37.Bölüm Alkol...

3.5K 188 192
                                    

Bölüm: 37

Havaya hakimlik taslayan soğuk rüzgar, yüzümü tırmalıyordu. Siyahın delip geçtiği bir karanlıkta hızlı adımlarla yürürken başımı kaldırıp, tabelada göze sokarcasına, büyük harflerle yazan yazıya baktım. ''COLD BAR.''

Evet burası aradığım bardı.

Sarp'ın cuzi teklifini kabul edip, onunla rakı içmeye çıkalı sadece iki gün olmuştu. İki gün sonra teklifini kabul ettiğimi ve bir bar önermesini söylemiştim. O da bu barı önermişti.

Bugüne kadar acılarımı bir şekil def etmiş ve saklamıştım. Fakat artık savaşmayacaktım. Madem ki mutluluk bana gelmiyordu, ben mutluluğa gidecektim.

Ellerimi ceketimin cebinden çıkartırken, kapıda bulunan iki bodyguardı atlarak içeri girdim. Burnumun derinliklerine işleyen ve genzimi yakan içki kokusu... Kulakları tırmalayacak, hatta zarını bile patlatabilecek şiddette olan müzik, oldukça rahatsız olmamı sağlamıştı. Sarp'ın söylediğine göre, başlarda zor geliyordu fakat bir süre sonra alışıyordunuz.

Rengarenk ışıkların, ortamı aydınlattığı bir yerde kendime bir bar sandalyesi seçtim ve hızlı adımlarla oraya ilerledim. Oldukça zarif duran siyah zarf çantayı bar masasına bırakırken, sandalyeye tırmandım ve güzel bir oturuş yaptım.

Yeni olduğumu anlamamaları için etrafı fazla incelemeyecektim. Fakat kolumu yasladığım zeminin, nefes kesen siyahlığı ve hemen karşımda duran içkilerin büyüleyici dansı, dikkatimi çekiyordu. Bu bir bara ilk gelişim değildi. Daha öncelerinde Tuna'yı almak için bir kere daha gelmiştim ve insanların böyle bir ortamda nasıl bulunduklarına, hiç anlam verememiştim.

Fakat şimdi daha iyi anlıyordum. Mutlu olma düşüncesi, insana her şeyi yaptırabiliyordu. Mesela, pistte duran ve sürekli birbirlerine sürtünen iki çiftler gibi.

''Hoş geldin.''

Bakışlarımı bir hışımla sesin geldiği yöne çevirdim. Beynim refleks olarak duyduğu sese tepki verirken, sanki bir suç işlemişcesine kendimi savunmaya geçecektim ki karşılaştığım manzara dizginleşmemi sağlamıştı.

Uzun ve bir kaç tanesi rastalı saçları vardı. Üzerindeki tişörtün rengi solmaya yüz tutmuş ve aşırı boldu. Gözleri kahverengi, kaşları ise bir erkeğe göre oldukça inceydi. Sağ kulağında, tünel olarak adlandırdığı küpeden vardı... Kaşında ise piercing.

Görüntüsünü baştan aşağıya süzerken, gözlerim gözlerinde duraksadı. ''Bana mı söylediniz?'' dedim oldukça nazik bir tavırla.

Bana, ''Sen buraya nasıl düştün küçük kız.'' der gibi bakıyordu. Bakışlarından rahatsız olduğumu anlaması için pozisyonumu düzeltirken, sırtımı dikleştirdim ve hala sertliğini koruyan bakışlarımı üzerine dikip, söylediklerine kulak kesildim.

Sesimin tonu, hoşuna gitmişcesine başını geriye yaslayıp geniş bir kahkaha patlattı. Hemen ardından bir el çabukluğuyla önüme iki bardak bıraktı. ''Ne içerdin, Turuncu Peri?''

Beynim, duyduğu cümle karşısında sanki düğmesine basılmış gibi tepki vermişti. ''Bu ne samimiyet.'' diye geçirdim içimden ve gözlerimi önümde ki bardaklara devirdim.

Önümde iki bardak vardı. Viski ve tekila bardağı.

''En sevdiğim içkidir.'' diyordu Sarp. ''Tekila. Alkol oranı tam bana göre, insanın dengesini hem alt üst ediyor hem de düzene sokabiliyor. Acayip bir şey.''

Sarp'ın söylediği cümleler beynimde yankılanırken, tekila bardağını hafifçe ona doğru ittirdim. ''Tekila.''

Tek kaşını kaldırıp, kolunu masaya yasladı ve gözlerini gözlerime dikti. ''Yeni birine benziyorsun. Eğer daha önce alkol almadıysan, tekila hiç iyi bir başlangıç değil-''

Turunculu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin