Tatlı bir okurumun isteği üzerine multi de Emirhan :) İyi okumalar...
✗✘✗
Bayılmak istiyordum hatta yerin dibine girmek de seçeneklere dahil edilebilirdi. Koşarak uzaklaşıp bir daha dönmemeyi de bir an düşünmüştüm.
Tepeden tırnağa pancar rengine boyanmıştım. Utançtan alev alan kulaklarımdan tren misali buharlar bile çıkıyor olabilirdi.
Tişörtünün içine bir şeyler giysen fena olmazdı. Nasıl bir cümleydi Allah aşkına?
Hızla bakışlarımı aşağı kaydırdım. Sutyen takmayı unuttuğum için bol tişörtümden belli olan göğüslerimin uçlarına baktım.
Durduğum yere çöküp küçük bir çocuk gibi bağırarak ağlamak istiyordum. Ben olduğum yerde dikilirken ayağa kalktığını duydum. Adım sesleri gitgide yaklaşıyordu.
Gelmesene be adam! Yerin dibine yeterince gömüp gömmediğinden emin olmak mı istiyorsun?
Bana bakmadan yere eğilip poşetlerden dökülen yiyecekleri toplayarak tekrar poşetlere doldurmaya başladı. Hızlıca toparlama işlemini bitirdiğinde en sona kırılan meyve suyu şişesi kalmıştı.
Ne yapacağını bilemez bir halde ayağa kalkıp etrafına bakarken yerimden kıpırdamayı en sonunda başardım ve ona bakmadan tezgaha yürüdüm.
"Sen çık. Ben hallederim."
Sesimin sert çıkmış olmasına adeta göbek atacak kadar sevinirken elime bir havlu aldım. Şişelerin önüne giderek diz çöktüm. O ise bir süre dikildikten sonra yavaş adımlarla mutfağı terk etmişti.
Bu kalbimin üzerindeki ağır taşı hafifletirken işime odaklanarak dikkatle cam parçalarından kurtulup fayansı temizledim.
Halının olduğu yere sıçramamış olması işimi kolaylaştırmıştı. Bir de vişne suyu lekesi temizlemekle uğraşmayacaktım. Ayrıca ben vişneyi hiç sevmezdim ki. Kendisi seviyor olmalıydı.
Vişnenin üzerinde fazla durmamam gerektiğini fark ettim. Zira zor bir gün geçirmiştim, zihnen ve bedenen de fazlasıyla yorgundum.
Fakat bu yorgunluk, kalan poşetleri buzdolabına yerleştirirken hayal kurmama engel teşkil etmiyordu.
Hayal kurmak, insanları gerçekliğin yakıcı acısından kurtaran ve insanlara özgü bahşedilmiş mucizevi yeteneklerden biriydi bana göre.
Biricik kardeşim, Gökhan'ım geldiğinde ona ellerimle bir sofra kuruyor olduğumu hayal edebilirdim mesela. Annemin yaptığı ve Gökhan'ın bayıldığı tüm yemekleri yapacaktım ona.
Acaba şuan neredeydi? Bu soru ilk defa yüreğimi acıyla sıkıştırmıyordu. Fakat bu kadar yılın hasreti içinde boğulmaktan korkar olmuştum.
Deli gibi özlemiştim onu. Sarılacağımız anın hayali bile elimi ayağımı titretirken bedenimin her uzvunda adeta havai fişeklerin patlamasına neden oluyordu.
Gökhan'ı düşünürken aynı zamanda suratsızın aldığı sebzelerle bir sebze çorbası yaptım. Soslu makarnada hazır olduğunda tam tabağımı elime almıştım ki içerideki adam aklıma geldi.
Zoraki adımlarla salona ulaştığımda televizyonun çaprazında ki tekli koltuğa oturmuş yabancı bir kanalı izliyor olduğunu gördüm.
Kendi evinde gibi hareket etmesine lüzum yoktu bence. En kısa zamanda defolup gidecekti zaten. İzlediği kanala daha dikkatli bakınca ekonomi ile ilgili bir yayın olduğunu fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Centilmenler Kulübü
General Fictionİki tarafın da karşılıklı çıkarlarını koruduğu bir anlaşmayla başladı her şey. Tek bildikleri, istediklerini alana kadar verdikleri sözlerden dönmeyecekleriydi. Fakat bilmedikleri bir şey vardı, muhteşem bir tutkuyla istenen her şey içinde bir parça...