"Hile yapıyorsun Bradley!"
Mabelle nefes nefese söğüt ağacının sarkan yapraklarının arasından geçerken, beline sarılan güçlü kollar daha fazla ilerlemesini engellemişti. Genç kız gülerken, aynı zamanda küçük bir çığlık attı. O sırada genç kızı ağacın gövdesine yaslayan Bradley'in yüzündeki gülümseme genişlemişti.
Ağacın yere kadar uzanan yaprakları etraflarını sarmıştı adeta. İçeri sızmaya çalışan güneş ışığı bile neredeyse başarısız oluyordu. Sanki onları dünyadan soyutlamış, yalnızca ikisinin kalmasını sağlamıştı. Her şeyden uzak.
Genç adam bir elini Mabelle'ın beline indirirken, diğeriyle şapkasını çıkartıp yere attı.
"Asıl sen hile yapıyorsun."
Nefesleri hala düzelemeyen genç kız, Bradley'in yakınlığının da etkisiyle zoraki konuştu.
"Ben mi hile yapıyorum?"
"Evet. İlk olarak yarışa benden önce başladın."
"Ama beraber başlasaydık eşit olmazdık ki. Sen benden daha uzunsun ve-"
"Ve koşarken, arkadan bile beni etkileyebilen bir yeteneğe sahipsin. Kafamı karıştırıp, konsantrasyonumu bozdun."
"Ben ne-?"
"Sen, beni her şekilde etkileyip kafamı karıştırıyorsun."
Dudaklarını biraz daha genç kızınkine yaklaştırınca, Mabelle'ın nefesi kesilmişti. Ve nihayet kavuştuklarında, kalbi göğsünden çıkacakmış gibi atıyordu genç kızın. Sanki az önce koşarken attığı gibi. Hatta daha hızlı! Bu durumda nasıl hala hayattaydı, bilemiyordu!
Yumuşak dokunuşlar genç adamın dudaklarında şehvete dönüşmeye başladığında Bradley geri çekildi ve alnını, Mabelle'ın alnına yasladı.
"Meğer cennet sende saklıymış. Senin dudaklarında..."
Mabelle yüzünde hissettiği yanma hissiyle, bakışlarını Bradley'in göğsüne indirdi. Fakat yine de kendini sakinleştirmekte zorlanıyordu. Yüzüne yumuşak okşayışlarla değen Bradley'in nefesi, genç kızı kendinden geçiren dokunuşları, tatlı mırıltılar eşliğinde söylediği hoş sözler...
Bradley odundu. Odun adam! Nasıl böyle hoş sözler söyleyebiliyordu ki?
"Sanırım bayılacağım."
Genç adam gülümseyerek dudaklarını Mabelle'ın boynuna götürdü.
"Bir...ateş sardı vücudumu sanki. Yanıyormuşum gibi..."
Mabelle konuşmaya devam ederken genç adam dudaklarını Mabelle'ın kulağına, oradan da çenesine doğru götürdü.
"Kalbim...tekliyor Bradley..." diye bir fısıltı döküldü genç kızın dudaklarından. Tek nefeste, ağzı kuruyarak konuşmuştu. Bradley ise daha fazla dayanamadan yine onun dudaklarına yapışmıştı.
Genç kız ellerini Bradley'in ensesindeki saçlarından geçirerek, onu biraz daha kendine çekti. Sonra aniden geri çekilerek genç adamın gözlerine bakmış, fakat bir şey söylememişti. Sadece yaslandığı ağaçtan ayrılarak yerdeki şapkasını almış ve ondan uzaklaşmıştı.
"Sürprizin burasıydı sanırım? Harika bir yer."
Aklının dağılması için bir konu açmaya çalıştığında, sesinin normal bir şekilde çıkmasına şaşırmıştı Mabelle. Ellerinin titremesini durdurmak için şapkasını biraz daha sıkı tuttu. Ardından onları bir çember içerisine alan ağacı seyretmeye başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/42032648-288-k912704.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel'im (Tamamlandı)
Historická literatura#1 - Tarihi Kurgu #1 - Romantic Mabelle, çocukluğunda babasından dinlediği macera dolu hikayelerin gerçek olmasını istemişti her zaman. O heyecanları yaşamak, o savaşlara girmek istemişti. Cesur ve dik başlıydı. Karşısına çıkabilecek tüm sorunların...