O hafta, anneme hasta olduğumu söyleyip okula gitmedim. Ali'yi de babası okula gidip gitmediğini umursamadığı için, o da evde benimle kalıyordu annem okula gittiğinde. Tüm haftayı beraber geçirmiştik.
Doruk'tan gerçekten korkuyordum. Belki de en başından Ali'yi dinleyip bunları başıma sarmamalıydım, ama olmuştu işte.
"Ali, gitar çalıyor musun sen?" diye sordum yanımda müzik dinleyen Ali'ye. Bakışlarını bana çevirdi. "Evet, çalıyorum. Neden sordun?" diye cevapladığında beni, gözlerimi kocaman açtım şaşırdığımı belli edercesine.
"Bende gitar çalıyorum! Beraber çalsak ne güzel oluuur!" dedim çocuksu bir heyecanla. Ali de şaşırmışa benziyordu. Gülümseyerek cevap verdi. "Bence de gayet hoş olabilir gece gözlüm." dedi ve burnuma dokundu parmağıyla. Bu hareketiyle dudaklarımı büzdüm ve güldüm. "Ama..." derken duraksadı ve biraz daha yaklaştı yanıma. "Sözlerini biz yazalım."
Ali'nin bu önerisiyle daha da heyecanlandım, ve kollarımı ani bir şekilde boynuna sardım. Aklıma sevgili olmadığımız zamanlarda bunu yaptığımı, ve ikimizin de nasıl utandığı geldi.
"Hatırlıyor musun Ali?" dedim bakışlarımı ellerime çevirerek. Parmaklarımla oynamaya başladım. "Biz daha yeni tanıştığımız zamanlarda, denize bizi götürmeyi kabul ettiğinde sana böyle sarılmıştım. İkimizin de eli ayağı dolanmıştı."
Ali gerçek bir kahkaha attı. "Nasıl unuturum ki! İlk defa o kadar yakınlaşmıştık seninle." Ve bakışlarını benden kaçırarak gülümsedi. "Şu an sevgili olduğumuza göre, sana gerçekleri anlatabilirim sanırım." dedi ve burnunu kaşıdı. "O gün bikiniyle odama geldiğinde, çok etkilenmiştim. Acayip güzel gözükmüştün gözüme. Yani demek istediğim, o an bir farklı hissetmiştim." Yanaklarının hafiften pembeleştiğini gördüm Ali'nin. Utanması hoşuma gittiğinde, onu daha zor bir duruma sokmak için sordum. "Nasıl yani? Nasıl hissetmiştin Mavi?" Ve gülümsedim.
"Bilerek mi yapıyorsun?" diye sordu gülerek. Yatağımdan kalktı. "Farklı işte." dedi o sırada. Elini bana uzattı. "Hadi gel, şarkı yazacağız."
---
Odama geldiğimizde, ikimiz de masanın başında oturmuş, boş kağıda bakıyorduk.
"Ya benim aklıma hiçbir şey gelmiyor!" diyerek ofladı Selin. "Ne zormuş şarkı yazmak ya."
Yanaklarını okşadım Selin'in. "Hımm... Şöyle yapalım..." dedim masadan kalkıp ve telefonumu alıp müziklerimi açtım. "En sevdiğimiz şarkılardan bir kaç söz alalım, bize en uygun olanları." diye bir fikir attım ortaya. Gözleri parladı Selin'in ve gülümsedi. "Çok iyi fikir!"
Telefonumu eline alıp bir dosya açtı, bir kaç şarkı ekledi içine. "Ben sözleri seçiyorum, sen yaz." dedi. "Tamam." diyerek kalemi elime aldım.
---
-Cumartesi günü-
"Plan ne?" diye sordu Savaş odama girip.
"Valla kuzen, ben tüm gün müzik dinleyip PlayStation oynamayı planlıyorum." dedim umursamazca.
Yanımdaki koltuklardan birine oturdu Savaş. "Hadi be oğlum, cumartesi bugün. Ben kızlarla takılırız diye düşünmüştüm." dediğinde, baygınca kafamı arkaya atıp baktım Savaş'a.
"Ne var kafanda olum, söylesene."
Savaş'ın suratında sinsi bir gülüş belirdi. "Kızlarla kaykay yapacağız. Parka gidiyoruz."
Kaykay. En iyi olduğum şeylerin lisetesinde 1 numara.
Gülümsedim, ve beraber kalkıp kızlara haber vermek üzere odadan çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzayın Gecesi
Fiksi Penggemar"Koca gözlü kız kaybetti kendini gözlerinde uzayı taşıyan bir adamın mavilerinde..." --- Biz Uzay ve Gece, Ali ve Selin'dik. Gökyüzündeki birbiri için parlayan iki yıldızdık. Birimiz ışığını kaybederse, diğerimiz de sönerdi. Birbirimize aittik. Kalb...