Turunculu Facebook' da : https://www.facebook.com/groups/1602914783280034/?ref=ts&fref=ts
''Nedir bu part-1?''
''Bizim sorularımız, neden yazının içersinde yok?''
''Ve neden bu kadar az?''
Nedir bu part 1:
Arkadaşlar, sorular o kadar fazlaydı ki bazılarının cevapları uzun uzadıya gidecek türdendi. Ve ben hepsini tek bir başlık altında toplasaydım şayet, bu sayfa uzar gider sizide sıkabilirdi.
Bu yüzden Part- I ve Part II' e ayırdım.
Bazılarının soruları, Part II'de olacak. Bazılarınızın ki burada. P
Peki neden bu kadar geç geldi?
Arkadaşlar, yeni yazmaya başlamadım. Daha önceden de yazıyordum fakat, Lys haftası yaklaştıkça, Lys'e odaklanmak zorunda kalmıştım bu yüzden biraz gecikti. Dediğim gibi, hem siz sabırsızlaştınız fazla bekleyemiyorsunuz diye paylaşmak hemde uzatmamak adına, Part-I huzurlarınızda..
Yorum yapmayı unutmayın,
Sevgiler...
Ve bizi okuyan herkese, TEŞEKKÜRLER!
❖❖❖
Önünde dikildiğim kapının zilini ısrarla çalıyor ve açmaları için kapıyı tekmeliyordum.
''Gençler dinleyin, içeride olduğunuzu biliyorum.''
''Evde yokuz.'' Bora'nın sesi, suratıma gülümseme ifadesini yaymıştı. Elimi tekrardan tahta kapıya vurdum. ''Bora, aç kapıyı.''
''Annem yabancılara kapıyı açmama mı söyle-''
''Çekil şuradan.'' Ece'nin sesi, Bora'nın sesini; elinden pamuk şekeri alınmış çocuk gibi ortada bırakırken, bir kaç kilit sesinin ardından kapının açıldığını fark ettim. Beklemekten usanmış bir şekidle yaslandığım duvardan doğrulurken, gözlerimi kısarak, Bora' ya odaklandım.
Elinde tuttuğu siyah kadife yastıkla suratını saklıyor ve, ''Tanrım Kübra, ışığın gözlerimizi kamaştırıyor!'' deyip alay ediyordu.
Gözlerimi, Bora'dan hızlıca çekip, Ece' ye çevirdim. Normalde omuzlarına dümdüz dökülen uzun saçlarını, bu sefer tepeden bir balık örgüsü yaptırmış ve ucunu mavi bir lastikle bağlamıştı. Üzerinde ki Siyah mini elbiseye şaşkınlıkla bakarken, gülümsedim.
''Hoş geldin.''
Ece'ye oldukça sade bir şekilde sarılırken, bir elimle Bora'nın suratına tuttuğu yastığı çekiştirdim. ''Sanırım, hoş geldim?''
''Tabiki Hoş geldin.'' Harun'un iç ısıtan sesi ve görüntüsü gözlerimin önüne serildiği an, kendimi Ece'nin kollarından çıkıp, Harun'un kollarında buldum. ''Harun?'' tek kaşımı kaldırıp gülümsedim.
''Sevgili yazar?''
Otuz iki dişimi açıp, sırıtıyorken, Harun kollarını bacaklarımdan geçirdi ve eliyle sırtıma destek uygulayarak beni kucağına aldı. ''Hey, Harun ne yapıyo-''
''Gençler, bir paketimiz var!'' Harun, oldukça gür sesiyle bir topluluğa seslenir gibi Azra'nın evinde bulunan ve sehpanın etrafını çevrelemiş olan insanlara sesleniyor ve gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turunculu.
Teen FictionHayaller, derin bir uçurumu andıracak kadar derinlerdi. Kaderin yazıldığı uç noktalar, hayallerin bittiği yerlerdi. Uçsuz bucaksız, eşsiz dünya da kurulan hayaller... Güvenerek başlanırdı her yola, inanılırdı kavuşulabileceğine bir gün...