Sınavlarımı atlattım nihayet, tekrar hikayeye odaklanmaya gayret ediyorum merak buyurmayınız :D
Bu tembel yazar 2018 bitmeden hikayeyi alnının akıyla tamamlayabilir inşallah.
Bu arada bölüm ilk kez Emirhan'ın ağzından. Bir erkeğin ağzından yazmak oldukça zorladı beni umarım iyi bir iş çıkarabilmişimdir. Yorumlarınızı lütfen esirgemeyin. <3
Keyifli Okumalar.
*
Gökhan'ı getirmemin ve Gökçe'nin yıkılmasının üzerinden bir hafta geçmişti. Ona sarıldığım akşamdan sonra Gökhan konusunu hiç gündeme getirmeyen Gökçe'nin aslında ne kadar üzgün olduğunu görebiliyordum. Ama o konuyu açmadığı için bir şey de diyemiyordum.
Zaten bunları konuşacak vakti ve ortamı bulabildiğimiz söylenemezdi. Ender'den tehlikeli bir hamle gelmeyince Gökçe evine taşınmak istemiş ben de karşı çıkmamıştım. Kırgınlığını doyasıya yaşaması için evine dönmesine izin vermiştim.
Gökhan gittikten sonra salonun ortasında onun yaralı bir kuş gibi öylece durup titremesini ve bu görüntünün içimi nasıl acıttığını unutamıyordum. Yalanımı öğrendiğinde onu ikinci kez üzeceğim aklıma gelince gözümden bir damla yaş süzülmüştü. Tutamamıştım o yaşı.
Gökçe'ye üzülmemden ziyade kendime olan kızgınlığımdan akmıştı o tek damla. Pişmanlığımın tek somut kanıtıydı belki de. Fakat Gökçe bundan habersizdi.
Bu geçen bir haftada şirkette yüz yüze gelip kısa cümleler eşliğinde kısa sohbet etmelerimiz haricinde pek iletişim halinde olduğumuz söylenemezdi. Özellikle dikkat çekmemek için ona herhangi bir çalışana nasıl davranıyorsam öyle davranmaya çalışıyordum.
Toplantılarda denk geldiğim Ender'in alaylı gülümsemesi dışında henüz ondan bir atak da gelmemişti. Haliyle bu beni tedirgin ediyordu. Bu ihtiyar harekete geçmek için neyi bekliyor diye düşünmeden edemiyordum.
Bir haftadır Gökçe'de nedenini bilmediğim bir tuhaflık vardı üstelik. Aksi kız gitmiş yerine uysal, çekingen bir kız gelmişti sanki. Gökçe ve çekingenlik... Aynı cümlede kullanırken bile garipsiyordum bu ikisini.
Ender'in ise Gökçe'ye bir şey yapmasından korkuyordum. Gökçe'nin bu tuhaf hallerinin sebebi Ender'in yaptığı bir şey olabilir miydi? Bu ihtimalle canım sıkıldı.
Kravatımı gevşetip elimi ensemde dolaştırdım.
Her gün diken üstünde olmaktan yorulmuştum. Aynı katta çalışan Gökçe'nin üzerinden gözlerimi ayıramıyordum ki nasıl rahat olabilirdim?
Ya Ender ona bir şey yapacak ya da etraftan biri Alparslan ve benim hakkındaki gerçeği ona söyleyecek diye ödüm kopuyordu. Yasemin'in şirkete gelmemesi için kırk takla atmıştım üstelik. Gökçe onunla karşılaşmamalıydı.
Henüz öğrenmesinin zamanı değildi. Biliyordum, Gökçe şimdi öğrense 'Yine çıkarların için bana yalan söyledin' diye ortalığı birbirine katacak ve beni dinlemeden çekip gidecekti.
Onun bu yapacağı elbette yerinde bir tepkiydi fakat bu yerinde tepkiyi elimden geldiğince ötelemek istiyordum. Hem Ender ile hesaplaşmam hem de ona gerçeği söyleyecek cesaretimi toplamam gerekiyordu.
Kaşlarımı çatıp dudaklarımı büzerek kalktım koltuğumdan. Birazdan toplantıya gitmem gerekti ama hiçbir raporu okuyup değerlendirmemiştim.
Bu karışık işler bana göre değildi bunu bir kez daha fark etmiştim. Basit bir adamdım ben ve basit bir hayat her zaman bana yetmişti. Bir an evvel basit hayatıma dönmeyi diledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Centilmenler Kulübü
General Fictionİki tarafın da karşılıklı çıkarlarını koruduğu bir anlaşmayla başladı her şey. Tek bildikleri, istediklerini alana kadar verdikleri sözlerden dönmeyecekleriydi. Fakat bilmedikleri bir şey vardı, muhteşem bir tutkuyla istenen her şey içinde bir parça...