? Neden?......

Melez kızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin