Sevdiğin insanın seninle konuşması bile sana bir umut olur. Belki dersin oda birgün benim onu sevdiğim gibi sever dersin. Ama unuttuğumuz bir söz vardır ölmek kolaydır sevmekten... Ve bu sözün doğruluğuna inanırım ben. Çünkü korktuğum çok zaman oldu birini sevmekten. Sevip ona bağlanmaktan korktum. Bazen aşk insanın gözünü kör ediyor onu severken gerçekleri görememekten korktum ben. İşte bu kadar da aptalca düşüncelerim var benim. Ama ne yaparsın düşündüğümüz şeylere mani olamıyoruz bir anda gerçekleşiyor.
Okula yarı yürüyerek yarı koşarak anca yetiştim. Pis Efken ne olurdu yani arabasına alsaydı beni. Onca yol koşar adım geldim onun yüzünden. Allahtan dersime yetiştim geç kalmadım.
Dersimin olduğu sınıfa girdim. Sınıfa göz geçirdiğimde Efken sırasına oturmuş arkasına yaşlanmış sırıtarak bana bakıyordu. Dişsiz kal emi.
Ona kötü bir bakış atıp yerim olan Buket'in yanına oturdum.
"Hayırdır Masal gelirken atlılarmı koşturdu böyle nefes nefesesin?" Diye sordu Buket.
"Boşver geç kaldım yürüyerek demeyelim koşarak okula yetişmek zorunda kaldım. " diye açıkladım olayı. Oda anlayışla kafasını sallayıp önüne döndü. Az bir zaman sonra hoca geldi ve başladı ders saatleri.
Ders bitince Buket ile her zaman olduğu gibi kafede yerimizi aldık elimizde kahvelerimiz ile. Buket her zamanki gibi telefonu ile ilgilenirken ben kahvemi yudumluyordum.
Karşı masada oturan iki kişiye takılıyor bu defa gözlerim ve kahvemi masaya bırakıyorum... Çünkü bu manzaradan sonra boğazımdan geçeceğini sanmıyorum. Karşı masada her zamanki gibi Efken bulunuyordu, bir kız ile derin sohbete dalmıştı. Bugüne kadar hiçbir insana gülmeyen şahıs şimdi ne olurdu da bu kıza ağzı kulaklarında bir şekilde gülebilir? Benim neyim bu kızdan eksik ki o kıza gülüyor benim ise yüzüme bile bakmıyor.
Karşımda 1.70 boylarında esmer çok güzel bir kız vardı. Giyimli ve bakımlı bir kız... Benim gibi özentisiz ve abes değil. Şuan kendi tarzımdan bir kez daha iğrendim.
Onlara kötü kötü bakmaya devam ettim. Başka zaman olsa bu kadar uzun süre baksam Efken sanki biliyormuş gibi hemen benim olduğum tarafa bakardı ve bakışlarıma bir son verirdi. Artık ne kadar güzel bir konuşma içerisindelerse çevresinden iletişimini kesmiş bir şekilde konuşuyordu...
Onlara daha fazla bakmadan Buket'i kaldırıp sınıfa doğru ilerledim. Sınıfa girip ikinci dersimize başladık.
Ders bittiği gibi Buket ile vedalaşıp evime doğru yol aldım. Yürüyerek gitmeye alıştım ben galiba yine yaya bir şekilde eve doğru yürümeye başladım. Efken bugün ikinci derse girmedi okulda da yoktu kim bilir o kızla nerelere gitti paşa hazretleri. Kız çirkin bir kızdı çokta güzel değildi. Kıskanılacak bir yanı yoktu yani !!
Yavaş adımlarla evimin olduğu yola girdiğim zaman gördüğüm kişiler ile olduğum yerde durdum. Şuan tam karşımda Efken ve o kız vardı ama nasıl bir şekilde... Birbirlerinin dudaklarını sömürüyorlardı pis sapıklar bu yol ailelerin geçtiği bir yol. Yerden bir taş alıp Efken'nin kafasına attım. Bugün içinde ikinci baş yaralıyışım.
"Ah hangi oruspu çocuğu attı bu taşı?" Diyerek sinirle arkasını döndü Efken. Kız ise boşlukta kaldığı için yüzü asıldı.
"Ben attım ne olmuş ?" Dedim yürek yemiş biri gibi. Gözlerini daha bir sinirli bir şekilde yaparak bana doğru bir adım attı.
"Senin derdin ne benimle kızım? Her gittiğim yerde seninle karşılaşmak zorunda mıyım?" Diye bağırdı bana doğru sinirle. Sakin ol Masal hiçbir şey yapamaz sana bu dağ ayısı.
"Bir derdim falan yok burası aile yolu her ne bok yiyecekseniz gidin evinizde yiyin. Sizin bu iğrenç gösterinizi görmek zorunda değilim. " dedim bende sinirle.
"Arabamız çalışsa gideceğiz herhalde. Çok meraklı değiliz aile yolunda sevişmeye. " dedi iğneleyici bir şekilde.
