"Bir kadın bebeği rahmine düştüğü anda anne olur. Oysa bir erkek bebeğini ilk defa kucağına aldığında babalık duygusunu hisseder."
***
Kapının açılma sesini duyan kadın doğrulup dikkat kesildi.
"Neşem! Ben geldim!"
Elindeki elmayı önündeki tabağa doğru bırakan kadın karnı yüzünden eğilemeyerek kafasını kapıya doğru uzatmıştı.
"Hoş geldin! Salondayım!"
Karşısında gördüğü kadınla sevgi dolu gülümsedi adam. Seviyordu be! Eskiden bir kişilik severken şimdi sevgisi çoğalmıştı, daha fazla seviyordu adam! Karşısındaki kadının tombullaşmış pespembe yanaklarına baktı. Sevgiyle parlayan gece gözlerinde kayboldu her zamanki gibi...
"Nasılsınız bakalım? Çok yoruldun mu?"
Yavaşça yanına yaklaşıp kendisine ellerini uzatan kadına destek olup ayağa kaldırmıştı onu. Hamileliğinin son zamanlarında olan kadın iyice ağırlaşmış, tek başına hareket etmekte zorlanır olmuştu. İki aydır mesleğine ara vermişti ve bu süreçte Yağmur da mümkün olduğunca erken geliyordu eve. Sürekli yoğun çalışmaya, koşturup durmaya alışmış olan kadın, şimdi ayağa kalkarken bile yardımsız hareket edemiyordu. Doğal olarak da hırçınlaşıyordu ve bu süreçte de tatlılığının verdiği cesaretle sürekli söyleniyordu. Her şeye, her zaman...
"Tabi ki yoruldum. Otururken bile yoruluyorum Yağmur. Hayır, sen taşı bakalım bu kadar kiloyu sürekli kucağında ondan sonra gel konuşalım. Yani bir de sormuyor musun pişkin pişkin..."
Kadının susmayacağını anlayan adam bir anda kadını öpmüştü. Sonra da kolları arasına alıp sarılmıştı sımsıkı. Yani ne kadar sıkı olabilirse çünkü aralarında kadının dağ gibi göbeği vardı.
"Az kaldı. Yakında bir kızımız olacak Yağmur!"
"Biliyorum gece kuşum..."
"Çok heyecanlıyım!"
"Ben de."
O kendisine böyle sarılıp öperken kadın adamın elini yavaşça karnının yanına getirmişti. Bir süre sonra adam şok yemiş gibi geri kaçtı ve şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. Kadın kahkahasını tutamamıştı. Karşısındaki adam çok şaşkın görünüyordu. Yağmur gözleri hala şaşkın bakarken yavaşça diğer elini de karnına yerleştirmişti. Şişmiş göbeğini okşarken konuşmaya başladı.
"Neşem... Bu bebek hep böyle mi?"
"Hı hı... Yani hep değil de sen sarıldığında öptüğünde falan."
Kadının sözleriyle kafasını kaldırıp anlamayan gözlerle baktı Yağmur.
"Nasıl yani? Ne kadar çırpındı içeride öyle? Nasıl hissedebilir ki?"
"Hissediyor işte. Benim hissettiklerimi hissediyor Yağmur. Mutlu olduğumu hissediyor, kızımız da mutlu oluyor."
"Sonra da içerden doğru senin canını okuyor öyle mi?"
Kıkırdayarak tekrar adama sarılan Neşe, başını sallamıştı.
"Aynen öyle kocacığım. Daha doğmadan kıskanç bir kızımız var. Ve de babasını çok seven."
Mutlulukla iç geçirdi adam ve sevdiği kadının saçlarına bir öpücük kondurdu. Ne kadar yüce varlıktı bu kadınlar... Kendisine bir can armağan ediyordu... İçinde bakıp büyütüp kollayıp çoğaltıyordu mutluluklarını... Sevgiyle besliyordu yuvalarını...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Akşam
Romance"Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak... Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta... Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kana...