"Vazgeçilmez olduğunu sandığın için vazgeçtim!.."
Korkunun ecele faydası olmadığı gibi hayatta da bize bir faydası yok. Boşa çarpan hızlı kalp atışları haricinde. Kendini güçsüz bulan ve çaresiz olduğunu hisseden herkes ama herkes korkar. Ben korkmuyorum hiçbir şeyden diyen bir insanın bile çok büyük korkuları vardır. Bu korkuları yenmek için çareler ararız. Tanıdığımız ve yahut tanımadığımız herkesden ama herkesden yardım isteriz. Kurtulmak isteriz... Bu korkudan edebiyen kurtulmak isteriz. Güçsüz ve çaresiz olmak bizim hayatımızın en büyük korkusudur.
Sessiz çığlıklar ile geçer korku. Bazen yeni düşeriz bazen ise teslim olmamak için mücadele ederiz. Şuan yanlız kaldığım korkumla ben ne yapacağım? Nasıl kurtulacağım bu beladan. Şuan karşımda hiç tanımadığım bir siluet vardı. Yüzünde siyah maske, ellerinde ise siyah eldivenler. Aynı ses... Bunu hatırlıyorum geçen zamanlarda yine evime giderken ormanlık alanda ağzıma elini kapatan kişi. Bu o şuan tam karşımda. Bana korkutucu sözler sarfedip beni orada bayıltan kişinin ta kendisi.
"Bu daha başlangıç küçük fare. Kedinin fare ile oynadığı gibi seninle oynayacağım ve hayatını mahvedene kadar durmayacağım..."
Yoksa o gün geldimi. Beni şimdi burada öldürecek mi? Sonunda beni korkumla baş başa bırakan kelimelerim dudaklarımda tekrar can buldu.
"Kimsin sen? Benden ne istiyorsun?" Dedim sonunda. O ise hiçbir şey söylemeden bana doğru adımlar atmaya başladı o attıkça bende geri geri yürümeye başladım. Bu adam beni burada öldürür cesedimi kimsenin bulamayacağı bir şekilde yok eder.
"Bence sen beni çok iyi tanıyorsun küçük fare. Geçmişini yokla eminim benim için en özel köşeyi hazırladın. Gel gelelim senden ve istediğime. Birşey istemiyorum senden görsel olarak belki ama canını yakıp ağlamanı istiyorum canım. O zaman sana küçük bir fragman izlettim filmimizden şimdi asıl filmi çekme zamanı geldi." Dedi ve daha çok bana yaklaşmaya başladı. Ben ise geri geri gidebildiğim kadar gidiyordum.
"Ben sana ne yaptım ki seni tanımıyorum bile lütfen rahat bırak beni." Dedim ağlamaklı sesimle.
"Artık çok geç düştün ağıma bir kere." Dediği an tabana kuvet diyerek arkamı dönüp hızla koştum aynı zamanda yardım çağırdım.
"İmdattttt yardım edinn kimse yokmuuu !!" Diyerek daha çok koşmaya başladım. Arkadan bana yetişmeye çalışan adım sesleri geliyordu.
"Artık seni elimden kimse kurtaramaz." Diyordu arkamdaki iğrenç yaratık. Evde oturarak ben nasıl böyle bir belanın içine düştüm. Kim olduğunu bile bilmiyorum henüz. Neden peşimde onu bile bilmiyorum. Şuan sadece karşıma birinin çıkmasını ve beni bu beladan kurtarmasını istiyorum.
"Boşuna beni yoracaksın küçük fare. Eninde sonunda elimde olacaksın." Olan umudumda bu pislik yüzünden kayboluyordu. Ama pes etmek yok ondan kurtulmam lazım. Etrafa göz gezdirdiğim zaman nerede olduğumu bile bilmiyorum şuan. Etrafta sadece ağaçlar vardı. Anlaşılan ormanın kuytu yerlerindeyim. Bari ev olan bir tarafa koşsaydım.
Biraz daha koştum ve ayaklarım tam bu noktada durdu. Bir adam daha atarsam aşağıdaki yokuşa sürüklenirim. Benim için yolun sonu galiba. Bu pislik herif beni yakalamayı başardı. Etrafa baktığım zaman hiçbir kaçış yolu yoktu. Buradan da atlayamam çünkü büyük ihtimalle çok ağır bir şekilde yaralanırım. Ne olur biri bana yardım etsin lütfen beni bu adam yakalamasın. Arkamdan çok gür ve keyifli bir kahkaha sesi duydum.
"Evet küçük fare yolun sonuna geldin." Sesinden adımları ile bana yaklaştığını anlıyordum. Cesaretimi toplayıp korkulu gözlerle yüzüne baktım. Şuan o maskenin altından çok iğrenç bir şekilde güldüğünü biliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP YANGINI (Tamamlandı)
Teen FictionEvimiz ormanlık alanda ve evler birbirine uzak. Hayatımda hiçbir zaman hissetmediğim korkuyu hissediyorum. Arkamda bulunan kişinin bir erkek olduğuna eminim. Kim bilir bu ormanlık alanda bana neler yapar. O kadar aciz bir durumdayım ki kendime bile...