Ben-ben bunu yapamam babam olmadan yapamam! Lanet olsun. Ancak aklımda hala o kadın var. Ben neden oraya ışınlanmıştım. Ayrıca orası çok karanlıktı. Korkunçtu. Tekradan oraya gittsem? Kim bilir belki babam için b-birşey yapabilirler. Yavaşça ayağı kalktım. Ağlamaktan gözlerim şişmişti. Herkez kafasını bana çevirmişti. "B-ben yarın gelirim" dedim. Ve yavaşça arkamı döndüm. Nick sanırım ne yapacağımı anlamıştı. Bana korku dolu gözlerle bakıyordu. "Loise oraya gittmeyeceksin" "üzgünüm nick gittmem gerek." "HAYIR!" "Lütfen" "loise. Ya geri gelemesen, ya seni orada tutarsalar. Ya seni ö-" "Nick ben güçlü bir kızım,yani sanırım" "Loise yapama!" Yavaşça ona yaklaştım. Ona sarıldım. "Geri gelmesem Anneme iyi bak" "hayır" dedi. Ona baktım "Bu yapacağım için özür dilerim" dedim. Ve büyü ile üstüne bir sürü kurtboğan döktüm. Acı çığlıkları kulaklarımı doldurmuştu. Annem bana bakıyordu. Yavaşça gözlerimi kapattım ve o karanlık yerde olduğumu hayal ettim. Yavaşça gözlerimi açtım. Evet buradaydım. Mezarlıkta. Gecenin o karanlığında. Siyah gülerin arsında. O ürkünç yerdeyim işte.Yavşça ilerlemeye başladım. Gerçekten kendimi buraya bağlı hissediyorum. Ama hayır! Ben karanlık taraf değilim. Ben aydınlık tarafım. Bu-bu sadece bir oyun. Girişe yavaşça yaklaşmıştım. Büyük siyah bir demir kapıydı. Kapıyı açmaya çalıştım. Birden bütün elektirik sanki içime girmek istermiş gibi bana yapıştı. O elektiriği içimde hissettim. Ve birden büyük, mavi renkte bir ışık yayıldı. Sanki büyük bir yıldırımdı. Kapı açılmıştı. Korkak adımlarlarla içeri girdim. Heryer karanlıktı. Siyah güller vardı. Burası karanlığın gerçek anlamıydı. Çok ürkünçtü. İçeriye giren kapıyı açmalı mıyım? Bilmiyorum. Acaba tıklamalımıyım. Kapıyı yavaşça açtım. Ve beni bir kolun tutması ve duvara ayı gücü ile çarpması bir oldu. İlk onu göremedim ama o savaştaki çocuk nasıl ya? İkimizde aynı anda "Sen o sun" demiştik. Kaşlarımı çattım. Oda çattmıştı. İlk o konuştu "Neden buraya geldin ve burayı nereden biliyorsun?" Salak ona mı hesap vereceğim. "Sana ne?" "bana ne mi? Beni ilgilendirir çünkü ben burada Kralın Yardımcısı yım. Ve en güçlü kişisi." Ben neyim acaba? Salak "Sana hesap vermezdim ama, buraya ışınlandım yanlışlıkla. Gelmemin sebebi ise . Bana benzeyen kadından yardım istemem!"dedim. O bana ilk şaşkın bakışlar attı ama sonradan yine o ruhsuz halini aldı. "Buraya neden ışınlandın? Ve o kadın dediğin kişi Kraliçe." Uff bu ne ya sangi sorgu odasındayız amk. "Ya off. Evime ışınlanmak istedim. Annemin yanına ama buraya ışınlandım. Oldu mu? Geçebilirmiyim?" "Hayır! Adın ne Bücür?" Bu ne ya! Bücür nedir abi. Karanlık kralık gibi bir yerdeyiz çocuk bana 'hayır adın ne Bücür?' Diyo hangi alemdeyiz yaa. "Dalga mı geçiyorsun? Bücür ne alaka? Karşında yakında 118 yaşına gelcek vampir var mal!" "Aa! Sen Vampir misin. AMA KOKUN NİYE ÖYLE DEĞİL LAN! YALAN SÖYLEME" tövbe. Bi anda bağırınca biraz korkmuştum doğrusu. "ÇÜNKÜ VAMPİR DEĞİLİM!" Diye bende bağırdım. Bana baktı ve sakince adını söylermisin?" dedi. Ay! Kibarcada biliyormuş "Loise oldu mu!" "Oldu. Spark." Dedi. Ve elini uzattı. Bende yavaşça elimi verdim. "Bu arada aynı yaştayız... Beni takip et!" Dedi vegöz kırptı peki çok tatlı olmuştu. Uf ne diyorum ben? onu takip ettim. Ölüyom ya! Bu ne abi merdivenler bitmeyecek sanırım. "Vampir hızını kullan" dedi. Ah! Doğru ya. Melez hızımı kulandım. Da bu nerede kaldı. Saniyeler içinde yukarıya çıkmıştım. Onu beklemeye başladım. Geldi sonunda "çok hızlısın!" Dedi. Sesizce teşekürler gibi birşey mırıldandım. Bir kapının önüne gelmiştik. Spark kapıyı tıkladı. İçeriden "gir" komutu gelince kapıyı açtı. Ve "Efendim.. Bir kız sizinle konuşmak istiyor. Ancak ne olduğunu anlayamadım." dedi. Kadın "tabikide gelsin" dedi. Spark ban abaktı. Bende ürkek adımlarla içeriye girdim. Başımı kaldırınca kadın bana tekrar dünki gibi şaşkınca baktı. Ama gerçekten çok genç gözüküyordu. Bana yaklaştı. Elini yüzüme koydu. Evet, evet Beni birşey buraya kadına çekiyordu. Kadın gözlerini kocaman açtı. "Kızım? Loise?" Dedi. Benim adımı nereden biliyordu ve ayrıca kızım.? "Pardon ama karıştırdınız sanırım?" dedim. Kadın bana üzgünce baktı. Ve birden bende ağzımdan bilmeden çıkan kelimeler çıktı. "Anne?" Beynimde bazı vizyonlar belirdi. Annem bana kaç diyordu! Evet evet bu bu benim annem! "Anne! B-beni neden bıraktın" dedim ve ona sarılarak ağlamaya başladım. Ben n-nasıl çabuk buna kabulenmiştim. Ama annemi özlediğim beliydi. "Kızım seni çok özledim. Küçük vampirim" "hayır Melezin" dedim. Bana baktı "Güçlü kızım!" Deyip bana sarıldı. İçeriye. Bir adam girdi. Bana baktı çok gençti oda. "Kızım?" Dedi. Bana sarıldı! Evet mutluydum sonunda. Bir dakika? Onlar beni neden bırakmışlardı. Yacaşça birbirimizden ayrıldık. "B-beni neden bıraktınız?" Annem bana baktı ve "kızım ilk sana kalacağın- sen kalacaksın değil mi?" Dedi. Kalacakmıydım? Bende bilmiyorum. Ama bu benim gerçek ailemse... Diğeri gerçek olmuyor değil mi? Yani onlar bana hep yalan söylemişti. Pekala ozaman bende geri dönmem! "E-evet" dedim Annem ve babam bana sevinçle baktı. Ardından "Gel sana odanı gösterelim... Ve kızım, kıyafetlerin değişecek?" Dedi babam. Kıyafetlerim değişecek derken? "Derken?" Diye sordum. Annem "neyse görürsün" dedi. Bende kafamı salladım. Tam çıkacaktık ki babam "Ah! Spark seni unutmuşuz! Gidebilirsin." Dedi. Spark'ı unuttmuştum doğrusu. Ona baktım ve şaşkın yüz ifadesini görünce gülmeden edemedim. Annem bana baktı ve sparka bakarak güldü. Spark kekeleyerek "P-p-e-e-k-i" dedi. Annemle yavaşça odadan çıktık. Biraz daha yürüdükten sonra bir odaya geldik. Annem kapıyı açtı ve karşıma çok güzel bir oda çıktı! Duvarları,dışarıya göre çok aydınlıktı. Siyah yerine Beyazdı. Mobilyalar siyah ve kırmızıydı. Tek kelimeyle süper. Oda büyüktü. Bir duvarların bir tarafı full camdı.ben hayranca odaya bakarken annem beni tekrar dünyaya döndürdü "kızım?" "Ha? E-evet?" "Beğenm-" "hayır. Bu oda çok..çok güzel" "beğendiğine sevindim kızım. ama kıyafetlerini beğeneceğini sanmıyorum" "niye?" "Bakabilirsin" dedi ve birlikte gardrob'un yanına gittik. Annem gardrobun kapısını açtı ve... Aman tanrım! Ben bunları mı giyecektim? İnanmıyorum! Bunlar çok ama çok Güzel. Hep hayal ettiğim gibi! Anneme baktım "sanırım beğenmedin? Kızım?" "Ah! Hayır-hayır çok beğendim küçükken hep böyle giyinmeyi hayal ederdim. Ve siyahı da çok severim" "beğendiğine sevindim" çok güzeldiler gerçekten Siyah elbiseler. Birsürü vardı. Tabi kide siyah deri ceket ve siyah tayt falan da vardı. Sevinçten anneme sarıldım. "Kızım konuşmamız gereken şeyler var" "tabikide" "sen giyin istersen yatarsın yarın konuşuruz" "pekala" dedim. Annemle sarıldık odadan çıktı bende siyah tayt ve siyah tişört giydim. Doğrusu ürkütüçü de olsa sevdim burayı. Yavaşça yatağa girdim. Kırmızı örtüyü üstüme örtüm. Ve yavaşça uykuya daldım.
"Hayır kızım gitt buradan" "anne hayır" "kızım! Seni bekliyorlar aşağıda" "anne" "şimdi canını kurtar ve aşağıya in" "ama anne" birden heryer karanlık oldu. Annemin sözünü dinleyip aşağıya indim ama kimse yoktu. Neredeydiler? Onlara ihtiyacım var! Anne? Baba? "nerdesiniz?" "Anne? Baba" heryer karanlıktı. Ama birden bir ışık yandı. Ve karşıma yüzü görülmeyen iğrenç bir yaratık çıktı. "Karanlığın kızı!" Dedi. Bana yaklaştı. "Güçlülerin en güçlüsü." ve daha çok yaklaştı. "Korkusuz kız" ne saçmalıyor bu? "ama Düşmanlarını tanımayan kız!" "S-sen nediyorsun?" "ahaha! Yakında gelicez!" Dedi ve tam karnıma bıçak sapladı. Ama sonuç şu ki o bıçak bana deydiği an parçalara ayrıldı. Canavar geriye doğru gittmeye başladı. Ve koşarak uzaklaştı. Ardından o yaratığın çığlığı ormanda yankılandı. Gerisi sesizlik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez kız
VampirosKendini tanıyor muydu ? O kim olduğunu biliyor muydu? Bilmiyordu ancak biliyormuş gibi hisediyordu. Sanki doğruları biliyormuş gibi, oysaki o hep yanlışları bilmişti!