Bölüm 2 - Kader İlmeklerini Boynumuza Dolamıştı...

12.5K 638 23
                                    

"Suya düştüğünüz için değil, sudan çıkmadığınız için boğulursunuz." -Edwin Louis Cole

***

Kahkahalar gökyüzünde yankılanıyor, yıldızlardan sekip atmosferde hiç kaybolmamak üzere saklanıyorlardı. Bu dokuz arkadaşın kopmaz bağları birbirine kahkahalarıyla zincirleniyordu. Gözlerindeki ışıltı birinden diğerine akıyor; asla yok olmamak üzere anılarda ve yıldızlarda saklı kalıyordu.

Belin Su gözlerini silerek söylendi: "Tamam. Yeter artık. Bakın daha üç buçuk aylık bebeğimi düşüreceğim sizin yüzünüzden. Sonra Daniel'a siz açıklarsınız."

"Aman senin şu kocan da kırk defa aradı yemek boyunca zaten. Bir dahakine onu da getir Allah aşkına! Adam sen buradayken dokuz doğurdu. Gel de diyemiyor. Nedir bizim siz kadınlardan çektiğimiz?!" Tahir'in bu sözleri grupta mırıltılarla desteklendi. Ancak Belin Su: "Sen onu kendi karına anlat. Ona kızmaya kıyamıyorsun gelip hıncını bizden çıkarıyorsun. O da seni arayıp durdu tüm yemek boyunca. Yalan mı?" diye gözlerini belertip bir bakış attı ki Tahir kem küm edip susmak zorunda kaldı.

Grup sessizce arabalarına doğru yürümeye başlamıştı. Herkes kafasında günü değerlendiriyor ama demin ki gürültü patırtının aksine bu defa kimseden ses çıkmıyordu. Ancak bu huzurlu bir sessizlikti. Sadece uzun yıllardır arkadaş olan kişilerin paylaşabileceği türden bir sessizlik...

Neşe, grubun arkasında kalmıştı ve daldığı düşüncelerden silkinerek adımlarını hızlandırdı. Bu sırada arkadaşlarını profilden incelemeye başladı. Dokuz kişi çok büyük bir grup demekti ve herkesin daha iyi geçindiği bir arkadaşı mutlaka vardı. Neşe içinse bu kişi Açelya'ydı. Genç kızın küt kesilmiş dümdüz saçlarına baktı. Minyon tipine rağmen saçlarını bu şekilde kestirmesi ona olgunluk katıyordu. Düz ve sivri bir burnu vardı ve Neşe içinden bir kez daha 'Çok güzel bir kadın.' diye geçirdi. Arkadaşına hayrandı. Ancak yüzünün ve ruhunun güzelliğine rağmen arkadaşı aşk acısı çekmişti. Tıp fakültesini okurken tanıştığı çocukla evlilik hayallerine girmiş ancak çocuğun niyetinin sadece gönül eğlendirmek olduğu ortaya çıkmıştı. İçlerinden bir tek Tahir Kağan ile Belin Su evliydi fakat diğerleri hayatlarını adadıkları meslek uğruna evlilik hayallerini sarkıtıyorlardı. Hoş ortada aday bile yoktu ama...

Tahir Kağan çocukluk aşkı Büşra ile evlenmişti. Adam gibi adamdı işte... Evlendiğinden beri de mutluluğu gözle görülüyordu. Belin Su ise hepsini çok şaşırtıp Amerikalı bir doktorla evlenmişti. Yaz stajı için gittiği Boston'dan kızın evlilik haberini alan grup şaşkınlıktan kalakalmıştı. Ama Belin Su böyleydi işte... Belin Su Edis olarak Amerika'ya giden kız Belin Su Frame olarak dönmüştü. Evlendikten yaklaşık beş ay sonra da hamile olduğunu haber vermişti. Evet, buna da grup şaşkınlıktan tepki verememişti. Bu yemekte de bir bomba patlatan genç kız hepsini tuş etmişti: Hekimliği bırakacağını söylemişti; bebeği doğduktan sonra önceliği ona vermek istiyordu. Hem kocasının yanında Amerika'da yaşayacaktı hem de hayatını ailesine adayacaktı. Bu kararı anlamalarını beklemediğini söylemişti. Tabi ki hepsi, anlayamasa da saygı duyuyordu. Hekimlik hoşgörü mesleğiydi sonuçta. Neşe içten içe Belin Su'yu eleştiriyor, yıllarını verdiği mesleğini böyle kenara atabilmesini de son derece garipsiyordu. Yine de arkadaşı adına mutluydu. Herkes mutluluğu farklı yollarla yakalıyordu. Kendisi  insanlara yardım etmekten bir insanın umudu olabilmekten daha heyecan verici ve değerli başka bir şey tasavvur edemiyordu. Bu yüzden ki bir adamın aşkına mazhar olup bununla yetinebilmek ona uygun bir şey değildi. Belin Su için ise bundan daha değerli bir şey yoktu. Bir keresinde Neşe'ye uzun uzun bakıp: "Kendi düşüncelerinmiş gibi düşücelerini okuyabildiğin ve seni kendinden daha fazla düşünüp endişelenen biriyle tanıştığında nasıl hissettiğimi anlayacaksın, Neşe." demişti.

Kızıl Akşam  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin