Normalde dakik bir insanımdır. Geç kalma gibi huylarım yoktur. En basit örnek bi buluşma saatine bile biraz erken giderim. Hele hele bir insana geç kalmaktan çok korkarım. Çünkü bilirim hayatta birine bir defa geç kalırsam bir daha kimseye acele edemem. Bu yüzden geç kalmaktan sakınırım. Genellikle hep bekleyen taraf olurum. Ben çok bekledim. Kurulu saat gibi hiç sana geç kalmadım. Buluşma saatine erken gelmek gibi erkenden geldim sana ben defalarca. Gelmeme rağmen sen hep geç kaldın. Bana geç kalmandan bahsetmiyorum. Sen bana geç kalmadın sen bana hiç gelmedin. Benim sevgime neden geç kaldın ki? Benim sana defalarca gelmeme rağmen sen nasıl bana geç kaldın? Sana attığım adımları keşke içime atsaydım. Bana geç kalmaların sadece bizi değil beni de tüketti. Benliğimi kaybettim ben. O saf ve temiz duygularımdan eser yok, kirli ve pas tutmuş bir hale geldi. Başka limanlara demir atarken o demir benim yüreğime yüreğime işledi. Yara oldu. Dikiş tutmayan yara. Yara açtın bende. Kabuk tuttu kanattın. Ben kabuk tutan yaralarıma bile sadık kaldım. Kim kalır ki söylesene? Sen kalırsın evet, sen anca bana geç kalırsın. Geç kaldığını bildiğin halde yetişmek için tenezzül bile etmedin. Olduğun yerde kaldın sen. Sevgimi hep erteledin. Yada hiç görmedin. Geç kaldığın yerde takılı kaldın sen. İstediğin yerde kalabilirsin artık. Sana mutlu ol demiyorum mutlu kal. Artık bende kimseye adım atamıyorum. Adım atamayacağım bir bataklıktayım, git gide dibe çöküyorum. Sadece aklımdan bir soru geçiyor, düşünmekten beynimi yerken bile bir cevap bulamadığım o soru. Şimdi soruyorum, bir adam sevilmeye defalarca nasıl geç kalır ki?