Bölüm 27 - Yeter Yüreğimi Bir Çift Gözün Ateşine Rehin Verdiğim..!

6.7K 496 9
                                    

Medyadaki şarkıyı çok seviyorum ben :) Şiddetle tavsiye ederim...

___________________

"Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi.
Cehennem yangınlarından
Ölmeden çıktıysa bedenim;
Artık benim olmalıyım, benim.
Yeter yüreğimi bir çift gözün ateşine rehin verdiğim.
Ateş artığı değildir karşılığımız. Pusatını dağ sisinden alan,
Firarını mermisine emanet eden
Bir namludur bu eşkıya sevda
Ki, zulasında asılı durur kefenlediği ölümü.
Ellerinin çeliğine su verilmiştir ta ademden beri.
Bilir
Ve intihar cüretiyle
Yoklar yüreğinin tetiğini.
Güneşin kızılca kıyametine çatar kuruyan umut dallarını.
Yanacaksa cehennemden beter yanmalı!
Kim anlar ki eşkıyanın sağlamlığını;
Özleminin çiseyle yıkanmış şafak değerini
Kim?
Hani ellerine kuşlar inerdi,
Kardan üşüyen kuşlar...
Bahçen kuş sevinçleriyle inlerdi
Ay şahrud.
Eşkıya yüreğime çığ düştü
Üşüyorum ha
Aç ellerini...

Aç ellerin gireyim
Sana ömrüm vereyim
Kuruyan dudaklarına
Nefesimi süreyim...

İki can bir bedenken
Ayrı yatmak olur mu?
İki yürek bir canken
Ayrı düşmek olur mu?"-Seyduna Şahrud Türküleri, Nefesimi Süreyim

***

Neşe, bir güne daha hastanede merhaba derken tutulan boynunu ovaladı. Yoğun bakımın önündeki koltukta uyuya kalmıştı. Çevresine bakındığında Kutay ve Hande'nin de birbirlerine yaslanarak uyuyor olduğunu gördü. Yavaşça gerinip Yağmur'u kontrol etmek için odaya girdi. Sargıları değiştirip pansuman yaptıktan sonra çalan telefonu yüzünden dışarı çıktı: Emniyetten arıyorlardı. Alelacele kendisini hastaneden dışarı attı kadın. Ancak dışarı çıkmasıyla Pars'la yüzyüze gelmesi bir olmuştu.

"Neşe?"

"Pars... Benimle gel!"

Adamın kolundan tuttuğu gibi peşi sıra sürüklemeye başladı. Bir yandan da nereye gitmeleri gerektiğini anlatıyordu. Şehir merkezinde arabaya ihtiyaç duymadan koşturarak emniyete ulaştılar.

"Ben Neşe Seymenoğlu. Beni aramışlardı."

Polis amiriyle görüşmek üzere odaya girdiğinde stresten elindeki çantanın kayışıyla oynuyordu.

"Buyurun oturun Neşe hanım. Ve siz?"

Amir Pars'a soran gözlerle döndüğünde tokalaşmak için elini kaldırdı.

"Doktor Pars Türker. Neşe'nin arkadaşıyım."

"Anlıyorum."

"Onu yakaladınız mı?"

Neşe'nin beklemeye tahammülü yoktu. Sabırsızlıkla araya girmişti.

"Evet. Verdiğiniz bilgiler doğrultusunda kendisini İstanbul'a gitmek üzere yoldayken yakaladık. Ancak sizin de onaylamanızı istediğimiz için, sizi buraya kadar yorduk."

"Evet, elbette. Onunla konuşabilir miyim?"

"İsterseniz bir yanına gidelim, duruma göre bakarız."

"Tamam."

Neşe stresten bacaklarının titrediğini hissetti. Gözlerini kapayıp soluk verdi. Pars da en az Neşe kadar gerilmişti.

"Geldik."

Açılan kapıyla karşısında duran kadını görünce gözleri doldu Neşe'nin... Onu tanıyordu... Fırat'ın sevgilisi... Yanında duran Pars'ın kaskatı kesildiğini hissetti. Pars gözlerine inanamıyordu.

Kızıl Akşam  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin