Vee... 51. Bölüm. Bu arada kitap son zamanda çok karıştı biliyorum. Ondan dolayı üzgünüm. Ayrıca karakterleri değiştirdiğim bölümde Andy Biersack olarak olacak kişiye yanışlıkla storm yazmışım. Düzelttim. O bu bölümdeki çocuk olacak. Ayrıca Asena değilde Firenin şu anlık ismini Luna olarak düzelttim. Dediğim gibi her şeyçok karıştı. Ama bu bölümden sonra karışıklılık sona erecek :D Her neyse... (medya Andy Biersack/Six)
------'Merhaba, günlüğümsü şey. Bu gün okulumdaki 3. Haftam olacak sanırım. Okula pek alışmadım. Elbette sevmediğim bir kaç kişi var ama diğerleri çok iyi. Ve birini gördüm. Dikkatimi çok çekti. Uzaktan bakabilmiştim ona. Mavi gözleri, insanı etkisi altına alabilecek gibiydi. Yüzü son derecede güzeldi ve hiç bir kusur yoktu. Erkek olmasına rağmen, uzun siyah saçları vardı. Makyaj yapmıştı. Okulda tek başına dolaşıyordu. Bakışları sert olmasına rağmen sıcak birine benziyordu. Onu tanımak ve ismini öğrenmek istiyordum! Tahminen en sonunda öğrenecektim. Bu gün onu görmek heyecanı ile okula ilk defa istekli gitmiştim...'
***
Suratıma çarpan ışıkla açtım gözlerimi. Bu gün ilk defa tekrar enerjimi hissetmiştim. Yataktan hızla çıktım. Banyoya girip yüzümü yıkadım. Saçlarımı tarayıp geceden hazırladığım kıyafetlerı giydim. Normal dikkat çekmeyen bir şeydi. Yani sanırım siyah tayt ve tişört dikkat çekmez değil mi? Küçük sırt çantamı da alarak kapıya yöneldim. Ayakkabılarımı giydim. Kapıyı kilitleyerk yola koyuldum. Hava ne soğuktu ne de sıcak. Ne olur ne olmaz ceket giymiştim. Saate baktığımda derse girmemize 5 dakika kaldığını gördüm. Hızla koşmaya başladım. Şansım varmış ki tam zil çalınca okula girmiştim. Herkes binaya doluşurken bende o 'herkes' topluluğunun içine karıştım. Kendimi sınıfa atınca zafer gülümsemesi ile en arka sıraya geçtim. Bazı kızlar bana tip tip bakarak ön sıralara falan geçti. Takmamaya çalıştım.
"Selam!"
Elena'nın sesi kulaklarımı doldurunca ona baktım.
"Selam."
"Naber?"
"Iyi. Senden?"
Tam o sırada öğretmen içeriye girerek konuşmamızı yarıda kesti. Elena yeni tanıştığım bir kızdı. Iyi biriydi. Öğretmen yerine oturup bir şey demeden bilgisayarını açtı.
"Serbestsiniz."
1 saniye bile geçmeden bir gürültü sınıfı doldurdu. Elena o gıcık kızların yanlarına gitmişti. Önüme döndüm. O sırada kapı açıldı. Ve o çocuk içeriye girdi. Bir kaç kişi hariç kimsenin umrunda değildi. Ona dönüp bakanlar da bir şey söyleyip önlerine dönmüşlerdi. Sadece ben miydim onu bu kadar merak eden? Benim onun sırasına oturduğumu fark edince kaşları çatıldı. O kendini bir şey zanedenlerin oturduklari sıralardan en arkası boştu. Bakışları oraya yöneldi. Ama oraya oturacağını düşünmüyordum. Zaten oturmadı da. Benim bir önüme oturdu. Onunla nasıl dialoga gireceğimi bilmiyordum. Sanırım merhaba diyecek cesaretim yoktu. Lanet olsun. Bir yanım konuşma derken diğer yanım cesaretini topla ve konuş diyordu.
"Merhaba!"
O kadar kısık bir sesle söylemiştim ki kendim bile zor duymuştum. Umutsuzca etrafıma bakındım. Kendime sinirlenmiştim. Tek yapmam gereken gidip ona "merhaba" demekti. Derin bir nefes aldım. Umarım beni terslemez. Ayağı kalktım. Sırasının karşısında durdum. Kulaklığın teki takılı idi. Bakışları beni budu. Tam umursamadan kafasını sıraya koyacakken ona o kelimeyi söylemeyi başardım.
"Merhaba!"
Bir süre bana boş boş baktı. Beni umursamayacağını veya tersleyeceğini düşünmüştüm ama o muhteşem sesi ile karşılık verdi.
"Merhaba."
"Ben Luna."
"Andrew."
"Memnun oldum."
Sözüme karşın sadece gülümsedi. Bir an gülümsediği an eriyip gideceğimi düşünmüştüm.
"Sen niye diğerleri gibi benimle dalga geçmedin?"
Aniden sorduğu soru karşısında donup kalmıştım. Bir süre ona baktım.
"Bilmiyorum. Yani demek istediğim. Sen daha çok dikkatimi çektin. Ve diğerlerinden çok sana güvenebileceğimi düşündüm!"
Bakışlarını benden çekerek cama doğru yöneltti.
"Peki... Ben bir katil olsam? Seni kandırıp öldürebilirim!"
"Sanmıyorum..."
"Doğru tahmin. Ama olabilirdim de. Ondan dolayı tanıdığın olsa bile kimseye güvenme. Asla. Insanlar her zaman 2 yüzlüdür. Yüzüne gülümserken arkandan ne dediklerini asla bilemezsin."
"Sanırım haklısın."
Ben gülümserken o ciddi bir şekilde bakıyordu.
"Hayatımda bir kere o hatayı yaptım. Birine güvendim... Ve o ne yaptı? Hayatımla oynadı."
"Seninle arkadaş olmak istiyorum."
Bakışları beni buldu.
"Emin misin?"
"Bu da ne demek?"
"Beni herkes gibi yarı yolda bırakmayacağından?"
"Elbette! Ben asla bunu yapmam."
Ciddi suratı, alaycı bir gülümsemeye dönüştü....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez kız
VampirosKendini tanıyor muydu ? O kim olduğunu biliyor muydu? Bilmiyordu ancak biliyormuş gibi hisediyordu. Sanki doğruları biliyormuş gibi, oysaki o hep yanlışları bilmişti!