Keyifli okumalar canlarım 💫
***
Evin içindeki kahkaha sesleri giderek yükseliyor. Kulaklarım seslere aşina olduğumu haykırırken ben de içimdeki tüm tedirginliğe inat merdivenlerden inmeye başlıyorum.
İhtiyar ahşap merdivenler her adımımda inlese de aldırmıyorum. Sesten çekincem olmadan daha sert basıyorum adımlarımı. Nihayet son basamağı da aştığımda birkaç adımda ulaşıyorum salona.
Babam her zaman oturduğu tekli koltuğuna kurulmuş, koltuğun kolçağına oturan annemin beline sarılmış. Karşılarında oturan Gökhan ise onlara hararetle bir şeyler anlatıyor.
Yüzüm tarif edilemez bir mutlulukla aydınlanıyor. Birkaç adım atarak kendimi onlara gösteriyorum fakat bakışları bana döner dönmez hepsinin çehreleri kararıyor. Güneş yavaşça çekiliyor evin içinden ve yağmur damlaları olabildiğince sert bir şekilde camları dövmeye başlıyor.
Babam kaşlarını çatmış, annem ise dolu dolu bakmaya başlıyor bana. Gözlerim Gökhan'ı ne kadar arasa da nafile, ortalarda görünmüyor.
Başımı tekrar babama çeviriyorum fakat bulamıyorum onu da. Anneme doğru yürümeye başlıyorum. Başını iki yana sallayınca duruyor adımlarım, kalakalıyorum öylece. Elimi ona doğru uzattığım anda babamın gür sesiyle hopluyor yüreğim.
"O bizi bıraktı, artık biz de bırakıyoruz onu."
Yerimde doğrulduğumda sadece şakaklarımda atan şiddetli nabzımı hissediyor, sık nefeslerimden başka bir şey duyamıyordum. Gerçekliğe dönmeye başladığımda yerimde iyice doğrularak sırtımı yatağın başlığına yasladım.
Nefes alışlarımın düzene oturmasına müsaade etmeden gözyaşlarım sicim gibi boşalmaya başladı. Tutmuyordum onları, tutmak istemiyordum. Mümkünse içim çıkana, sökülene kadar ağlamak istiyordum.
Geriye bir ben bırakmayana kadar aksın istiyordum gözyaşlarım. Gözyaşlarım geride vicdanı sızlayan, yüreği yanan bir Gökçe bırakmasın istiyordum. Fazla imkansızdı, biliyordum.
Böylesinde dipte hissederken beni tutup kaldıracağına inandığım birinin varlığını hissetmeye müthiş bir açlık duyuyordum. Bana gözyaşlarımı silme gücü verebilecek birinin elleri beni ayağa kaldırsın istiyordum.
Gökhan ile tekrar bir aile olma fikri bu umutsuzluk çukurundan çıkmak istememin yegane sebebiydi. Fakat istemek yetmiyordu. Evimdeki son gecemde ailemi ikinci kez kaybediyor olduğumu hissederken yanımda Gökhan'ın olmasına nasıl da ihtiyacım vardı.
Onunla yeniden aile olacağımın fikri beni güçlü kılıyorsa da onunla asla aile olamayacağımızın ihtimali bile beni büyük bir yıkıma sürüklüyordu.
Ağlamamın sebeplerini irdelemeye giriştiğimden olsa gerek göz yaşlarım şiddetini kaybetmiş ve usulca kesilmişti. Bir süre daha karanlık ve boş odamdaki yatağımda oturup iç çekmelerimin de geçmesini bekledim. Beklemek bu sıralar yapabildiğim en iyi şeydi zaten.
Bir müddet sonra acıyan gözlerim açık kalma vazifesini yerine getiremeyince yerimde aşağı kaydım ve başımı yastığa koyar koymaz gözlerime kapanma izni verdim.
*
Kulağıma dolan ve yankı yapan adım seslerim, bana yabancı bir yerde yürüdüğümü hissettiriyordu. Tanıdık bir şeyler bulma umuduyla tamamen boş olan salona baktım. Annem ve babamın düğün resimlerinin asılı olduğu duvarda çerçevenin bıraktığı ince iz de olmasa hepten yabancı bir yerde olduğumu düşünebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Centilmenler Kulübü
Ficción Generalİki tarafın da karşılıklı çıkarlarını koruduğu bir anlaşmayla başladı her şey. Tek bildikleri, istediklerini alana kadar verdikleri sözlerden dönmeyecekleriydi. Fakat bilmedikleri bir şey vardı, muhteşem bir tutkuyla istenen her şey içinde bir parça...