Sınır: +15 vote
---
Nazlı'yla biraz daha vakit geçirdikten sonra Ali'nin odasına doğru yol aldım. Kapıyı tıklattım, ama ses yoktu. Büyük ihtimalle uyuyordu. Rahatsız etmemek için sessizce uzaklaştım odasından ve Savaş'la konuşmak üzere, aşağı indim odasına.
"Savaş?" dedim kapıyı tıklattıktan sonra. "Benim, Selin. Girebilir miyim?" diye sordum.
Ses vermedi. Büyük ihtimalle o da uyuyordu veya konuşmak istemiyordu, zorlamaya hakkım yoktu. Bu yüzden bende geri odama çıktım ve yatağıma uzanıp kitabımı elime aldım. Bitmesine az kalmıştı, o yüzden kulaklıklarımı taktım kulağıma ve kendimi dış dünyadan soyutlayarak kitabıma verdim kafamı.
---
Gözlerimi açtım yavaşça ve esnedim. Güzel bir uyku çekmiştim, saat akşamüstüne geliyordu. Yataktan kalktım ve yüzümü yıkadım önce. Sonra da üstüme rahat bir şeyler giyindim ve telefonumu çıkarıp Emre'yi aradım. Konuşmalıydık, ama bu sefer düzgünce konuşmalıydık. Başımda zaten Doruk belası vardı, kardeşim dediğim adamla en azından bu işi halletmeliydim.
Her şeyi anlatmalıydım.
"Emre on beş dakikaya bizim kafede buluşalım mı?" dedim telefonu açtığında.
"Neden?" diye sordu. Arkadan gülüşmeler geliyordu, büyük ihtimalle yine kızlar doluşmuştu etrafına.
"Konuşmamız gerek. Acil." dedim aşağı inerken.
Bir süre duraksadı, sonra da onaylayarak telefonu kapattı. Arabama bindim ve kafenin yolunu tuttum. Bir kaç dakika içinde geldiğimde, arabamı park ettim ve içeri girdim. Emre hala gelmemişti, o yüzden tenha bir yere oturup beklemeye başladım bana ne içeceğimi soran garsonu geri çevirip.
Emre içeri girdi havalı bir şekilde. Güneş gözlüklerini çıkardı önce, sonra da saçlarını düzelterek etrafı taradı gözleriyle. Beni gördüğünde yanıma doğru ilerledi.
"Selam." dedim arkadaşça davranmaya çalışarak. O da "Selam." dediğinde duraksadım önce. Sonra derin bir nefes aldım ve olaya girmeye çalıştım.
"Kızlarla beraberdin herhalde." dedim soru sorarcasına. Ortamı ısıtmaya çalışıyordum. Kafasını olumlu anlamda salladı. Kaşlarını çattı.
Bir süre bir şey demedim, aklımda ne diyeceğimi toparlamaya çalışıyordum.
"Selin'le nasıl gidiyor?" diye bir soru yöneltti ve gülümseyerek devam etti. "Kardeşinle yani."
Gözlerimi Emre'ye diktim ve ciddileşerek konuşmaya başladım. "Bak Emre, ben... Yani biz..." duraksadım. "Biz birbirimizi seviyoruz."
Emre ilk önce tepki göstermedi, sonra gözlerini kırpıştırdı. "O da mı seni seviyormuş?" dedi bana doğru yaklaşırken. Kafamı salladım. Bir anda bu beni mutlu etmişti, ilk defa kendi kendime Selin'in beni sevdiğini söylüyordum.
"Güzel." diye mırıldandı Emre. "Zaten ona sahip çıkamazdım. En başından kavga etmemeliydik seninle." dedi Emre bana özür dileyen gözlerle. Ben rüya falan mı görüyordum? Emre artık Selin'i sevmediğini mi söylüyordu?
"Artık sevmiyorsun yani?" dedim bir kaşımı kaldırarak.
"Benimki hoşlantıymış, yeni farkettim." diye cevapladı beni. İçime bir anda tarifi anlatılamayan bir rahatlık çöktü, gülümsedim. Emre de bana gülümsedi ve elini uzattı. "Kardeşim be!"
Erkeksi bir şekilde tokalaştık gülerek. "Kardeşim." dedim bende karşılık olarak ve normal sohbet etmeye başladık.
"Yalnız bir dakika..." dedi Emre ve içeceğinden bir yudum aldı. "Siz kardeşsiniz artık. Sevgili olamazsınız ki? Anneniz ve babanız evli." diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzayın Gecesi
Fiksi Penggemar"Koca gözlü kız kaybetti kendini gözlerinde uzayı taşıyan bir adamın mavilerinde..." --- Biz Uzay ve Gece, Ali ve Selin'dik. Gökyüzündeki birbiri için parlayan iki yıldızdık. Birimiz ışığını kaybederse, diğerimiz de sönerdi. Birbirimize aittik. Kalb...