Telefonumun sesiyle uyandım. Her yer karanlıktı. Işığı açtım. Başta gözüm yansada birkaç kez gözümü kırpınca kendime geldim. Telefonuma açıp arayana baktım. Tabiki bilinmeyen numara değil. Arayan lauraydı.
-nerdesin sen?! Gerçekleri öğrenmeye ne demek?! Hemen anlatıyosun. Ashley susma ko-
-sen bir sussan konuşacağım değilmi laura.
-aa pardon hadi sen anlat nerdesin?!
Derin nefes aldım. Bu kız beni delirtecek.
-beni iyi dinle soru yok ben bitirene kadar okey
-okey
-... İşte böyle bütün olaylar canım çok sıkkın katıeye ne diyeceğim ben?
-bak şimdi ben katıe ile konuşacağım tamammı aahh
-ne oluyor?!
-katıe ne oldu? Ne?! Mektupmu? Seninle konuşmalıyız katıe
-ne oldu laura?? Ne mektubu?!
-aynı mektup katıeyede gelmiş ama eski evden söz etmemiş kardeşin anlatsın diyo ben konuşucam katıeyle hadi bay
-bay
Dedim ve telefonu kapattım. Kim bu erica? Erica black. Ama benden neden nefret ediyor?? Of kafamda bir sürü soru var. En iyisi ilk önce katle konuşmak daha sonra erıcayı bulmak. Lan mal madem öldürmek istiyon niye mektup gönderiyon yani. Salak. Koltuktan kalktım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra makyajımı yaptım. Ve evden çıktım. Gecenin bir saati olduğu için her yer karanlıktı. Bir taksi çağırdım ve beklemeye başladım. Düşüncelere o kadar dalmışımki taksinin geldiğini duymamışım bile. Korna sesiyle kendime geldim. "Hadi kızım binsene" dedi şöfor. Birşey demeden taksiye bindim ve yolu tarif ettim. Bir saat sonra eve gelmiştik. Taksiciye parayı ödeyip arabadan indim. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. Kapıyı açan katıeydi. Hemen bana sarıldı. "Sen benim hep ablam olucaksın" sesi buruktu. Ağlaması muhtemeldi. Ondan ayrıldım. Ve gözlerinin içine baktım. Ağlamıştı kızaran gözleri bunu belli ediyordu. "Ağlamak yok" dedim kesin bir dille. "Yok" dedi ve burukça gülümsedi. Katıeyle onun odasına gittik. Beraber yattık. Yarım saat sonra sonunda uyuya kalmıştı. Alnını öptüm. Ve kulağına fısıldadım. "Seni asla bırakmayacağım. Buna hiç kimsenin gücü yetmez" Katıeye son birkez bakıp odasından çıktım. Laura salonda beni bekliyordu. Lisa ise yatmıştı. Salona gidip koltuğa yayıldım. "Uyudumu?" "Uyudu" "ne yapıcaksın?" "Erıca mıdır nedir onu bulucam" şaşkınca bana baktı. "Peki sonra?" Başımı öne eğip eki elimle anlımı tuttum. "Yüzleşicem. Ya o bni öldürecek yada onu durdurucam" anladım diye mırıldandı. "Yada" dedim. "Yada?" Diye sordu. "Yada öldüren ben olucam" dedim kendimden emin bir şekilde. Kafamı arkaya yasladım. Ve gözlerimi kapattım. "Tamam ben yatıyım o zaman iyi geceler" dedi ve gitti. Bende kendimi uykuya bıraktım.
••••••••••••••••••••••••••••••••Sabah erkenden kalktım. Erıcayı bulmalıydım. İlk önce evime gidip (evime deyince artık tek onun bildiği evi anlayın) şu mektubu inceleyecektim. Daha sonra onu bulup yüzleşecektim. Ne kadar kötü olabilirki? En fazla acı çekerek ölürüm (!) Motorum buradaydı. Motoruma binip eve gittim. Kapıyı açtım ve çalışma odasına yöneldim. Mektubu burada bırakmıştım. Masanın üzerindeki mektubu alıp inceledim. Pekte incelemeye gerek yoktu aslında. Üzerinde kocaman 'hogwarts' yazıyordu. Melezler ve üst düzey büyücüler okulu. Bende oraya gitmeye karar verdim. Tabiki önce fotoğrafını görmeliyim. Tabletimi alıp facebooka girdim. Erıca black yazdığımda hiç birşey çıkmadı. Güzel(!) Facebooku kapatıp googleya girdim. Arama motoruna hogwarts öğrencileri yazdığımda öğrenci listesi önüme geldi. Erıca black işte burdaydı. Fotoğrafına baktığımda şok oldum. Bu kız çok. Korkunç. (Fotoğraf multıde) saate baktığımda çıkış saatlerinin yakın olduğunu anladım. Açtım. İlk önce yemek yemeliydim. Evden çıktım ve yakınlardaki ormana gittim. Ormanda iki kişinin kaybolduğunu görmemle istemsizce sırıttım. "Hop gençler!!" Çocuklar aynı anda bana baktı. "Kayıpmı oldunuz?" Dedim onlara yaklaşırken "evet" dedi sağdaki. "Güzel" anlamak ister gibi bana baktılar. "Bende acıkmıştım zaten" sağdakini tutup boynuna saldırdım. Bayıldığında yere fırlattım. Şuan gözlerimin kıpkırmızı olduğuna eminim. Diğer çocuk kaçmıştı. Umurumdada değildi. Neyseki üstüm kanlanmamıştı. Hogwartsa doğru koştum. Geldiğimde nefes nefeseydim. Daha çıkmamışlar dedimki zil çaldı. Birçok kişi okuldan çıkarken onu gördüm. Yine korkutucuydu. Erıca black. Bakınca bile korkulan kız aman ne iyi(!) Tek başınaydı
Şaşırdımmı? Hayır
Yanına gittim. "Erıca black" dedim. Anında bana baktı. "Ashley black" dedi beni taklit ederek. "Ölümüne nefret ettiğin ablan değilmi?" Dedim alayla. "Aynen öyle" dedi ve boğazıma yapıştı. Çok fazla sıkıyordu. Çok çok fazla. "Senden ölümüne nefret eden kardrşin olarak seni öldürmekten zevk alıyorum!" Dedi. Ve daha çok sıkmaya başladı. Ciğerlerime hava gitmiyordu. Muhtemelen beni bayıltıp zehir vericek ve beni bu pislik hayattan alıcaktı. Gözlerim kapanırken boğazımdaki ellerin gevşediğini hissettim. "Erıca bırak onu!!" Dedi yabancı olmayan ama bir o kadarda uzak ses. Boğazım bırakıldığında yere yığıldım. Ve yine o lanet karanlıkta boğuldum...Sizce ashleyi kurtaran kimdi??
VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampirin Karanlık Yüzü
VampirO hayatın acı kurbanlarındandı. Ailesinin ölüsünü gören yalanlarla yaşayan bir kız. Masumdu o. Saftı. Taki günü gelene kadar. Ashley wıllıams. Bumuydu o? Hayatı ona karanlığa yavaş yavaş sürüklerken bir yabancıya aşık oldu. Mıchael costa. Hayat he...