"Benden izin aldın mı ki gittmek için?" ".... Aslında her şey benim suçum. Ben olmasaydım belki bu kadar kargaşa olmazdı ha?"
-------
"Hayır hayır. Çok yanlış düşünüyorsun!" Hızla kafamı sese doğru çevirdim. Moon karşımda duruyordu. Hızla bana sarıldı. Biraz sarılı kaldıktan sonra benden ayrıldı.
Moon: "Eve gel herkes seni merak ediyor!" Dedi.
Kafamı salladım. Yavaşça göz yaşlarımı sildim. Ardından ayağı kalktım. Üstümü silkeledim.
"P-peki."
Sade bir cevap vermiştim. Elini tuttum Moon'un. O önden ben arkadan yürümeye başladık. Evden çok uzaklaşmamıştım. Evin önünde durduk. Kapıyı çaldım. Jackson kapıyı açmıştı.
Jackson: "geldiniz!"
Dedi. Kafamı salladım. İçeriye geçmemiz için yol verdi. Moon'un elini bırakıp içeriye girdim. Star hızla bana sarıldı.
"Star... Ölüyorum!"
Dedim. Güldü.
Star: "iyisin değil mi? Üzme kendini!"
Dedi. Gözlerimi onun gözlerine diktim
"Bu sanki imkansız bir şey! Kendimi üzemem!"
Dedim.
Nick: "Star! Bak daha yeni kendini toparlamaya başlıyor!"
Star: "ah peki. Üzgünüm..."
Jackson: "çok şanslısınız! Hepinizin bir sevgilisi var!"
Star, nick: "JACKSON!"
İkisi aynı anda bağırmıştı.
Moon: "bana bakarmısınız?"
Moon ince sesi ile seslenince hepimiz ona döndük. Elinde mavi bir zarf vardı. Hızlı adımlarla yanıma yürüdü. Zarfı bana uzattı. Eğilip uzattığı zarfı aldım.
Moon: "senin için!"
Dedi. Kafamı salladım. Ayağı kalkıp koltuğa oturdum. Diğerleri ise diğer koltuklara doluştu. Zarfı açtım. El yazısı ile yazılmıştı ayrıca yazının rengi Mordu. Pek değişik birşey değil ama değişik kokuyor. Yazıyı içimden okumaya başladım."Onun hayata tekrardan kavuşmasını istiyor musun? Onu seviyorsan bunu kabul edersin.... Eğer onun tekrardan hayata dönmesini istiyorsan kendi kanından 5 damla vermen gerekecek. Bu şartımı kabul edersen tekrardan canlanacaktır... Bu zarfı yırtarsan kabul ettmemiş olursun. Eğer normalce masaya koyarsan 2 saat içerisinde yanında olacağımdır...
Mark. "
O dediği kişi Spark olabilir miydi? O olmalıydı. Düşünmeden mektubu zarfa koydum ve masaya koydum. Kağıt birden mor bir renge büründü ve kayboldu.
Star: "ne yazıyordu?"
Diye sordu.
"Sanırım... Birazdan görürsün!"
Dedim.
Nick: "aynen. İçinde birazdan görürsün yazıyor değil mi?"
Nick'in cevabına göz devirmekle yetindim...
SPARK....
Karanlık.... Karanlıkta boş boş yürüyordum. Acı, duygu hiç bir şey hissetmiyordum. Karanlıkta ilerliyordum, evet ama hiç bir şey görmeden... O bir ışık mı? Aydınlık. Gözümü kamaştırıyor. Aydınlık gittikçe büyüyor... Birden gözlerimi açtım. Gözümü kamaştıran ışığa karşı ellerim ile gözlerimi kapattım. Birkaç defa kırptım gözlerimi. Ardından yavaşça alışmaya başladım aydınlığa.
"Uyandın..."
Sesle birlikte hemen soluma döndüm. Bir adam karşımda duruyordu. Sanırım 50-60 yaşlarımdaydı.
"Sen de kimsin?"
Soruma karşı gülümsedi.
"Ben Mark... Seni tekrardan hayata döndürdüm ancak...."
"Ancak?"
Mark: "ancak.. Artık bir Vampir değilsin!"
Dediği şey karşısında ayağa fırladım. Nasıl ya! Ben doğuştan olanlardanım ama!
"Nasıl olur bu? Neyim ben şimdi?"
Mark: "şimdi bir insansın"
Nefesimi yavaşça dışarıya verdim.. Buna alışmak zorundaydım...
Mark: "hadi! Kalk... Seni bekleyen biri var!"
.......
FİRE...
Kapının çalması ile ayağı kalktım.
Star: "sen bekle ben açarım!"
Dedi. Kafamı salladım. Ve kendimi koltuğa geri bıraktım. Birden bir çığlık sesi geldi. Hızla hepimiz kapıya yöneldik.
Spark? Şaşkınlıkla ona bakıyordum o ise gülümsüyordu. Hzıla ona sarıldım.
"Seni özledim!"
Spark: "seni daha çok özledim. Seni asla yanlız bırakmayacağım!"
Dedi. Gülümsedim. Dudaklarına yapıştım. Oda bana karşılık verdi.... Bira nda durdum. Kan! Kan kokusu. Kaşlarımı çatarak Spark'tan ayrıldım. Kan kokusu ondan geliyordu.
Spark: "pardon.... Artık ben bir insanım..."
Dedi. Şaşkınlıkla ağzımı açtım. Nasıl olabilirdi bu? Şimdi ne olacaktı.
Mark: "belki ancak yüzde bir ihtimalle tekrardan vampir olabilir ki bu imkansız gibi!"
_______
Yb! Her neyse. Hepinizi çok seviyorum. 1,48 k begeni! Allahım çok mutluyum çok seviyorum hepinizi.
Vote? ♥️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez kız
VampireKendini tanıyor muydu ? O kim olduğunu biliyor muydu? Bilmiyordu ancak biliyormuş gibi hisediyordu. Sanki doğruları biliyormuş gibi, oysaki o hep yanlışları bilmişti!