"Bu bir bahane değil. " dedim sinirle. Bu sinirim aile yolumda yaptıkları iğrenç şey değil bu sinirim o kızla neden öpüştüğü. Kızın yerinde olmak istediğim falan yok ama bilmiyorum yapmasını istemiyorum işte.
"Haklısın hadi gel arabayı itmede bana yardım et bizde aile yolunda birşey yapmayız. " dedi kız ise kolunu bağlamış köşede bizi izliyordu çirkin ördek yavrusu ne olacak.
"Neden o sana yardım etmiyorda Ben sana yardım edeceğim? " diye sordum.
"Melisa biraz rahatsız onun için senden yardım istiyorum. " diye açıklama yaptı bu defa. Az önce ne kadar iyi öpüşüyordu oysa hiç bir sorunu yoktu.
"Ben pek öyle görmüyorum. " dedim hemen. Kız ilk defa ağzını açıp konuştu.
"Tatlım daha yeni manikür yaptım tırnaklarıma aynı zamanda ellerime, şimdi gelip o arabayı çekersem ellerim mahfolur. " dedi o iğrenç dudaklarını bükerek. Bende acıdım ya.
"Ayy haklısın senin ellerin o güzelim tırnakların zarar görürse biz ne yaparız dur ben çekeyim arabayı hatta siz ikiniz arabaya binin tek başıma çekerim ben dememimi bekliyorsunuz. " dedim bende yapmacık bir şekilde.
"Çeksen ölmeyeceksin Masal. " dedi Efken. İlk defa ismimi duydum onun bugün kirlenmiş dudaklarından ama bu beni kandıramaz.
"Belki ölürüm bunu sen bilemezsin. Hadi size iyi günler. " dedim ve yanlarından ayrıldım. Efken birşeyler geveledi arkamdan ama onu umursamadan yoluma devam ettim.
Şimdi evde beni bekleyen hesaplaşma ile karşılaşma zamanı. Hesap verecek olan benim onların gözünde ama hiçbirine asla hesap vermeyeceğim çünkü ben haklıyım. Beni kafaya bile takmayan bir aileme hesap vermeyeceğim çünkü.
Eve geldiğimde biraz tereddütüm olsada kapıyı açtım ve içeri adımımı attım. Geliş saatimi bildikleri için hepsi salonda oturmuş ve bana bakıyordular. Yanlarında Mina teyzem ve Aras amcamda vardı. Ve oğulları Ayaz ve on yaşında olan kızları Su vardı. Nedense hiçbiri gözüme hiç tatlı gelmedi. İstemeyerekte olsa yanlarına doğru ilerledim. Babam bana üzgün gözler ile bakıyordu. Ama sen böyle bakarsan ben dayanamam ki...
Kendime hakim olarak Aras amcam ve Mina teyzeme gülümsedim.
"Hoşgeldiniz Teyze ve amca. " dedim Ayaz ben ve Atakan'dan büyük olduğu için ona abi diye sesleniyordum oda bana hafif bir baş selamı verdi.
"Hoş bulduk prenses " dedi Mina teyzem neşeyle. Helal ya bu kadını ne zaman görsem hep güler yüzlü.
"Hadi bahçeye çıkalım tam vaktinde geldin Masal yoksa bahçedeki mangal ziyafetini kaçıracaktın. "Dedi Aras amcam. Hep beraber bahçeye çıkarken bende odamda üzerime tayt ve tişört giyip aşağı indim. Hepsi etleri pişirmiş hatta masa bile hazırdı hep beraber masaya oturduk ve yemeğimizi yemeye başladık.
Babam ve Aras amcam birbirine takılıp sinir harbi yaşarken annem ve Mina teyzem yemek tarifleri hakkında konuşuyorlardı. Abim ve Ayaz abi ise iş üstünden gece hayatına geçiş yaptılar. Bunlarda çok sıkıcı be. Zavallı Su ise yaşıtı olmadığı için tabağındaki yemek ile ilgileniyordu.
Herkes koyu bir sohbete dalmıştı bende bundan sıkılıp ses bile çıkarmadan odama çıktım acaba fark eden olacak mı? Tabikide hayır. Tam yatağa girecekken kapım açıldı ve içeri annem girdi.
"Anne lütfen çık şuan düşünemeyecek bir konuma gelmişim başka zaman konuşalım lütfen çünkü eğer çıkmazsan kalbini çok kötü kırarım ve bunun dönüşü olmaz " dedim ve yatağıma girdim. Annem beni dinleyip çıktı. Eğer çıkmayıp konuşsaydı gerçekten kalbini çok kötü kıracaktım ve dönüşü olmayacaktı. Umarım yarın daha farklı bir gün olur benim için...
İnstagram hesabım: gul_ckrr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP YANGINI (Tamamlandı)
Teen FictionEvimiz ormanlık alanda ve evler birbirine uzak. Hayatımda hiçbir zaman hissetmediğim korkuyu hissediyorum. Arkamda bulunan kişinin bir erkek olduğuna eminim. Kim bilir bu ormanlık alanda bana neler yapar. O kadar aciz bir durumdayım ki kendime bile...