İnsan yaşamak için doğar, ölmek için yaşar. Aslında doğum günlerini de pek sevmem bir anlam ifade etmiyor artık. Bugün benim de doğum günüm, değişen tek şey rakamlar. Ve ben yolun sonunda gibiyim, yolu yarılamaktan falan da bahsetmiyorum. 17 yaş..
Başlangıçlarda burdadır bitişlerde burada. Serçe kadar yüreğimin gökyüzü gibi sancısı olup sadece bununla kalmayıp daha çok şey olan bir yaş.17 yaş önemlidir, kimisi ilk defa uyuşturucu içer, kimisi ilk defa sevişir, kimisi ilk defa intiharı düşünür, kimisi de ilk defa aşık olur. Defalarca aşık olabilirmiş insan ama hiçbir zaman 17 yaşındaki gibi çarpmazmış kalp. Hiçbir yara bu kadar iz bırakmazmış insanın kalbinde.
Aslında 17 yaş ‘ilk’lerin yaşıdır.
İlk sevgi , ilk nefret , ilk heyecan, ilk öfkem..
İlk yanılışım bile isteye ilk kanayışım.
Sen benim 17 yaşımsın.
Deli çağımsın.
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın.
İlk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın.
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim
İlk şiirim, ilk kavgam, yaşamı ilk farkedişimsin.
17 yaşında unutulmayacak anılar, acılar, kırgınlıklar, terkedilişleri hatırlar insan hayatı boyunca. Yaşanılması en gerekli en güzel yaş 17 derler. Sanırım bana en güzel yaşımı yaşatmadılar. Çiçeklerimi kopartıp başkasına baharları sunmana da tanık oldum bu yaşımda. Sanıyorsunuz ki içine attığınız ne varsa, içinize ağladıkça yeşerip bir bahçe sunacak size. İçimiz çürüyor ve ben 17 yaşımı devirdim. Hep dediğim gibi herkes bir büyük eşliğinde sigara yanarken ben gül gibi 17 yaşımı yaktım. Sen benim 17 yaşımdın ve ben bugün 18’ime basıyorum..