Bir ricam var. Lütfen yeni hiakeym Karanlık Umut'a bakarmısınız? Profilimden bulabilirsiniz. Neyse başlayalım.
---------
Gözlerimi hafifçe araladım. Ama yanımda Star falan yoktu! Hemen ayağı kalktım. Star ağacın yanında birşey düşünüyordu. Yanına ilerledim. "Günaydın." "Şey.. Günaydın. Ama dün yani abla falan?" Diye sordum. Gerçekten anlamamıştım. "B-biz a-aslında kardeşiz Fire. Ancak sen doğduktan sonra ben seni o kaçıran aile den kurtarmaya çalıştım. Ancak onlarla iş birliği yapan bir cadı başkaları ile beni lanetledi. Ben bir kurdum." Dedi. kafamı salladım. "G-gidebilir miyiz?" Diye sordum fısıltıyla. "Tabikide." Dedi. Yürümeye başladık. "Koş!" Dedi Star biryere bakarak. Kafamı 'anlamadım' derecesinde salladım. Eliyle biryeri gösterdi. Kafamı o yöne çevirdim. "Büyücüler" dedi sesşzce Star. "Ee yani?" "Sadece koş!" Dedi. Ve kurt'a dönüştü. Bende melez yüzümü ortaya çıkardım. Koşmay başladık. O BÜYÜCÜ ler ise arkamızdan geliyordu. Ama uçarak! O sırada bir uçuruma geldik. Star normal haline geçti. "Lanet olsun!" Dedi ve aşağısına baktı. "Atla!" Dedi. "Nee?" "Atla yoksa ölürsün!" Dedi ve aşağıya atladı. Tanrım ölmek istiyordu bu! Aşağıya baktım. Aşağıda su vardı. Üstümde sırıtan büyücülere baktım. Ardından koşarak bende atladım. Hava yüzüme çarpıp
nefesimi kesiyordu. Gözlerimi kapattım. Soğuğu bedenimde hissetiğimde suya girdiğimi anladım. Gözlerimi açtım ve suyun yüzeyine çıktım. Derin bir nefes aldım ve kıyıya yüzdüm. Star elini bana uzattı. Hafifçe gülümsüyordu. Elini tuttum ve beni çekmesine izin verdim. Sudan çıkınca bana sarıldı. "Hadi gel. Onlar bizi hala takip ediyorlar" dedi. Ve beni peşinden srükledi. Bir mağaraya geldik. İçeriye girdik beraber. İçeriyi meşaleler aydınlatıyordu. Biraz yürüdükten sonra taşların üzerinde değişik yazılar ve semboller belirdi. Duvara yaklaştım. Parmaklarımı üzerinde gezdirerek yürüyordum. Bir yazı dikkatimi çekti. Kafamı duvara daha da yaklaştırdım. Latincede birşey yasıyordu. "Star. Bekle sana birşey okumam lazım!" Dedim. Bana döndü. "Evet?" Dedi. Duvara gözlerimi kısarak baktım. "Factum historicum MLXVII est aditus bellum. lamia, et aruspices multiplicavit lycanthroporum iactent formavit collaborationem MLXVI volens omnem supernaturalem homines in mundo . Eo nuntio audito verbo habent Halloween lamia ut werewolves nuntius . qui bello vincendi pugnare ante factam . lamia Werewolf MMMI sed MCC MMXLV pythonissam et mortuus est . et quotquot Thebanorum Athenas perfugissent spelunca invenerunt pecuniam denariorum abscondit enim X annis ..." Sözümü bitirince Star'a döndüm. "Bu ne demek?" Diye sordu. "Latince bilmiyormusun?" "Malesef.latince biliyordum ama Lanetlenince unuttum" dedi. Kafamı salladım. "Peki demek oluyor ki...." Durdum. Derin bir nefes alıp verdim ve sözüme devam ettim. "1067 tarihinde yapılmış, savaş geçididir. vampir, Kurtadam ve Cadılar 1066 yılında bir işbirliği kurmuştur çünkü Büyücü'ler Dünyadaki tüm Doğaüstü varlıkları yok etmek istiyordu. Bunu duyan Cadılar bu haberi Kurtadamlara onlar ise vampirlere bu haberi iletmiştir. ilk önce savaş çıkarmak isteyenler kazanmış ve savaş yapılmıştır. ancak 1200 Vampir 3001 Kurtadam ve 2045 Cadı ölmüştür. kaçabilenler ise bu mağarayı bulmuş ve 10 sene burada saklanmıştır..." "tanrım! Bu büyücüler çok olmaya başlıyor!" Dedi. O sırada yazının yanındaki resim dikkatimi çekti. Çok güzel bir yerdi. Sanki 2. Dünya gibi. Ama daha da güzel. "Star. Biraz daha yürüyelim" dedim. "Peki" dedi oda ve kafasını salladı. Yürümeye devam ettik. O sırada karşımıza metal bir kapı çıktı. Melez yüzümü ortaya çıkararak kırmaya çalıştım. Am abeni anında ileriye fırlattı. Ardından Metal kapıdaki yazıya baktım. Bu sefer star okumaya başladı. Bu türkçe yazıyordu. "Bu kapı 1067-1068 yılları arasındaki Büyücü Tehlikesinden sonra Kapı kapanmıştır. Çıkabilen doğaüstü varlıklar Özgürlüğe kavuşmuştur. Ama içeride hala tutsak olanlar var. Ama onlar orada çok mutlu. Bu kapıyı tek bir doğaüstü güç açabilir. 