Turuncusuna aşık olduğum kadın, yasemin kokulum...
Hayatımda en çok seni, sonra seni sonra yine hep seni ve sonra o güzel saçlarını,
Rüzgâr karşısında ahenk ile dans eden, dokunmaya kıyamadığım...
Dokundurtmaya kıyamadığım, gün batımını andıran saçlarını sevdim.
Sen saçlarını hiç sevmezdin, renginden hep nefret ederdin.
Sözümü tuttum Peri Kızı, bu adam saç rengini sana sevdirmeyi başardı.
Biliyorum ki bu mektubu okuyacaksın. Belki bugün, belki yarın,
belki de hapsolduğun herhangi bir zaman dilimi içerisinde.
Fakat bir gün, bir gün elbette okuyacaksın.
Peri Kızı;
Bir gün tekrar karşılaşacağız fakat bu sefer bedenlerimiz ile değil.
Ölümün verdiği güzel renk ile parlayan, o güzel ruhlarımız ile.
Ahenkle yolculuğa çıkarız belki de dolunayda ufak bir gezintiye...
Bu gözler seni arıyor her seferinde, çık gel dememe rağmen;
sesim ulaşamıyor değil mi sahiden sana?
Nasıl ulaşabilir ki yan yana olduğumuz zaman bile, beni duymadığın halde...
Ölümün bile yakıştığı bu soluk tenin, bensizlikten mi soğuk bilemeyeceğim fakat...
Ey kalbime kışı getiren kadın,
Sen şimdi neredesin?
-Tarık Aras.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turunculu.
أدب المراهقينHayaller, derin bir uçurumu andıracak kadar derinlerdi. Kaderin yazıldığı uç noktalar, hayallerin bittiği yerlerdi. Uçsuz bucaksız, eşsiz dünya da kurulan hayaller... Güvenerek başlanırdı her yola, inanılırdı kavuşulabileceğine bir gün...