4 》 Umut Kırıntıları

729 68 11
                                    

Hayatta mucizelere yer var mı? Bir dakika, bu yanlış bir soru. Doğrusu: Hayatta çirkin insanlar için mucizelere yer var mı? şeklinde olmalı.

Bu soruya vereceğim cevap bu sabaha dek koca bir hayırdı. Özellikle Sarp dümbeleğinin attığı tekmenin acısını hala hissederken...
Fakat şuan o koca hayır dudaklarımdan dökülemiyordu.

Belki diyordu içimin en kuytularında varlığından bugüne dek bir haber olduğum cılız bir ses. Belki bu hayat çirkinler içinde mucize dağıtıyor olabilir diyordu kalbimin en derinliklerinden.

Koskoca bir kahkaha atmak geldi bir an içimden. Ben kimdim ki mucizeler beni bulacaktı?

Yüzümün çirkinliği değildi bu karamsarlığımın sebebi. Hayatımın çirkinliğiydi.Mucizelerin güzel olduğunu söylerlerdi, ben ise mucizeler için fazla çirkindim.

Kahkaha isteğimi ustalıkla bastırdım ve çıt dahi çıkmayan arabanın içinde kaskatı oturmayı sürdürdüm.

Mucize konusuna nereden geldiğimi şuan kesinlikle hatırlayamıyordum. Sahi ben neden yabancı bir adamın arabasında bilmediğim bir yere giderken hayat felsefesi yapmaya çalışıyordum ki?

"Teklifimi kabul etmeniz beni mutlu etti. Emin olun, pişman olmayacaksınız."

Sert sesiyle arabayı dolduran adama çevirdim bakışlarımı. Sürücü koltuğunda oturmuş ve büyük bir dikkatle kullanıyordu, içinde son derece eğreti kaldığım lüks arabasını.

Kullandığı kelimelerin nazik anlamının aksine tonlaması ve sert mizacı dediklerinin yumuşaklığını gizliyordu.

Görmeyecek olsa da başımı salladım. Tekrar önüme dönerek akan yolu izlemeye devam ettim.

Bu adamın hakkında bildiklerim arabada elle tutulur bir gerginlik oluşturuyordu. Bu benim daha da rahatsız hissetmeme neden oluyordu.

Arabada ki gergin hava ciğerlerime dolarken kendime kızmadan da edemiyordum.

Neden ihale salonunun önünde bakışlarının beni bulmasının ardından benimle konuşmalarına izin vermeden çekip gitmemiştim ki?

Sabah kapıma gelen adının Alparslan olduğunu söyleyen adam ve şuan da arabada ki yoğun gerilimin kaynağı olan bu adam ortak olduklarını söylemişlerdi.

Hem ortak hem sevgili... Bu düşünce, nedense beni oturduğum yerde diken varmışcasına rahatsız etti

Yanaklarımdan başlayan ve tüm bedenime yayılan sıcak kan akışı işimi daha da zorlaştırıyordu. Benim dışımda gelişen bir mesele için ben neden tepeden tırnağa kızarıyordum sanki!

"İyi misiniz?"

Adamın sert sesi yanmakta olan kulaklarımı doldurunca başımı panikle ona çevirdim.

Kalın dudaklarını büzmüş, kaşlarını kaldırarak bana bakıyor ve arada bir yolu kontrol ederken benden cevap beklediğini belli eden bakışlar atıyordu.

Suç işlemiş küçük bir çocuk gibi hissetmemin dışında iyi sayılırım demek geçti içimden ama elbette böyle aptalca bir şey yapmadım. Patavatsızlığımın da bir sınırı vardı neticede.

Yutkunduktan sonra çatlayan sesimle "İyiyim." dediğimde başını sallayarak tamamen yola odaklandı.

Yanımdaki elektrik hattı, isminin Emirhan Uğur olduğunu söylemişti. Mahalleyi satın alan iki şirketten birinin sahibi olduğunu da itinayla belirtmişti.

Gösterişçi ve ukala halleri daha ilk dakikadan sinirlerimi gerse de şuan neden arabasında olduğumun cevabını hala kendime verememiştim.

Beni tanıyıp tanımadığını sormak için güçlü bir istek duysam da yeri ve zamanı olmadığının farkındaydım.

Centilmenler KulübüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin