Hey! Başlamadan önce bir sorum olacak, bazı yazarların yaptığını fark ettim ve benim de yapasım geldi... Yani demek istediğim kendileri hakkında bilgi verdikleri bir kitap yazıyorlar. Bende yapmak istedim fakat eğer yaparsam okumusunuz diye soracaktım? yorumlara yazarsanız sevinirim...
.....
Ilk başta damlalar halinde akan göz yaşlarım süre geçtikçe artıyordu. Anılarım canlanıyor ve başlangıçtan beri olan her şeyi tekrar görebiliyorum. Kalbimde hafif bir sızı hissediyordum. Anılarım canlandıkça da yaşadığım acılara rağmen ne kadar ukala davranmış olduğumu fark ediyordum. Belki biraz daha az çocuk gibi davranmış olsaydım bunlar asla başıma gelmeyecekti. Belki de herşeye sebep olan bendim...
"Bu sen olamazsın..."
Hayal dünyamdan ayrılarak gerçeğe dönüş yaptım, hoş sanki yaşadıklarım çok normalmış gibi. Storm bakışlarını benden almıyordu. Fakat suratında da bir duygudan eser yoktu. Bu da neydi şimdi? Ben onun için ağlarken o sadece orada dikiliyordu. Spark gibi davranmayacaktı değil mi? Fakat benim de bir karara varmamak gerekiyordu. Andrew mi yoksa Storm mu? Elbette Storm ile anılarımız daha fazlaydı fakat şu anda olan duruşu beni üzüyordu ve bir hiç gibi hissetmeme neden oluyordu. Andrew ile daha yeni tanışmıştık... ama bana şu ana kadar pek kötü davranmamıştı veya belki de şu anda en son düşünmem gereken şey bu idi... bence de bunu çok sonra da düşünebilirdim.
"Storm? Seni... özledim."
Dedim. Aynı zamanda da göz yaşlarımı sildim.
"Üzgünüm Fire... ama hala bizimle olabileceğinden emin değilim. Bizi uzun süre tek bıraktın. Her yerde seni aradık. Asla da dönmedin. O gün... herşeyin olduğu gün aniden kayboldun. Ve şimdiye kadar da asla dönmedin."
"Bu da ne demek? Storm... kendimde değildim. Ne yapabileceğimi veya kim olduğumu bilmiyordum..."
Dedim. Bana baktı sadece ve kaşlarını çattı.
"Üzgünüm... Yeni bir hayata geçiç yapmış gibisin. Bence her şey eskisi gibi olamaz. En iyisi senin ve o arkadaşının yeni bir hayata başlaması. Belki de Nick'ler seni kabul eder ama ben seni tekrar kabul edebilir miyim bilemiyorum!"
Diyince kafamı yere eğdim. Keşke bana şaka yapıyor olsaydı. Ama yapmıyordu. Bana sırtını çevirerek hızlı adımlarla bizden uzaklaştı... ben ise boş bir ifade ile ne yapacağımı şaşırmıştım..
"Fire..."
Andrew'in elini omzumda hissetim. En azından yanımda bir arkadaşım vardı. Fakat Nickleri de öylece bırakamazdım.
"Andrew onları bırakamam..."
Dedim fısıltıya yakın çıkan bir ses ile.
"Seni anlayabiliyorum. Ama gece boyunca burada kalamayız bir yer bulup kalmamız lazım."
"Andrew belki de Storm haklıdır... belki de yeni bir hayata ihtiyacım vardır!"
Dedim.
"Hey... buna kendin karar verirsin. Ama ilk başta bir yer bulalım... cadı güçlerin ile bir şeyler yapamaz mısın?"
"Hala kendimi toparlama aşamasındayım ve çoğu şeyi unuttum. Bana zaman vermen gerek. "
"Anlıyorum..."
Diyip yürümeye başlayınca onu takip ettim. Bir süre sonra durduk. Ben ağaca yaslandım ve bir süre boyunca andrewin etrafına bakınıp oflamasını izledim. Sonra da onu izlemeyi bırakıp tekrar düşuncelere daldım...
Ne yapacağımı bilmiyordum. Nereye gideceğimi, kiminle kalacağımı ve en önemlisi nerede olduğumuzu bile bilmiyordum! Dünyanın bir yerindeydik. Belki de dünyada bile değildik. Bilmiyorum... hiç bir şey hakkında dert istemiyorum. Ama olmuyor. Storm... onu cidden kaybetmiş miydim? Belki de bana tekrar bir şans tanır! Anlamıyorum, kaybolduğum için benden bir nevi ayrılmıştı... bu çok saçma geliyor. Oysa ki bilerek bile kaybolmadım. Uyandığımda başka biriydim... her şey çok saçma geliyordu...
"Bari şu ağaç evi de sağlamlaştırabilecek bir büyü de mi yapamazsın?"
Irkilerek baktım Andrew'e sonra işaret ettiği yere.
"Bunu nasıl başardın ve kesilmiş odunları nerden buldun."
"Vampir hızı diye bir şey var ayrica yakınlarda bir köy var...."
"Şey tamam... denerim."
Dedim ve yaklaştım. Bir süre ağac eve odaklandım ve aklıma aniden gelen sözleri içimden söyledim. 15 saniye sonra Amdrew'e dönüp gülümsedim.
"Bitti mi? Cidden hızlısın..."
"Teşekkürler."
Dedim ve ağaç eve tırmandım. İçeride yastık falan görünce tip tip içeriye giren Andrew'e baktım.
"Bana bunları çaldığını söyleme..."
"Tam çaldığımı söyleyemem ama ödünç aldım diyelim.."
Diyince sadece kafamı salayıp kikirdadim. Ve oturdum. Bir süre Andrew ile bakıştık.. sonra da kafamı geriye yaslayıp gözlerimi kapadım.
"Iyi geceler."
Duyduğum son şeydi...
....
Biraz kısaydı ama yeni bölümü daha hızlı getirmeye çalışacağım... :)
![](https://img.wattpad.com/cover/43523739-288-k392856.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez kız
VampireKendini tanıyor muydu ? O kim olduğunu biliyor muydu? Bilmiyordu ancak biliyormuş gibi hisediyordu. Sanki doğruları biliyormuş gibi, oysaki o hep yanlışları bilmişti!