İnandığım herkes canımı bir miktar yaktı. Sen ise, ciğerlerimi küllük yaptın. Bu sızıyı anlayabilir misin bilmiyorum. Sadece sevgim değil cümlelerim de tükeniyor. Yabancılaşıyorsun yavaş yavaş cümlelerime. Belki de bi kaç ay sonra seni yazamayacak hale geleceğim. Biliyorum, üzülmezsin buna. Kelimelerin tükendiği yerde şu sol yanımı açıp orda olan biteni sana gösterme gibi bi şansım olsaydı, o zaman beni anlardın. Gerçi artık anlasan da bir anlamasan da bir. Konu sen olunca artık hafızamı zorluyorum bazı anıları hatırlamak için. Senden geriye kalan tek hatırladığım şey bank.
Sana o bankta ağladım.
İlk kez burada kolunu sıktım.
İlk kez çok sevdim.
İlk kez burada bittik.
Ve kim bilir o bankta unutularlar arasına girmek için son nefesini vermek üzeredir.
Seni unutuyor olsam bile unutamayacağım ve unutmadığım çok şey var, senden geriye kalan. Unutmadım, ardından beni hıçkırıklarla bıraktığın günü unutamadım. Sana gitme diye yalvardığımı unutmadım. Açtığın ve kapatmaya bile yeltenmediğin yaralarımı da unutmayacağım. Yarayı açan sen, yarama tuz basıp canımı yakan sen, açtığı yarayı izlerken derman olmayan yine sen. Seni unuturum unutmasına ama yaşattıklarını unutmam için bir hafıza kaybına ihtiyacım var sanırım. İnsan bir zamandan sonra her şeyi daha iyi kavrıyor daha iyi anlıyor. Zamanın da göremedikleri şeyler gözünün önünden gidemez oluyor. Ve ben de çabalamışım zamanın da fazlasıyla senin için. Ben o düğümü çözmek için ne emekler sarf etmişim sen zorlandığın yerde ipi kesmişsin. İncelediği yerden değil incittiğin yerden koparmışsın o ipi. Yüzünü ezbere bildiğin bi insanın, sigara tutuşunu ezbere bildiğin ve o sigarayı her çekişin de senin ciğerlerine işleyişini ve kendinden geçişini, attığı adımları saydığın insanın yaşattığı hayal kırıklığını ölsen unutamazsın. İstesen de unutamazsın. Bana gelemediğin ya da gelmediğin her günü tek tek saydım, hatta başkalarına attığın adımları bile saydım. Diğer kadınlara attığın adımları saydım tek tek. Hiç biri beş para etmiyordu. Biliyor musun? En çokta boşa adım atmak yoruyor insanı. Bu gece anladım ki sana attığım adımları boşa atmışım ben. Sana yürüdüğüm yol da boşluğa düşmüşüm. Ama şunu da unutma hiç kimse bütünleşmez seninle. Hiç kimse beklemez seni benim beklediğim kadar. Seni asla sevmeyecekler demiyorum, ama benim gibi sevemezler. Onlar sana denizi gösterir, ben yüzmeyi öğretirim. Sen de bana bir damla gözyaşın da boğulmayı. Benden aldığın çok şey var. Ahlarım bile sende kaldı. Bana bu hayatta çok şey kazandırdın kendini kaybettirmene rağmen. Senden geriye kalan en büyük tecrübede, insanları düştü yerden kaldırmak yerine bir tekme de benim atmam gerekiyormuş, bunu anladım. Onun için canını ortaya koyduğun insanın elinden tutarken onu o dipsiz kuyudan çekerken o kuyuya sen düşürülürsün. Sonra ne mi olur? Ayağa kaldırmak için tuttuğum el beni aşağı çeker. Yardım ettiğiklerim düşürür beni, kimse gelmez, öylece kalırım yerde. Bir bahis misaliydi bizim hikayemiz sen küçücük sebepleri ortaya koyup gittin benden. Ben ise hayatımı oraya koyup gidiyorum senden. Unutulsan bile unutulmayacak şeyler bıraktın bende. Unutmayacağım. Bana yaşattığın onca kederi, elim kalem tuttukça unutmayacağım.