Medyada şarkımız var. Barış Akarsu...
___________________
"Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın
Biri seni bulacak...
Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan
Biraz ürkeceksin!
Ne kadar dirensen de nafile
İnsansın sonuçta, seveceksin....
Eski acılara bakıp da küsme sevdalara
Gâvura kızıp da oruç bozulmaz!
Sök at kafandan acaba'ları!
Bir kemik aynı yerden
İki defa kırılmaz..Artık kararmaz gecelerin.
Bir daha yaşlar akmaz gözünden.
Sabahların gecikmez.
Kim bilir ağladığın günlere gülersin
Bir defa öldün ya zamanında,
Bir daha ölmezsin...{1}" -Can Yücel***
"Günaydın Hikmet amca!"
"Günaydın Neşe kızım!"
Rutin bir güne daha başlarken çoktan tezgahını açmış çocuğa göz kırptı Neşe.
"Günaydın Salih!"
"Günaydın Neşe'li abla!"
Bisikletini her zamanki yerine koyduktan sonra sekerek otele doğru gitti. O garsonu bir daha görmeyeceğini iyi bilse de o kafeye gitmeyecekti genç kadın.
Kalbine söz geçirememekten korkuyordu. Pars'ın mutsuzluğu üzerine bir mutluluk kuramazdı, kaldı ki çektiği vicdan azabında boğuluyordu zaten. Yüzü gülen, kalbi gülen, gözleri gülen yeşil gözlü devini de kendi hüznü içinde boğamazdı.
Rus turist kafilesinin karşısına geçti ve gülümsedi. Sözlerine Rusça devam ederken bir yandan da gülümsüyordu.
"Здравствуйте! Доброе утро всем. Меня зовут Neşe." (Merhaba! Günaydın. Benim adım Neşe.)
Neşe kendini tanıttıktan sonra bir süre daha konuşup programlarını özetlemişti. Öğleden sonra buluşmak üzere dağılmadan önce kalabalığa doğru seslendi.
"У вас есть вопросы?"(Herhangi bir sorunuz var mı?)
Kalabalığın arka tarafında bir el kalktı ve birisi "У меня есть вопрос!" (Benim bir sorum var!) diye seslendi.
Neşe en arkadan seslenen kişiyi görmek için parmak uçlarında yükselmeye çalışırken, adam grubun kızıldeniz gibi ikiye ayrılmasına sebep oldu.
"Öğleden sonraya kadar boş olduğuna göre bana ayıracak yeterince zamanın vardır herhalde?"
Kızın gözlerine yeşil gözlerini diken adam umutla bakıyordu kadına. Neşe gafil avlanmıştı. Ne diyeceğini bilemeyip dudağını kemirirken adam eline yapışmış ve onu dışarı sürüklemeye başlamıştı.
"Bu sessizliğini 'evet' olarak yorumluyorum."
"Hayır!"
Kızın bir anda durup elini elinden kurtarmasıyla kaşlarını çatan adam turistlerin hala kendilerine baktığını görünce -özellikle de erkeklerin Neşe'ye olan bakışlarını görünce- sinirlenmiş ve gruba doğru bağırmıştı.
"Увольте!" (Dağılın!)
Adam, kabalığı karşısında kendisini cık cıklayan kadına bakakaldı.
"İşim var benim!"
"Ne işin var?"
"Hesap mı soruyorsun bana sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Akşam
Lãng mạn"Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak... Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta... Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kana...