Gözlerimi yavaşça açtım ancak ardından hızla ayağı fırladım. Her yerde kan vardı. Kan? Hayır... Kime aitti bu kan peki. Hızla dışarıya çıktım. Duyma yeteneğimi kullandım. Çoğu kişinin ağlama sesi doldurdu kulaklarımı. Hızla dışarıya çıkıp koşmaya başladım. Ormandan çıkınca hızla yürümeye başladım. Ancak gördüğüm kişi, durmama neden oldu. Storm kanlar içinde yerde yatıyordu. Bir çok kişi etrafında toplanmıştı. Hızla yanına ilerledim. Onun elini tuttum.
"Storm?"
Dedim. Bana döndü.
"Fire... Seni..."
Dedi ancak ardından öksürmeye başladı.
"Storm.. Kim yaptı bunu sana?"
"Ice-"
Dedi zar zor.
"Ice? Tanrım... Storm çok üzgünüm ama onu bulmam lazım!"
Dedim ve onun alnını öperek hızla ayapı kalktım. Biraz uzaklaşmıştım ki
"Seni seviyorum Fire!"
Sözü kulaklarımı doldurdu. Bunu diyem Storm muydu? Durduğum yerde yavaşça arkama dönerek Storm'un tarafına baktım... Bana bakıyordu. Ardından gözleri umutsuzca kapandı. Birden çığlıklar yükseldi. Hızla bir kaç kişi yardım ederek onu kaldırdılar. Ice. Onu bulmam lazım... Hızla koşuyordum. Bir çıtırtı ile durdum.
"Ah! Seni görmeyeli uzun oldu... Fire!"
"Ice! Bizimle uğraşmayı kes artık!"
Sadece pis pis güldü. Arkamdaydı.
"Benden ne istiyorsun Ice?"
"Aslında... Kısaca senin gücünü istiyorum Fire!"
"Asla bunu alamayacağını da biliyorsundur her halde!"
"O kadar emin olma Fire! Aradan uzun bir zaman geçti. Sen de değiştin bende."
"Her bir sözünde ismimi kullanmayı kes!"
"Peki... Nasıl istersen! Sadece şunu diyecektim. Yarın tekrar buraya gel!"
"Ney-"
Bir anda kaybolmuştu. Pislik! Ondan nefret ediyordum. Onu öldürmek şu anda istediğim şeylerden ilkiydi!
Gözlerini benim gözlerime dikti. Bir damla yaş gözümden yavaşça yanağıma doğru süzülmeye başladı. Elini havaya kaldırdı ancak yanağıma koyacakken vaz geçerek tekrar yere indirdi. "Üzgünüm... Birimizin bunu yapması gerekiyordu. İkimiz olamayız!" Elindeki mavi ve siyah, ışık saçan parlak, bıçağa benzeyen bir şeyi bana doğrulttu. "Üzgünüm... Çok üzgünüm. Seni unutamayacağım. Ama kesin emir buydu! Senin... Ölmen!" Bir anda Storm da ki bıçak bana doğru fırlatılmıştı. Storm... Gözlerinden akan yaşlar durmak bilmiyordu. "üzgünüm..." Diyerek yavaşça yere çöktü. O sırada o bıçak benim kalbime saplanmıştı. Nefesim kesilmişti. Sanki vücudumdaki tüm kan bir anda çekilmiş gibiydi. Gözlerim bulanıklaşmaya başlıyordu. Bedenimde hissettiğim acı inanılmaz derecedeydi. Ne bir çığlık atabiliyordum ne de küçük bir fısıltı ile konuşabiliyordum. Tek yaptığım yere düşmek ve yavaşça kapanan gözlerimi perişan halde olan Storm'a dikmekdi. Gözlerim tam kapanmadan önce kafamı zorla kalbimin tam üzerinde, bedenime saplanan parlak mavi bıçağa diktim. Elimi bıçağa götürmeye çalıştım. Ancak elim bıçağa dediği anda gözlerim kapanmıştı ve ben sadece karanlığa hapsolmuştum. Karanlık... Artık burada olacağım... Sonsuza dek!
Selam! Ben tekrardan geldim. Aslında 1 hafta sürecekti evet ancak araya bir sürü iş girdi falan filan. Her neyse. Artık her gün bölüm atmayı düşünüyorum. Umarım bana pek kızmamışsınızdır. Biliyorum. Bu bölüm de kısa oldu ama diğer bölümleri tekrardan uzatmayı düşünüyorum. Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez kız
VampireKendini tanıyor muydu ? O kim olduğunu biliyor muydu? Bilmiyordu ancak biliyormuş gibi hisediyordu. Sanki doğruları biliyormuş gibi, oysaki o hep yanlışları bilmişti!