'Kutsal Melez' diğer adı ile de 'Black Shadow Hybrid' yani 'siyah gölge melezi' kapıyı açabilmesi için demir kapının yanındaki duvara Elini koyması gerekir. Ardından şu sözleri söylemelidir. Hngi dilde olduğu fark etmez. "Yüzyılların kapısı, yüzyılların güçleri. Büyücülerin Var oluşu, Büyücülerin yok oluşu. Kapının Açılışı, kapının kapanışı. Özgürlüğün varlığı, özgürlüğün yokluğu. Savaşın Ölüleri, savaşın Ruhu. Kalanlar ve kalmayanlar. SONSUZA DEK HİÇ BİR BÜYÜCÜ BURAYA GİRMEYECEK VE GİREMEZ!" Sadece o Kutsal varlığı bulmalısınız..." Dedi. Biraz daha duvara baktımtan sonra bana döndü. "Sen o sun!" Dedi. "Pekala bunu yapmamı mı istiyorsun" "evet?" "Denemekten zarar gelmez dimi?" "Hayır yani evet" dedi. Gözlerimi kısarak duvara yaklaştım.elime baktım ve gözümü kapatark duvara koydum. Duvardan beyaz bir sıvı aktı. Dudağımı yalayarak ıslattım. Ardından Sözleri söyledim.... birden kapıdan bu sefer siyah bir sıvı aktı. Birden açıldı. Yavaşça içeriye baktık. "Aman tanrım!" Diye bağırdım. Sanki Cennete düşmüştük. Heryerde bizden 5 kat daha büyük çicekler ve ağaçlar ile doluydu. Sanki dünya tekrardan yapılandırılmıştı. O sırada bir adam bize yaklaştı. "S-siz kapıyı nasıl açtınız?" Diye sordu. "Kutsal melez sayesinde" deid Star. "O sen misin?" Diye sordu bana. "Evet." "Tanrım! VENİENT İN!" Diye bağırdı. Sanırım gelin veya gelsenize gibi birşey anlamına geliyordu. O sırada 100-200 civarına yakın vampir,kurtadam ve cadı gelmişti. Adam beni tanıttı. "Adın.." "Fire black" dedim. Oda diğerlerine bağırarak söylüyordu. "Artık çıkabiliriz." Dedi bir kız. "Çıkabilirmiyiz?" Diye sordu adam. "Evet de neden bana soruyorsunuz?" "Çünkü kapı senin istediğini yapar. İzin vermesen bizi geçirmez" dedi bir kadın. "Peklala. Özgürlüğünüze kavuşun" dedim gülerek. Tabi herkez koşmaya başladı. En son ben ve Star kalmıştık. Ki sesler gelmeye başladı. "Büyücüler mi? Lanet olsun kaç" diye bağırdım stara. "Hayır ama sen?!" Dedi. "Onları öldürürüm. Burayı korumama gerek." "Peki dikkatli ol!" Dedi ve kurt'a dönüşerek koşmaya başladı. Etrafıma bakındım. "Vay vay vay. Bakın kimler varmış buarada!" dedi bir ses. Sesin sahibine döndüm. Tabikide büyücü. "Beni büyü ile öldüremezsiniz!" Dedim. "Ama Su seni öldürebilir" dedi kız büyücü. "O element bende var tatlım." "Ama kullanmayı bilmiyorsun!" Dedi. "Biliyorum!" dedim. "deneyeceğiz zaten. Ölürsen bütün güçlerin bize geçeçek" dedi bir tanesi ve birden Bu yer su ile dolmaya başladı. Kapı kapanmasını düşündüm. Çünkü herşey dışarı gidebilirdi. Kapı kapandı. "Görüşürüz!" Dedi büyücülerden biri. Bir büyü sözü söylediler 10 dakika sonra ışınlanarak kayboldular. Kapıyı açamıyordum! Lanet olsun. Burada bolğulup giecektim. Su çok hızlı doluyordu. Yüzüyüordum bile. Daha da yükselip duruyordum. Suyu kontrol etmeye çalıştım ama olmadı. Etrafıma bakındım ama hiç bir geçit yoktu. Sadece çok küçük bir delik. Ama ben oradan çıkamazdım! Kafam Bu yerin tepesine değiyordu bile. O sırada heryerim ağırlaşmış gibi batmaya başladım. Çırpınıyordum ama olmuyordu. Çok yorulmuştum. Kendimi bıraktım. Hava baloncukları ağzımdan çıkıyordu. O sırada ışıldayan birşey gördüm ama nefesim bittmişti. Gözlerimi kapattım. bitmiş miydi? Bukadar kısa mıydı? Beni özleyecekler miydi? Korkuyormuydum? Hepsinin cevabı Bilmiyorum. Sadece uyuşan bedenim. Ve gerisi Sonsuz karanlık..... "Seni bırakmamalıydım "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez kız
VampirKendini tanıyor muydu ? O kim olduğunu biliyor muydu? Bilmiyordu ancak biliyormuş gibi hisediyordu. Sanki doğruları biliyormuş gibi, oysaki o hep yanlışları bilmişti!