Bölüm 6 - Hayat İnsanı Acılarla Sınarmış...

8.7K 545 30
                                    

"Hayatın, insanın iradesini test etmek için pek çok yolu vardır, bazen hiçbir şey olmaz ya da her şey birden olur." -Paulo Coelho

***

Genç kadın hıçkırıklarını keserek suda doğruldu. Uzun saçlarının uçları ıslanmıştı. Suda kendisine doğru gelen adamı izledi sakince. Adamın üzerindeki beyaz salaş gömlek sıçrayan sularla ıslanıp kaslı göğsüne yapışmıştı. Suyu yararak kendisine doğru geliyordu. Adam yaklaştıkça daha çok belli olan güçlü çenesini ve yakışıklı çehresini süzdü. Aralarında bir metre kala durmuştu adam, sanki çaresizce kadının da kendisine gelmesini bekliyordu. Kadın adamın kızarmış gözlerinde kendi yansımasını gördü ve şimdi yapacağı (ya da yapmayacağı) hamlenin hayatını belirleyeceğini hissetti. Bu yakışıklı ve güçlü adam onu düştüğü kuyudan kurtarmak için buradaydı. Tek sorun: Kadın uzatılan ipi tutacak mıydı; yoksa boğulmayı mı tercih edecekti?

***

İki hafta geçmiş genç kızın sabırsızlıkla beklediği ameliyat günü gelip çatmıştı. Zor bir ameliyat olacaktı fakat bu hastanın yaşamı için gerekliydi. Allah'ın izniyle o hasta bu hastaneden sapasağlam ayrılacaktı.

Tüm iki hafta boyunca çok çalışmıştı. Yani bir doktor "çok" diyorsa gerçekten çoktur. Çünkü normal çalışmaları bile saatler sürerken bu derece sıkı çalışması ve aynı zamanda hastanedeki görevlerini aksatmaması onu zorlamıştı. 'Ama değecek.' diye düşündü o hasta iyileşecek. Zaten bir doktorun en ulvi amacı bu değil miydi? Yardım edebilmek. Onların varoluş amaçları insanlardı. İnsanlara yardım etme isteği ve ihtiyacı, bir insanın yüzündeki gülümsemenin sebebi olabilmek, bir insanın hayır duasını alabilmek: Hayattaki en paha biçilemez duyguydu.

Neşe, bu duyguları doruklarda yaşayan bir doktordu. Her hastasına derinden bir üzüntü duyuyor ve yabancıların dediği gibi: Tanrı'nın yeryüzündeki eli olmaktan gurur duyuyordu. Bu his ona aynı zamanda çok büyük bir sorumluluk yüklüyordu. Ameliyathane araftır* çünkü, yaşam ve ölüm arasındaki bir duraktır. İki çıkışı vardır: Morg ya da servis. O da biliyordu bir hastanın yaşamını ve ölümünü elinde tuttuğunu; Allah'ın izniyle hastalara karşı çok dikkatli davranmaya çalışıyordu.

***

1 hafta sonra...

Hastanede öğle arasını beraber yapan altı arkadaş çay içme faslına geçmişlerdi.

"Neşe'nin sunumuna gidiyoruz değil mi?" diye sordu Lale.

Fırat çayını yudumlarken cevapladı: "Evet tabiki. Kafamızın etini yedi iki hafta boyunca."

Çayına şeker atarken bir yandan da sohbete katılan Açelya: "Ameliyat başarılı geçmiş; hasta çok iyiymiş."

Tahir, Neşe'yi takdir etse de cerrahlardan hoşlanmıyordu. "Evet, başarılı ameliyatları izlemesi de zevkli ama ben hiçbir zaman alışamayacağım o tür kanlı işlere."

Hastaneden yeni ayrılabilen Mehmet, Açelya'nın yanağına bir öpücük kondurup, kendine bir sandalye çekerken yorum yürüttü. "Neşe'nin mizacında da yok aslında ama kız kasaplık yapmayı seçti."

Fırat olanca zevzekliğiyle yanıtlamıştı. "Ahahahha! Evet, genel cerrahi seçti kız ya!"

Yağız, kafasını iki yana sallayarak: "Ama çocukluk hayali neşter tutmak, sütur atmaktı onun. Bu kadar hevesle çalışmasına şaşmamak gerek ve soruna gelince Lale, eğer o sunuma gitmezsek Neşe bizi diri diri yer. Gerçekten şu iki haftadır nerede karşılaşsak aynı şeyden bahsediyor."

Kızıl Akşam  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin