YB geldi hoş geldiii😂😂 Yavrukuşlarım benim, artık sınır koymuyorum. Çünkü oylar hemen geliyor ve yetiştiremiyorum 🙈😍 Çok fazla bölüm yazmaya vaktim olmuyor, bu yüzden bu aralar pek sık bölüm paylaşamayabilirim. Yine de oy ve yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim! 🌸
---
Nerdesin Nazlı? Nerdesin?" diye söylendi yolda Selin. "Off, Ali daha hızlı sürsene şunu!" dedi sonra bakışlarını bana döndürerek. Endişeden aklına ne gelirse söylüyor gibiydi.
"Merak etme, Nazlı iyidir. Şimdi gidip alacağız onları. Korkma."
Selin bir süre sessiz kaldı ve yolu izledi. Bende konuşmadım ve hızlıca sürmeye devam ettim. Bir kaç dakika sonra vardığımızda, etrafta kimse yoktu. Ayrıca olduğumuz yer bir uçurum gibi yüksekti, altı denizdi.
Arabayı durdurduğumda Selin hızlıca indi ve bende hızlıca arkasından ilerledim. "Nazlı!" diye bağırdı boşluğa doğru Selin. "Nazlı benim, Selin! Nerdesin?"
Telefonumu çıkardım Savaş'ı aramak için, çünkü burada kimse yoktu. Telefon çaldı, çaldı, çaldı...
Aradığınız kişi şu anda meşgul. Lütfen da...
Ben böyle işin..! Neden açmıyordu telefonunu şu lanet olası? Bir kez daha aradım, ve bir kez daha. Ama sonuç aynıydı.
"Nazlı! Nerdesin?" diye bağırmaya devam ediyordu Selin. Sesinin titrediğini duydum, duraksadı. Yanına yaklaşıp ellerimi omuzlarına koydum ve gözlerine baktım. "Sakin ol." dedim yaşlardan parlayan gözlerine. Ama sakin olamadı, gözyaşları yanaklarından usulca dökülmeye başladı. Sıkıca sarıldım Selin'e ve kulağına fısıldadım. "Onları bulacağız. Nazlı iyi. Bulacağız."
Kollarımı ayırdım Selin'den ve gözlerini silip bana baktı. "Nereye gittiler? Burada ne işleri var Ali?" dedi bu sefer sinirli bir şekilde. Duyguları karışmış olmalıydı, korkusu yönetiyordu şu an onu.
"Bilmiyorum. Aramaya devam edelim." diye cevapladım onu ve hızlı adımlarla yürümeye başladık seslenirken.
"Nazlı!"
"Savaş!"
Biraz daha ilerlediğimizde, karşıdaki tek bankta, iki genç gördük ve Nazlı Savaş'ı görüp görmediklerini sormak için onlara doğru yönlendirdik adımlarımızı. Üzerlerinde giysileri hariç hiçbir şey yoktu ve buranın rüzgarında nasıl üşümeden durduklarını bilmiyordum.
Yanlarına geldiğimizde durdum.
Bunlar, birbirine sarılarak uyumuş Savaş ve Nazlı'ydı.
"Ali?" dedi sessizce Selin, Savaş ve Nazlı'ya bakarken. "Ben rüya falan mı görüyorum? Bunlar Savaş ve Nazlı mı?"
"Eğer rüyaysa, şu an bende aynı rüyayı görüyorum." diye cevapladım onu oldukça sessiz bir şekilde, uyandırmamak için Savaşları.
"Ne yapacağız şimdi?" diye sordu sonra bana koca gözleriyle dönerken Selin.
"Uyandırmalı mıyız?" diye sordum bende saçlarımı ellerimle geriye tararken. Selin 'bilmiyorum' anlamında omuzları silktiğinde telefonumu çıkardım cebimden tekrar. "En iyisi Güneş ablaya bir haber vereyim de, güvende olduklarını bilsin." dedim ve oradan biraz uzaklaşıp Güneş ablayı aradım. İyi olduklarını, neler olduğunu sonra anlatacağımızı söyledim ve Selin'in yanına geri döndüm.
Birbirimize baktık ilk önce sadece. Sonra sessizliği bozarak fısıldadım. "Uyandırmamız gerek. Sen Nazlı'yı uyandır, bende Savaş'ı." diye bir öneri sundum. Yavaşça yanlarına uzandık ve Savaş'ı dürttüm. Selin'se saçlarını okşadı Nazlı'nın ve kulağına uyanmasını fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzayın Gecesi
Fiksi Penggemar"Koca gözlü kız kaybetti kendini gözlerinde uzayı taşıyan bir adamın mavilerinde..." --- Biz Uzay ve Gece, Ali ve Selin'dik. Gökyüzündeki birbiri için parlayan iki yıldızdık. Birimiz ışığını kaybederse, diğerimiz de sönerdi. Birbirimize aittik. Kalb...