Koşar adım binadan çıktığında telaşla etrafa bakındı. Tam ümitsizlikle binadan içeriye girecekti ki gözleri onun kahverengi saçlarını buldu. Hızlı adımlarıyla ona yetiştiğinde ona seslenemeden kızın yalpalamasıyla gayri ihtiyari bir şekilde kollarını öne doğru uzatıp kızı omuzlarından yakaladı.
Yüzünü görmek istiyordu. Kızın şaşkınlığından olsa gerek karşı koymamasıyla onu kendisine çevirmesi zor olmamıştı.
Eğer bu kadar öfkeli ve aklı karışık olmasaydı kızın yüzündeki şaşkın ifadeye gülebilirdi.
"Nasıl bir oyun oynuyorsun Gökçe!" Diye gürlediğinde ellerinin sardığı küçük omuzların titrediğini hissetti. Bağırdığı için pişman olarak derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı.
"Neden bahsettiğini anlamıyorum." diyen kıza biraz daha yaklaştı. Kız ellerinden kurtulup geri gitmek istese de ellerini onun küçük omuzlarına daha çok bastırdı ve yerinde sabit kalmasını sağladı.
"Benim bu şirketle olan iş ilişkimden haberin var mıydı?"
Gökçe önce biraz şaşırsa da sonra kızgın ifadesini takınması uzun sürmemişti.
"Hayır, tabi ki haberim yoktu!"
İnanmak istiyordu. Ama mantıklı tarafı ona hemen inanmaması gerektiğini haykırıyordu.
"Bir haftadır burada çalışıyormuşsun, nasıl bilmezsin?"
Toplantıdan sonra Gökçe'yi göremeyince Cihan Bey'in ağzını aramış ve Gökçe hakkında bazı detayları öğrenmesi yalnızca birkaç dakikasını almıştı.
Hemen sonra da kıza yetişmek için şirketin içinde çocuk gibi koşuşturmuştu. Aklına geldikçe hala kendine sinirleniyordu.
"Dikkatimden kaçmış. Hem bilsem ne değişirdi ki? İşten ayrılmam mı gerekirdi?"
Kızın öfkeli yüzüne şaşkınlıkla baktı. Elbette böyle bir şeyi istemezdi. Fakat onca şirket varken nasıl olmuştu da iş yapacağı bir şirkete bu kadar kısa zamanda kabul edilmişti? Mantığı bu işin altında bir tuhaflık seziyorsa bunda Emirhan'ın ne suçu olabilirdi?
"Hayır, elbette gerekmez ama sence de çok tuhaf değil mi?" diye sordu. Ellerini hala omuzlarından çekmemişti. Kızdan aksini isteyen bir hamle gelmediği müddetçe ellerini yerinden oynatmak gibi bir isteği de yoktu zaten.
"Tuhaf bir tesadüf sadece." derken onun da aklı karışmış gibiydi. Gökçe zeki bir kızdı bu tesadüfler silsilesinin planlanmış olabileceğini fark edebilirdi. Sadece bu konuda Emirhan'ın yol göstermesine ihtiyacı vardı.
"Seni burada bu kadar kısa zamanda işe almaları garip değil mi Gökçe?" derken kızı ikna etmeye çalışıyordu.
"Emirhan benden ne söylememi bekliyorsun!"
"Sadece sakince düşünmeni istiyorum. Eğer senin de hiçbir şeyden haberin yoksa her şeyden haberi olan birileri olabilir mi demeye çalışıyorum."
Aslında bu ihtimali şuana kadar düşünmemişti bile. Gökçe ile konuşurken birden tüm mantıklı olasılıklar aklına doluşmuştu. İhtimallerin birçoğunda başrol, üvey babası Ender'di.
Gökçe'nin evine adam yollayan biri onu pekala da birleşecekleri küçük bir şirkette işe aldırabilirdi. Bunu daha önce nasıl düşünmezdi?
"Emirhan, ben gerçekten anlamıyorum."
Gökçe'nin yüzü gittikçe daha çok soluyor gibiydi. Karşısındaki kızın küçük elleri yakalarını sıkıca kavradığında şaşırmaya fırsat bulamadan üzerine düşen kızın beline sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Centilmenler Kulübü
General Fictionİki tarafın da karşılıklı çıkarlarını koruduğu bir anlaşmayla başladı her şey. Tek bildikleri, istediklerini alana kadar verdikleri sözlerden dönmeyecekleriydi. Fakat bilmedikleri bir şey vardı, muhteşem bir tutkuyla istenen her şey içinde bir parça...