En beğendiğim yorum;
TlhDrya13' dan;
''Ve bu da her gelen mesaja inanmamayı öğretiyor.
Eğer Tarık'ı dinleseydi, şu an bir yabancıyı değil de sevgilisini aradığını bilirdi.''
✴✴✴
''Aradığınız numaraya, şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar-''
Telefonu kapatıp, yatağın üzerine fırlattım ve ardından kendimi de yatağın üzerine bıraktım. Bu neydi şimdi? Bir ses duyduğumu zannederken, şizofrenmişim gibi telesekretere, ''Alo.'' demiştim.
''Ah, ne acizce.'' diyerek iç geçirdim. Tavanıma şöyle bir göz atmıştım da tamamıyla gökyüzü temalıydı. Karanlıkta kararan yıldızlar gibi. Yıldızlar normalde parlamazlar mıydı? Burada bulunan yıldızlar, parlamayı reddeden yıldızlardandı.
''Ne can sıkıcı ama yıldız dediğin parlamalı.'' deyip gözlerimi devirdim ve nefesimi sıkıntıyla dışarı üfledim. Burası neresiydi? Bulunduğum yer, edindiğim yaşam neresiydi ve kime aitti? Ben kimdim? Bu soruların cevaplarını bilmeme rağmen, aklımı kurcalayan tonlarca soru düzinesi vardı...
Uğradığım saldırı, nedendi ve nasıldı? Geçmişimde kimdim? O çimen gözlü çocuk, sevgilim miydi? Herkesle nasıl tanıştım? Babam neden ölmüştü? Her şeyi bilmek istiyordum.
''Keşke.'' dedim sesli bir şekilde. Bir peri penceremden içeri girse, dışarıda yağmayan ama yağacağını belli eden kar soğuğu ile üzerindeki pelerinine sarılıp, yanıma gelse. Yerlere dökülen peri tozlarını üzerime serpip şöyle söylese; ''Tek dilek hakkın var, ne dilemek istersin?''
''Anılarım...'' derdim çaresizce. ''Onları geri istiyorum!''
Elimi arkaya doğru sallayınca, elimin sert bir nesneye çarptığını fark ettim. Sigara paketi. Yatağımda büyük bir özen ile doğrulurken, sigara paketinin kullanılmış olduğunu fark ettim. Yani saldırıdan önce içmiştim sanırım. İçinden bir dal çektiğim esnada etrafta yakıcı bir madde aramaya başladım. Neyse ki çantamı kurcalayınca, mor desenli bir çakmak ile karşılaşmıştım.
Ucunu yavaşça yakarken, sanki bir film karesinde gibi hissettim kendimi. Her saniyesine doymak için yavaşlatılmış ve tekrar tekrar izlenen gibi. Sabahtan kalma hafif rujlu dudaklarıma sigarayı yerleştirdiğimde, ürkek bir tavır ile zehri içime çektim. Beklediğim tepki, bu değildi. Vücudumun buna alışamayacağını, hemen öksürüp zehri geri kusacağımı zannederken, büyük bir açlıkla sigaraya saldırmıştım.
Daha birinci dumanı doğru dürüst üfleyemezken, ikincisini çektim içime. Ciğerlerime fazla yüklendiğimden, bu deneyimim başarısızlık ve öksürükle sonuçlanmıştı. Öksürmem, dikişlerimin patlamasını tetikler miydi? Eğer öyle değil ise neden bu kadar acımıştı?
Dikişlerimin bulunduğu yere sağ elimle yavaşça baskı uygularken, öksürmemi durduramıyordum. Neyse ki komodinde bulunan bardaktaki sudan bir yudum alınca rahatladığımı hissettim. Sigarayı söndürüp pencereden dışarı fırlatırken, çantamı toparladım ve yatağımın içine girdim.
✴✴✴
''3-2-1 başla!''
Nazlı'nın verdiği komut ile gözlerimi Harun'un gözlerine diktim. O da aynısını yaptı. Bir an gözlerimiz garip bir şekilde buluşunca, gülmeye başladım fakat sonra dudaklarımı büzdüm ve yutkundum.
![](https://img.wattpad.com/cover/41255623-288-k497435.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turunculu.
Novela JuvenilHayaller, derin bir uçurumu andıracak kadar derinlerdi. Kaderin yazıldığı uç noktalar, hayallerin bittiği yerlerdi. Uçsuz bucaksız, eşsiz dünya da kurulan hayaller... Güvenerek başlanırdı her yola, inanılırdı kavuşulabileceğine bir gün...