28 》 Avına Göre Avcı

231 34 26
                                    


"Kardeşin bize pahalıya patladı."

Gülen yüzüyle cümlesinin altına gizlediği sitemini fark etmek daha da mahcup hissetmeme neden oluyordu.

Fatih'i inandırmak için bankalarla saatlerce görüşmeler yapılmış, hesaplar açılmış, bir sürü insana elden para verilmişti. Bunlar sadece benim kulağıma çalınanlardı.

"Kazanacaklarının yanında devede kulak olduğunu biliyorsun değil mi? Kıza yüklenme."

Alparslan'ın savunmaya geçmesi Emirhan'ın gülen yüzünde yeni bir suratsızlığa neden olmuştu.

"Yapacağım şakaların da mı hesabını vermem gerekiyor artık?"

Alparslan'la aynı odada kalmak ona yaramamıştı sanırım. Kahvaltı için buluştuğumuzdan beri suratı sirke satıyor, kimi zamanda etrafına sataşıyordu. Huzursuz olduğu belliydi.

"Ben senin derdini biliyorum ya neyse." diyen Alparslan'a gözlerini devirip yanına oturdu.

Alparslan'la tüm gece ve tüm sabah uğraşmışlardı. Fatih ile iletişime bile geçmişlerdi. Fatih, kendileri için bir tehdit unsuru olmadığımıza ikna olduğunda ise bizimle iletişime geçecekti. Umarım geçerdi aksi takdirde çalacak başka kapımız kalmamıştı.

Onunla sadece mail yoluyla iletişime geçilebileceği için bilgisayar başına geçmiştik üçümüzde. Beklediğimiz cevabın gelmemesi de bizi bağlama teli gibi gerdikçe geriyordu.

"Tuzak olduğunu anlar mı acaba?"

Emirhan ile aramda oturan Alparslan'a dönüp sorduğum soruya ondan önce Emirhan yanıt verdi.

"Anlamasın diye çok uğraştık ama belli olmaz."

Keyifsiz suratını tekrar benden ayırıp ekrana döndürdüğünde bana bakan Alparslan'a çevirdim bakışlarımı. Bana hafif bir gülümseme verdikten sonra o da ekrana bakmaya başlamıştı.

Bu planın işe yaramayacağını düşünmek bile istemiyordum. Tüm umudumu bu plana bağlamıştım ve eğer bu plan suya düşerse umutlarımı ve beni de beraberinde karanlık sulara gömecekmiş gibi hissediyordum.

Eğer Fatih yemi yutarsa da neler olacağını hesaba katamıyordum. Bu da benim için ayrı bir telaş sebebi oluyordu.

Beklerken ise Emirhan yerinde duramıyor, odanın içinde sürekli dolanıp duruyordu. Alparslan da birkaç defa yerinden kalkarak odanın küçük balkonunda sigara molası vermişti.

Onların hareketlerinin aksine ben iki buçuk saattir yerimden bile kalkmamıştım. Oturduğum yerde bunaldığımı hissetsem de kalkamıyordum. Gerginlikten bedenim kilitlenmiş gibiydi.

Alparslan dördüncü kez balkona doğru yürüdüğünde yine bir sigara molası verdiğini anlamam zor olmadı. Mesaj beklediğim ekrana tekrar bakarken içimde büyüyen tedirginliği bastırmaya çalışıyordum.

Omuzlarımda hissettiğim ağırlıkla hafiften yerimde sıçradığımda başımı yavaşça geriye doğru çevirdim. Emirhan, ellerini omuzlarıma koymuş dikkatle ekrana bakıyordu. Çatılmış kaşlarıyla birlikte başını aşağı eğip bana baktığında kaşları gevşerken dudakları neşesiz bir tebessümle kıvrıldı.

"Düşündüğümüzden daha çok vakit alacak galiba." dedi sessizce. Tam ona bir şeyler söylemek için ağzımı açmıştım ki başını aniden çevirip balkonda bize sırtı dönük bir halde sigara içen Alparslan'a baktı.

Alparslan'ın yanındayken bana yakınlık göstermemeye gayret ettiğini fark etmiştim fakat bunun sebebini keşfedebilecek kadar tanımıyordum bu iki adamı.

Centilmenler KulübüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin