"Ben, sevme işini çok abartıyorum. Öyle derin, öyle içten seviyorum ki karşımdaki insanı, benden kısa bir süre sonra vazgeçiyor. Fazla sevgiden dolayı mı bilemiyorum ama bunalıyor sanırım." Kadın bu cümleleri söyledikten sonra elini adamın çenesine götürdü ve sakallarını okşamaya başladı. "Seni suçlamıyorum bu konuda, gerçekten. Kendimde buluyorum hataları." Adam tam bir şey söyleyecekken kadın "Hayır." dedi. "Bırak ben konuşayım, lütfen. İçime atmaktan yoruldum. Bırak, kurtulayım şu cümlelerimden. Evet, seni seviyorum ve seni çok sevdiğim için kendime olan sevgimi göremiyorum. Kendimi sevip sevmediğimden bile emin değilim. Neden böyle oluyor bilmiyorum. Neden sevdiğim herkes beni yarım bırakıp gidiyor bilmiyorum. Neden? Cevabını bulamıyorum. En çok istediğim şeylerden biride çevremdeki insanların mutluluğunu görmek, onları mutlu edebilmek. Ama sonradan anladım ki, ben çevremdeki insanları ne kadar çok düşündüysem onların bir saniye bile aklının ucuna gelmedim. Sende zamanla değiştin, aptal değilim bunu görebiliyorum. Ve unutma, seni hep seveceğim. Beni unut bunu unutma." Diye bitirdi kadın. Adam ağlıyordu. Önce adamın sonra kendi gözyaşlarını silip ayağa kalktı. Adamın başını öptükten sonra arkasına dönüp gitti. Kadın, adamı terkmedi. Kadın zaten yalnızlığın ta kendisiydi. Öyle olmayada devam etti.