Bu bölüm güzel yorumları ve isteği üzerine YorumDelisiYazar 'a :D
-Ertesi sabah-
Gözlerimi açtığım anda aklıma dün gece geldi Ali'yle geçirdiğimiz. Ellerim dudaklarıma gitti ve gülümsedim istemsizce.
Ali ve Selin'in uzayı.
Bir anda mutlulukla kalktım kahvaltıya inmek için. Bugün neler olacak çok merak ediyordum. Hemen hazırlandım ve kahvaltıya indim.
Kimse yoktu. Şaka falan mı bu? Saat tahminimce 10'a falan geliyor olmalıydı ama evde hiç ses yoktu. Saatime baktım.
06.45
Ne? Ben, Selin Yılmaz, hayatımda ilk defa, kendi başıma, mutlu bir şekilde, herkesten önce, bu saatte mi uyanmıştım yani?
'Ali Mertoğlu etkisi böyle bir şey demek ki.' diye düşündüm ve bir çocuk gibi gülümseyerek bahçeye çıktım.
Ve kesinlikle Ali'yi görmeyi beklemiyordum. Demek ki o da benim gibi erkenciydi bugün. Arabasına sırtını yaslamış, elleri cebinde dışarıyı seyrediyordu.
Yanına gitsem mi, sarılsam mı, yoksa uzaklaşsam mı bilemiyordum, heyecandan elim ayağım birbirine dolanmıştı. Dün gece neydi öyle? Ben orada duraksamış bir şekilde ne yapacağıma karar vermeye çalışırken Ali bana doğru döndü. İfadesiz bir şekilde bakıyordu bana. Bir anda tüm heyecanım yerle bir olmuştu bu bakışıyla ve kötü hissetmiştim. Çok kötü.
"Günaydın." dedi kafasını geri çevirip.
Neden bana bakmıyordu?
"Günaydın!" dedim mutlu görünmeye çalışarak. "Nasılsın?" dedim yanına giderken. Garip görünüyordu.
Ali sorumu cevaplamak yerine bana dönüp sordu. "Neden bu kadar mutlusun, üstelik sabahın bu saatinde?" Sesi telaşlıydı ve sinirli görünüyordu. Öfkesini kontrol etmeye çalışır gibi bir hali vardı. Gözlerinin mavisi koyulaşmıştı.
"Erken uyandım sadece." dedim Ali'ye. "Sen neden bu kadar telaşlısın, üstelik sabahın bu saatinde?" diye tekrarladım Ali'nin soğuk bakan gözlerine bakmaya çalışırken. Dün gece uyumamış gibi duruyordu, saçları dağınıktı ve hala içki kokuyordu.
Dün gece beni eve bıraktıktan sonra o da yatmamış mıydı?
Ali'nin cevabını beklemeden farklı bir soru yönelttim. "Dün gece..." derken sözümü kesti ve bir anda beni omuzlarımdan tutarak kendine döndürdü.
"Dün geceyle ilgili herşeyi sil aklından." diye soludu bir anda. Öfkeli miydi, telaşlı mıydı anlayamıyordum sesinden. Ama gözleri korkmuş bakıyordu.
"Sakin ol." dedim Ali'den kendimi ittirirken. "Korkutuyorsun beni." dedim ve bir adım geriledim.
Ali sanki kafayı yemiş gibi bir anda ellerini saçlarına geçirip sarı dalgalarını çekmeye başladı. "Özür dilerim... Ben, Selin... Özür dilerim." dedi ve devam etti. "Yanıma gel."
Ne yapmaya çalışıyordu bu çocuk?
"Ali, kendine gel." dedim bir elimi Ali'nin sakallarında gezdirip yanaklarını okşarken. "Ben senin uzayındaki dertlerini anlattığın yıldızım. Anlatmak ister misin bana?" dedim ona yaklaşıp bir çocuk gibi gülümseyerek.
Ali korkuyordu.
Ve bir anda bana sarıldı. Sadece, sarıldı. Sanki beni kaybetmekten korkuyormuşçasına sıkı sıkı kavradı belimi ve kafasını omzuma gömüp kokumu içine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzayın Gecesi
Fiksi Penggemar"Koca gözlü kız kaybetti kendini gözlerinde uzayı taşıyan bir adamın mavilerinde..." --- Biz Uzay ve Gece, Ali ve Selin'dik. Gökyüzündeki birbiri için parlayan iki yıldızdık. Birimiz ışığını kaybederse, diğerimiz de sönerdi. Birbirimize aittik. Kalb...