Ben pişmanlık duyabilen, utanabilen insanları seviyorum. Çünkü o insanlar hayatta girdiği sınavlardan kalıp ümidini yitirmeyip telafi sınavların da geçmeyi arzulayan insanlardır. Pişmanlıkları onlara tekrarlamayacakları birer ders oldukları için ve bundan sonra da ona göre şekil alıcakları bir dönüm noktası haline gelmiştir. İnsanın kendine güvenmesi güzel bir şey evet ama bence insanın kendinin farkında olması daha önemli. Kendinin farkında olan insanlar, yaptıklarının ve yapamadıklarının, söylediklerinin ve söyleyemediklerinin, yaşattıklarının ve yaşatamadıklarının farkına varmış olan insanlardır. Her insan bir nebze pişman ölecektir. Yaptıklarından ya da yapamadıklarından dolayı. Ben de çok pişmanlık duyan biriyim. Hayatıma giren insanlar için, yaptıklarımdan çok yapamadıklarımdan dolayı, söylemem gerekirken kalp kırma korkusu yüzünden söylemediğim onca şeyden dolayı hatta az önce içtiğim son sigara yüzünden bile pişmanlık duyuyorum. Ciğerlerime kadar pişmanlık duyuyorum. İnsanın pişmanlıkları arttıkça, keşkeleri çoğalır otomatik olarak. Sayamadığım o kadar keşke'm var ki. Bunları saymak yerine "keşke doğmasaydım" diyip kestirip atıyorum. Artık kestirip atabiliyorum. Keşke tanımasaydım dediğim bir sürü insan, hakettiklerini bildiğim halde kalpleri kırılcak diye sustuğum , yutkunduğum cümlelerim. Keşke yapmasaydım dediğim davranışlarım. Keşke daha fazlasını yapsaydım dediğim onca şeyler. Ve daha bir sürü şeyler..
Şimdi oturup sabaha kadar sayacağım pişmanlıklarım var benim. En çokta insanlar konusun da. Vakit kaybı olan insanların verdiği pişmanlığı saymıyorum bile. Pişmanlık duyup köşesine çekilen kendini sessize alan ama yüreği titreşim halinde olan insanlardan olmadım hiç şu zamana kadar, hep "zararın neresinden dönersem benim için kâr'dır." diye düşünüp keşkelerimi iyikilerime döndürmek için çabaladım. Bazıları dönüştü, geri kalanı da keşke diye kaldı. Pişmanlık duyduğum her konuda etrafımdakilere göstere göstere pişmanlığımı yaşadığımı da bilirim. Şimdi ise pişmanlıklarım yüzünden nefes alamayacak hale gelip, hala yaşamaya çalışan bir insan haline geldim. Her konu da pişmanlık duydum. Sana gelince, sana gelinmez artık ama benim hiç pişmanlığım olmadın sen. Sadece " günün birinde karşılaşırsak birbirimize düşman gibi değil de pişman gibi bakarsak?" diye düşünmüyor değilim arasıra. Benim için sen "Kayıptın". İstediğim zamanlarda olmayan, istemediğim zamanlar da bile olmayan, bulmak için delirdiğim ama çıkmaz sokaklara girdiğim, en sonunda da yaşadığını bildiğim ama izine bir daha rastlayamadığım bir kayıp haline geldin. Sen benim kayıbımsın. Ben de senin "Ayıbın" olarak kalıcam bu gidişle. Benimle içmediğin rakı senin ayıbın. Benim yanımda olmadığın, benimle geçirmediğin dün ve bugün de senin ayıbın. Benimle geçirmeyeceğin yarın da senin ayıbın. Bana sustuğun günler de senin ayıbın. Yanımda olmak varken karşımda olmayı seçmen de yine senin ayıbın. Sen benim için "Kayıp", ben ise senin için "Ayıp" oldum. "Kayıp" ve "Ayıp" arada sadece bir harften çok, bin anlam farkı var.Onca ayıplarına rağmen benim için kayıp olarak kaldın, kaldın da hiç vakit kaybı olmadın.
Vakit kaybı değil de sen hayal kaybısın sadece.
Kayıpsın ve bu da benim tek ayıbım.