33|Aşk + Bradley = Kafa Karışıklığı

12.1K 780 37
                                    

   Odadan çıkan Mabelle, bir süre ne yapacağını bilemeyerek kapının önünde kalmıştı.

   Az önce içeride yaşananlar...gerçek miydi? Mabelle gerçekten de Bradley'e aşık olduğunu söylemiş miydi!?

   Ellerini, yerinden çıkacakmış gibi atan kalbinin üzerine yerleştirdi.

   Olanlara hala inanamıyordu! Aşkını itiraf etmişti. Hemde Bradley'in kendisine!

   Yanaklarındaki yanma hissi yerine oturduğunda, ellerini yüzüne doğru götürdü. Neden sonra gözleri, ellerindeki kan lekelerine takıldığında duraksamıştı. İşte içeride yaşananların gerçek bir kanıtıydı bu kan lekesi. Olanlar tekrar aklına geldiğinde yaşlar gözlerine birikmeye başlamıştı.

   Neredeyse kendini öldürtecekti Bradley. O anki korkusunu hatırlamak bile istemiyordu Mabelle. Genç adamın boynundan süzülen kan damlasını gördüğünde, sanki kalbine bir sürü bıçak saplanmış gibi hissetmişti genç kız.

   Gözlerini yumarak sırtını kapıya yasladı. Derin nefesler alırken, sakinleşmeye çalışıyordu. Hepsi geçmişti. Bradley iyiydi.

   Odasına ilerlemek için doğrulduğunda aklına Alec geldi. Bradley, Jennifer'ı kurtardıklarını söylemişti ona. Genç adamda doğal olarak hemen kardeşini görmeye gitmişti. Mabelle da bir an önce Jennifer ile tanışmak istiyordu. Ama ilk olarak, kendine çekidüzen vermeliydi.

   Hızla odasına çıktı. Ellerini yıkadıktan sonra aynaya baktığında, kan lekesinin yüzüne ve elbisesine de bulaşmış olduğunu gördü. İşte yine gözleri dolmuştu! Lanet! Ne zaman bu kadar sulu göz olmuştu Mabelle?

   Kendi kendine lanet okurken, elbisesini değiştirip saçlarını yeniden topladı ve odadan çıkmadan önce yüzünü yıkayıp aynaya son bir kez daha baktı. Toparlanmış görünüyordu fakat, gözlerindeki şişlik ağladığını belli ediyordu.

   Kendi kendine omuz silkerek odadan çıktı. Anlamalarını umursamıyordu. Umursasa bile, yapabileceği bir şey yoktu.

   Aşağı indiğinde Alec'in odasının bitişiğindeki odaya ilerledi çünkü Bradley, Jennifer'ın orada olduğunu söylemişti. Yavaşça kapıyı açarak başını içeri doğru uzattığında, içeride kesinlikle Bradley'i görmeyi beklemiyordu. Onu görünce, biraz gerilmişti.

   Acaba aşk ilanı hala aklında mıydı genç adamın? Yüzüne nasıl bakacaktı?

   İçeri girip kapıyı kapatırken, Alec ve Bradley ona doğru dönmüşlerdi.

   Genç kız Alec'in yüzüne baktığında, perişan bir halde olduğunu fark etti. Telaşla yanına yaklaştığı sırada ise, Bradley'in varlığından dolayı olan gerginliğini unutmuştu.

   "Alec, sen iyi misin?"

   Alec başını yavaşça iki yana sallayarak yatağın yanından çekilmiş, Mabelle'ın yatakta yatan Jennifer'ı görmesini sağlamıştı. Genç kız yatakta yatan minik bedeni gördüğünde, bakışları onun yüzüne kaymıştı. Fakat kesinlikle böyle bir manzara beklemiyordu. Adeta dehşete düşmüştü genç kız! Jennifer'ın yüzü, açılan yaralardan dolayı neredeyse tanınmayacak haldeydi. Upuzun kirpikleri, güçsüzlükten kapanmış gibi görünüyordu. Dudakları ise susuzluktan kurumuştu.

   Mabelle boğazındaki yumruyu gidermek için yutkunmaya çalıştı ama, ne yazık ki başaramamıştı. Kendisi bu hale geldiyse, kim bilir Alec nasıl çökmüş olmalıydı. Genç adamın hali yüzünden belliydi zaten fakat içinde yaşadıklarını kimse bilemezdi.

   Gözünden engelleyemediği bir yaş damlası süzüldüğünde, güç vermek ister gibi Alec'e sarıldı. Sanki acısını hafifletmek ister gibiydi genç kız ama Alec, ona karşılık bile veremiyordu. Genç adamın vücudunda hiç güç kalmamış gibiydi. Kollarını Mabelle'a dolayacak kadar bile!

Güzel'im (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin