Bölüm 13 - Felaketler Azalmıyor Ki...

7.4K 506 44
                                    

"Öyle güzel gülmelisin ki, insanlar seni ağlatmaya utanmalı." -Marquez

***

Neşe, samanların üstüne bırakmıştı kendini. Bir yandan da yaşaran gözlerini siliyordu. Yanında oturmakta olan adama döndü.

"Seni uyarmaya çalışmıştım. Yekbahar huysuz bir attır. Benden başkasından pek hoşlanmaz."

"Uyarmakta biraz geç kaldın ne yazık ki. Allah'tan çok sert vurmadı."

"Şu anda acısını hissetmesende nuhtemelen morarır. Kaburgaların sağlamdır umarım."

Bunu söyledikten sonra adama şüpheli bir bakış attı.

"Kırılsa hissederdim herhalde."

"Hayır, pek sayılmaz. Bir hastaneye gitsen iyi olur. Uyarmadı deme."

"Bakarız." Kıza göz kırparken bir yandan da eliyle üstüne yapışmış beyaz gömleğini tutup kaldırdı. "Sırılsıklam oldum şu halime bak."

"Hatırlatma lütfen! Karnım ağrıyor, gülemiyorum."

"Ben dersimi aldım. Seninle dalga geçmemeliydim."

"Dersini aldıysan harika." diyerek gülümsedi kadın.

Kadının gülen yüzünü seyrettikten sonra: "Adın ne gece kuşu?" diye aniden sordu adam.

Kız gülümserken adam da gülümseme ihtiyacı hissediyordu. 'Gülümsemesi bulaşıcı sanki.' diye düşündü bir yandan da.

Aniden gelen soru karşısında gülümsemeyi kesen kadın bir süre sanki yeni uyanmış gibi etrafına bakındı. Güldüğü hatta kahkaha attığı için çok kötü hissetmeye başlamıştı. Vicdanı sızlarken cevapladı.

"Neşe. Senin?"

'İsmini bu kadar güzel yansıtan başka bir insan daha olamaz. Senin kadar güzel gülen...' Adam düşünürken bir yandan da kızın sorusunu cevapladı: "Yağmur."

Kız gelen cevap üzerine hızla kafasını adama döndürdü. Garip bir şekilde bakarken tekrar etti adamı, doğru duyduğundan emin olmak istiyordu.

"Yağmur?"

Kızın kendisine dikilmiş bakışlarını gören adam kısık sesle güldü.

"Evet, Yağmur. Biliyorum kızlar da daha çok kullanılıyor ama ben gayet erkeğim."

Bunu söyledikten sonra kıza göz kırpan adam, kızın pembeleşen elmacık kemikleri karşısında tekrar güldü. Neşe yüzünü gizlemek ve daha fazla kızarmasına engel olmak için başını ellerine eğdi.

"Memnun oldum."

"Ben de."

"İlk defa Yağmur'u erkek ismi olarak duydum da."

"Eski Türklerde Yağmur Bey'den esinlenmiş ailem."

Bir süre sessizlikle geçen dakikalardan sonra kadın, adama döndü.

"Bana neden baykuş diyorsun?"

"Baykuş mu? Sana baykuş mu dedim ben?" Adam anlamayan bir ifadeyle kıza bakıyordu.

"Gece kuşu deyip duruyorsun ya."

"Ha, o mu? Ben sana gece kuşu dedim, baykuş demedim. İkisi farklı."

"Hayır aynı." Kadın kaşlarını çatarak karşı çıktı.

"Hayır, farklı."

Kadının hala kaşlarını çattığını görünce sol elini kaldırıp kızın kaşları arasındaki kırışıklığı düzeltmek istedi ama son anda ne yaptığını fark edip elini ıslak saçlarına götürdü ve saçlarını karıştırarak açıkladı.

Kızıl Akşam  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin