Tüm gün boyunca, seçilen adaylar ha açıklandı, ha açıklanacak diye hiçbir şeye dikkatimi verememiştim okulda. İki kişi seçilecekti ve onlar arasında yapılacaktı asıl başkanlık adayı. Hırslıydım. Şimdiden, eğer seçilirsem diye diğer insanlarla tanışıp bana oy vermelerini falan istemiştim okulda. Tabi Doruk'la arkadaş olmam da işimi kolaylaştırıyordu bu açıdan.
"Bak bana destek çıkacaksın eğer seçilirsem. Tamam mı? Söz ver." dedim karşımda duran Doruk'a.
"Söz." dedi ve göz kırptı. "Gözün arkada kalmasın."
Gülümsedim Doruk'a. Yürümeye başladık sınıfa doğru. "Ha moralini bozmak gibi de olmasın ama, bir sürü aday olmak için aday olan var. Çok umutlanma derim ben." diye ekledi bana bakıp.
"Biliyorum ama şanslı kızımdır ben." diye avuttum kendimi. Gülümseyerek karşılık verdi bana. Sınıfın kapısına doğru baktığımda Ali'yi gördüm.
Çok güzel. Yine benim yüzümden karşı karşıya gelmişlerdi.
"Ali?" dedim yanına geldiğimde. "Ne arıyorsun burada?" Ortam bir anda gerilmişti, ikisinin arasındaki bakışmalar beni korkutuyordu.
"Seni görmeye gelmiştim ama, oyalamiyim ben sizi." dedi Ali mavi gözlerini üzerime dikip.
"Bu konuyu sonra konuşalım mı?" diye fısıldadım kulağına eğilip. Gözlerime baktı bir süre, sonra da kafasını belli belirsiz sallayıp, Doruk'a bakmadan gitti yanımızdan.
"Boşver onu ya. Bu aralar pek iyi değil ailesiyle arası, morali bozuk." diye açıklama ihtiyacı hissettim kendimde, Doruk'a karşı. Üstelemedi, bende konuya noktayı koyup kapattım.
"Ya ben bir gidip bakayim şuna." dedim yürümeyi bırakıp Doruk'a dönerken. Aklım Ali'de kalmıştı, yanına gitmeliydim.
"Tamam önemli değil." dedi o da cevap olarak ve yanından gülümseyerek ayrılıp Ali'ye doğru koştum yetişmek için. Merdivenlerde yakaladığımda kolundan tutup durdurdum onu.
"Ne bu trip atıp gitmeler falan?" diye sordum kaşlarımı çatıp. Duraksadı ilk önce, sonra da gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı. "Doruk'la takılmanı istemiyorum."
"Neden?" diye sordum. Gerçekten merak ediyordum. "Tamam anladım, aranızda gerginlik var, ama nedeni ne ki bunun? Anlatmıyorsun da." diye tersledim onu.
Parmağıyla burnunun ucunu kaşıdı etrafa göz gezdirirken, sonra bana döndü tekrar. "Sonra anlatacağım Selin, ama şimdi zamanı değil." dedi olabildiği kadar sakin kalmaya çalışırken. Bir şey demedim. Gözlerine baktım kısa bir süre, sonra da arkamı döndüm ve sınıfıma doğru ilerledim.
---
Selin ne yapmaya çalışıyordu? Hani amacı beni sinir krizlerine sokmak, bir de üste çıkmak falansa, gayet başarılıydı bu yolda.
Ne diyebilirdim ki ona cevap olarak? Doruk'un sevdiği kız bir aralar beni seviyordu, şimdi de intikam için seni benden almaya çalışıyor diyemezdim. Geçerli bir yalan uydurmalıydım.
Okul bitene kadar ne yalan uyduracağımı düşünmüştüm. Eve geldiğimde odama kapandım direk, üstümü değiştirdim sonra da. Müzik açıp telefonumdaki mesajları kontrol etmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzayın Gecesi
Fiksi Penggemar"Koca gözlü kız kaybetti kendini gözlerinde uzayı taşıyan bir adamın mavilerinde..." --- Biz Uzay ve Gece, Ali ve Selin'dik. Gökyüzündeki birbiri için parlayan iki yıldızdık. Birimiz ışığını kaybederse, diğerimiz de sönerdi. Birbirimize aittik. Kalb...