21|Yolculuğun Sonu

12.8K 802 54
                                    

   Yolculuğun son gününde Carson, Mabelle'ın durumunu merak ederek onun yanına gitmişti. Karaya yaklaşmak üzere olduklarını Bradley'e söyleyip, Mabelle'ın da durumuna bir göz attı. Hala uyanmamış olması yaşlı adamı da üzüyordu. Yapabileceği bir şey olmadığını bildiğinden, Bradley'e eşyalarını toparlaması için müsaade etti ve dışarı çıktı.

   Genç adam, Mabelle'ın uyanmasından üç gün sonra artık tamamen bitkindi. Bir kere uyandıktan sonra, bir daha uyanmamıştı Mabelle. Ona seslenmesi, yanağını okşaması veya zorla içirdiği bir bardak su da uyandırmamıştı genç kızı. Suyu içerken biraz kendine gelmiş gibiydi fakat uyanamamıştı bir türlü. Üstelik ateşi ara ara yükseliyor ve sürekli uyumasıyla birlikte, Bradley'i daha çok endişelendiriyordu.

   Alec rutin olarak gelip Mabelle'ı kontrol ediyordu, Bradley'in ne kadar hoşuna gitmese de! Ona yumruk attıktan sonra, bir daha diyalog kurmamışlardı. Bradley de bu durumdan oldukça hoşnuttu. Çünkü konuştuklarında, sinirlerine hakim olamayacağını düşünüyordu.

   Tüm eşyaları topladığında, hizmetli birini çağırmak için kamaradan çıkmıştı. Dışarı çıktığında, etraftaki herkesin bir telaş içerisinde olduğunu gördü. Kimisi elinde çantalarıyla alelacele gemiden iniyor, kimisi yakınlarıyla sohbet ederek toparlanıyordu.

   Yardım için hizmetli çağırması gerekiyordu çünkü hem Mabelle'ı, hemde çantaları taşıması zor olurdu. Carson ile de konuşması gereken konular vardı fakat şimdi konuşmayacaktı. Onu, evinde ziyaret etmeyi düşünüyordu. Hem, o karısını görmeye gitmiş olmalıydı çoktan.

   Alt kat merdivenlerine ilerlerken, yüzünden bir tebessüm geçti. Carson karısını çok seviyordu. Bradley kendini bildiğinden beri de, onlar hep böyleydi. İmrenmemek elde değildi gerçekten.

   Merdivenlere ulaştığında, isminin seslenildiğini duyunca durdu. Fakat arkasını dönmek istemiyordu çünkü sesin sahibi Alec idi. Onu görmek istemediğinden oldukça emindi Bradley.

   Avuç içleri kaşınmaya başlamıştı bile!

   Gözlerini bir noktaya sabitleyen genç adam, Alec karşısına geçtiğinde ona bakmak zorunda kalmıştı.

   "Ne yapıyoruz? Mabelle'ı doktora mı götürmeyi düşünüyorsun?"

   Sakin olmak için derin bir nefes aldı Bradley.

   "Burada yollarımızı ayırıyoruz Wesley. 'Ben' Mabelle ile ilgili gereken şeyleri yapacağım."

   Kaşlarını kaldıran Alec, anlamamış gibi Bradley'e baktı.

   "Yollarımızı ayıramayız. Hala konuşmamız gereken şeyler var. Üstelik Mabelle'ın iyi olduğundan emin olmalıyım. Bende sizinle doktora geleceğim."

   Sakin olmak için aldığı nefesler, şimdi öfke ile dışarı çıkıyordu. Kaşlarını çatarak sesini alçalttı genç adam.

   "Seninle konuşacak hiçbir şeyim yok! Katiller zaten elimde. Üstelik bir tanesi de bana epey yardımcı oldu. Yani anlayacağın, sana ihtiyacım yok! Mabelle'a gelirsek, sana dediklerimi hatırla. Ben onu koruduğum sürece, yanına yaklaşmana izin vermeyeceğim."

   "Senin bana ihtiyacın olmayabilir ama benim sana ihtiyacım var. Bunu şimdi konuşmayalım."

   Yüzünden geçen çaresizlik ifadesi, Bradley'in çattığı kaşlarından birini havaya kaldırmasına neden olmuştu.

   "Ayrıca sana söylemiştim, koruma görevin bittiğinde Mabelle ile görüşeceğimi. Fakat gerçekten doktorun edeceği tedavi sonucunu merak ediyorum."

Güzel'im (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin