Azra'dan
Bebek sesi ile birden yerimden sıçradım.Durmaksızın ağlıyordu.
Tabikide benim prensesim ağlıyordu."Metee"Sesim kısık çıkmıştı.
"Mete uyan"göz kapaklarımı açmakta güçlük çekiyordum.
Mete ise duymuyordu
"Mete uyansana"
"Ne oldu aşkım?"
Sonunda sesini duyabilmiştik beyfendinin.
"Sıra sende Erva ağlıyor"
Geceden beri kaç kere meleğim ağlamıştı.
Toktu.Ateşide yoktu.Neden ağlıyordu ki?
"Neden ağlıyor?"Bilsem uygulardım zaten.
Gözlerimi açıp yataktan doğruldum.
Beşiğe yaklaşınca eğilip prensesimi kucağıma aldım.
O tarifsiz kokusunu içime çektim.Mis kokuyordu benim kızım.
Kucağıma alınca sustu.İşini iyi biliyordu.
Odadan çıkıp kucağımda gezdirmeye başladım.Evi dört dönüyorduk.
"Kızım neden uyumuyorsun anneciğim?"
Yorulunca salona geçtim.Yere oturup sırtımı koltuğa yasladım.
Erva'mı da kendime çektim.
"Sen şimdi büyüyünce biz seninle neler yapıcağız neler"
Derin bir nefes aldım.Uykum gitmişti.Zaten kızımdan daha önemli değildi.Annelik bunu gerektirmiş meğer.Annemi şimdi daha iyi anlıyordum.En azından benim prensesimin babası vardı.Benim annem ise bana hem analık hemde babalık yapmıştı.Ve bu yük anneme daha fazlaydı.Annelik zaten kendi göreviydi birde babamın yokluğunu hissettirmemek için üstlendiği yük kat ve kat daha fazlaydı.Annelerin hakkı ödenmezdi ki.Hani derler ya çocuğun olursa anlarsın diye şuan çok iyi anlıyordum.
Gözümden akan yaşı silip gülümsedim.Şuan mutluluk kaynağım kollarımın arasındaydı.Ve mutluydum ben.
"Alışverişe çıkacağız doyasıya gezip eğlenceğiz istediğin herşey olmayacak prenses kusura bakma.Öyle şımarık bir çocuk olmanı istemiyorum.Sen kokun gibi saf temiz ve masum olacaksın insAllah.Sonra sen okula başlayacaksın.Bir sürü eşyalar alıcağız sana rengarenk.Okula babanla beraber götüreceğiz seni babanın işi olursa ben götüreceğim.Büyüyünce artık kendin gelip gideceksin okula.Ödevlerin olacak akşam ödevlerin için yardım edeceğiz sana"
Kafamı eğdiğimde prensesimin uyuyor olduğunu gördüm.
Koltuktaki minderleri yere indirince koskocaman yer açıldı.
Yastığı koyup kızımı ortaya yatırdım.Bende sağ tarafına dikkatlice uzandım.
Çok geçmeden alnımda hissettiğim öpücükle Mete'nin geldiğini anladım.Gözümü açıp hafif onlara döndüm.
Erva'nın yanağından öpüp sol tarafa geçti.
Gözlerim kapanırken tek duyduğum ses "iyi geceler prenseslerim"olmuştu.
...
4 yıl sonraErva etrafa göz gezdirip yanımıza geldi.Yeni eşyalarımız oldukça dikkat çekiyordu.Rengi zaten başlıca bir harikaydı.
"Baba bisey soyobiliymiyim?"dedi parmağını Mete'ye göstererek.Peltek konuşması kızımı daha da şirin yapıyordu.
"Söyle Erva'm"dedi Mete beni tek koluyla daha da kendine çekerek.
"Bu evde ki eşyayayımızın çoğu neden kıymızı?"
Aslında aksesuarlar ve avize gibi küçük eşyalar kırmızıydı.Renk katması için Mete ile beraber beğenmiştik.
Mete kahkaha atıp diğer koluyla Erva'yı kendine çekti.
Meraklı bakışlarla sorusunun cevabını bekliyordu benim miniğim.
Babası gibi mavi gözleri o kadar güzel bakıyordu ki.Deniz mavisi gözlere sahip degildim ama kocam ve çocuğum öylelerdi.
Mete ilk düşünür gibi yapıp söze başladı.
"Çünkü kırmızı aşkın rengi.Sizde benim aşksınız,aşıksınız,aşkımsınız SADECE BENİM'siniz"
O büyülü sözleri söyleyip Erva'nın yanağına benimde alnıma minik ama sahiplenici bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Benimsin !
Teen FictionBeni kendine çekti.Üzerimde ki kırmızı elbiseye bir süre baktı.Sonra gözlerini gözlerimle buluşturup ; "Kırmızı aşkın rengi Sende benim aşksın,aşıksın,aşkımsın SADECE BENİMSİN"o büyülü sözleri söyledi.Ve alnıma sahiplenici bir öpücük bıraktı.