39. Bölüm: "Seni unutmadan ölmek istiyorum..."

2.6K 126 28
                                    

Evettt yeni bir bölümle tekrar karşınızdayım. Oy ve vote sayısı çok çok ama çok fazla düşüşte olsa dahi moralimi yüksek tutup size güzel bir bölüm çıkarmaya çalıştım. Umarım bekleyenlerin hoşuna gidecek bir bölüm olur. Bol aşk içeren bir bölüm oldu.

İyi okumalar :)

"Bilir misin ne kötüdür insanın bildiğini anlatamaması, kelimelerin hep yarım kalması. 'Ben' deyip susması. 'Sen' deyip ağlaması."
NAZIM HİKMET

"Piç." Sarılmanın hemen bir saniyesinden sonra bu kelimeyi duydum ve bana sarılmış olan Toprak yerde boylu boyunca yatıyordu. Bunların hepsi saniyelerin içinde oldu. Efken halen burnundan soluyarak Toprak'a döndü ve konuşmaya başladı.

"Sana kaç defa söyleyeceğim bilmiyorum fakat bundan sonra sana karşı şiddet ölçüm kat ve kat artacak. Bu kızın olduğu mekana on metreden yakın olamazsın bunu da aklından çıkarma. " dedi ve elimi tutup beni çıkışa doğru götürmeye başladı. Ben Efken'in bu saldırgan durumlarından rahatsız oluyorum artık. Arkamızda şuan yaralı birini bırakmak hemde sebepsiz yere. Ne kadar çirkin bir hareket yaptığı oysa. Efken elimi tıpkı bir zorba gibi çekerek, sinirini, adımlarıyla yerden çıkarırcasına ilerlemeye devam etti. Otoparka girdiği zaman artık konuşmamız gerektiğini düşünerek elimi Efken'in elinden hızla çektim ve olduğum yerde durdum. Kollarımı göğsümde bağlayarak tepkisini izlemeye başladım.

Efken ilerlediği yolda yaklaşık beş saniye boyunca durdu ardından bana doğru döndü yüzünde sinirini zor zaptediyormuş gibi bir ifade vardı. Ben onun gözlerinin içine korku ile bakarken o benim gözlerimin içine sinirle bakıyordu.

"O güzel ağzınızdan neden durduğunuzu öğrene bilir miyim Masal hanım !" Dedi Efken çok sakin bir şekilde ! O böyle konuşunca söyleyeceğim herşeyi unuttum bir anda.

"Şey... A ben... Toprak evet evet Toprak'a yaptığın hiç doğru birşey değildi. Toprak bunu haketmedi. Düzgün bir şekilde benden uzak kalmasını söyleyebilirdin." Dedim ilk başta saçmalığımı yok sayarak. Efken ifadesini hiç değiştirmeden aynı surat ifadesiyle bana bakmaya devam etti.

"Ne yapsaydım peki? Kolundan nazikçe tutup senden kibar ve yavaş bir şekilde uzaklaştırarak 'kusura bakmayın Toprak bey Masal'dan lütfen biraz uzak durun senin ona yakın olman beni sinirlendiriyor ' mu deseydim. Ne saçmalıyorsun sen Masal?" Dediğinde kurmuş olduğu cümle komiğime gittiği için güldüm. Ardından kendimi toplayarak konuşmaya başladım.

"O kadar kibar olmana gerek yok tabiki. Benim demek istediğim işin içine şiddeti karıştırma. " diyerek düzelttim kendimi. Karşımda bulunan sinir küpü, sinirinden santim ayrılmadan konuşmaya başladı.

"Ben anlamam bir defa uyardım onu yaklaşmayacak dedim mi yaklaşmayacak." Maço kelimesini canlı örneği oldu bu defa.

"Kaç hafta okula gelmedim hatta ölümden döndüm Efken. Merak etmesi sence de normal değil mi?" Dedim bu defa düşünmesini umarak. Fakat Efken ısrarla düşünmeyi reddedip kendi kafasına göre hareket ediyordu.

"Senin durumunda ben olsam Melisa'nın bana yaklaşmasına hatta sarılmasına izin verir misin?" Diye sordu beni en can alıcı yerimden vurmaya çalışarak. Melisa isminin girdiği her cümle benim için olumsuz ve imkansız bir cümle olduğu için bu cümleye ve soruya cevabım gayet açık ve netti.

"Tabiki de hayır ne münasebet." Dedim bende sinirlenerek.

"Güzel bu konuda anlaştığımızı düşünüyorum." Dedi Efken ve arabaya ilerlemeye başladı. Yine kendi istediği oldu. Giderken yüzündeki gülümseme büyük bir zafer gülümsemesiydi zaten.

KALP YANGINI (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin