Morruj (16) ağabeyi olarak görülen çocuğa aşık oldu, o artık bir, umutsuz vaka.

41.3K 1.8K 70
                                    

Şerefsizsin çünkü, yaparsın! adlı hikayeme de göz atabilirsiniz, benzer türden ve esprilerle dolu!



Herkesin, bir kez aşık olma hakkı olması doğaldır. Çünkü, herkesin bir tek ölme hakkı vardır. Gelmeyeceğini söyle, fakat geleceğini kastet.

-AZADE

Merhaba, sabah okuyanlara günaydın, öğlen okuyanlara tünaydın, akşam okuyanlara, yakşamlar. Keyifli bir bölüm yapmaya çalıştım, umarım başarılı olmuştum. Şu kadar, şu kadar okuma sayısı diye bir şey yapmayacağım, insanlar bu yazıyı okumadan nasıl görecekler ki? Sonuç yine hüsran. :D Böyle boş şeylere gerek yok, voteye canınız sağ olsun. Yorumlarınız benim için, çikolata kadar değerli. İyi okumalar prenses ve prenslerim.

****

Siyah bir, "Chevrolet Aveo" arabanın yanına yaklaşıp ön koltuğun kapısını açtım. Oha, bu ola bilir miydi?

Valla, gerçek hayatta hiç sevdiğiniz insanlar fışkırmıyor, böyle durumlarda. Veya yeni tanışıp gıcık olduğun birileri. Ön koltukta, büyük beyaz bir kutu duruyordu. Üzerinde, elyaf kırmızı bir bukle vardı. Belli ki hediyeydi. Ablama doğru gözlerimi kaydırdım.

"Ee, ne duruyorsun. Hediyene bakmayacak mısın?" dedi sevecenlikle. Hani küçükken, en sevdiğiniz oyuncağı evebeynleriniz aldığınızda, suratınızda kocaman bir gülümseme olur ya, birde gözlerinizdeki o ışıltı. Aynen, şu anda bana da öyle oldu. Hediyenin ne olduğu önemli değildi. Uzun zamandır süpriz bir hediye almamıştım. Çevremde böyle insanları kaybediyorum diye ödüm kopuyor.

"Kırmızı halım yok hâlâ, madam." dedim ukala bir tavır takınarak. O sırada arabanın ön koltuğunu hafifçe geriye ittirmiştim. Hediyemi ezmek istemem doğrusu. Hediye paketini elimi aldığımda çok, aşırı çok, aşırı çok-çok, hafif olduğunu gördüm. Merakım artmış, istediğim minicik azalmıştı sanki.

"O kırmızı halıyı bana lüle yaptırıp bir yerlerine sokturma. Ne bekliyorsun, açsana kızım." başımı geleneksel Denizli kültürüne özentilik yapıp, tamam anlamında aşağı-yukarı salladım.

Ben hiçbir şeyi adam gibi açamam, illa sikeceğim bir taraflarını. Hediyenin yapıştırılan yerlerine sertçe çekerek açtım. Kutunun kenarlarını yavaş-yavaş indirdim. Kutuyu tamamen açtığımda iki adet bilet vardı. Amerika'ya? Rusya'ya? İngiltere'ye? Ya da ünlü birinin konser bileti? DA-DAD. Yanlış!

Biletleri heyecanla elime alıp, dikkatlice okumaya başladım. 2 gün sonra, Antalya'ya yolculuk. Çift kişilik, aman ne güzel hediye. Bayıldım. OO HLL SPR DVM. Hediyenin büyüğü küçüğü olmaz da, bu ne yani? Yüzümü buruşturup, biletleri elime aldım. Hediyemi ezmemek için yarım saatir boşlukta, yarım oturuş bir şekilde eğiliyordum. Kutuyu elime alıp, koltuğa oturdum.

"Ne oldu canım? Rengin solmuş gibi, beğenmedin mi yoksa?"

"Bayıldım, sağ ol yani. Beynimi çıkartıp diğer koltuğa koyarım. Daha az hüsran, daha az hayal kırıklığı yaşamış olurum." dedim dişlerimin arasında.

"Bir beyninin olmadığını zannediyordum, Morruj! Bu harika!" diye dalga geçti ablam. Hehe, çok komik.

"Bir de senin için komik değil, derler." Yahu, koca götümü saymazsak, ben tek kişik yer kaplayan orta kilolu biriyim. Neden çift kişilik aldı ki? Ablam iş yerinden izin alamadığı için bayramda bizimle olamamıştı, patronu iyilik meleği kesilip ona izin mi vermişti ki?

"Neden çift kişilik aldın?" dedim gözlerimi büyülterek.

"Asıl hediye o, şeker çocuk. Oda süpriz olsun, iki gün sonra öğrenirsin." Hediyeni gördük abla, gördük yani. Süprizin, Allah bilir nasıl olur? Yanımda hiç sevmediğim velet kuzenlerimden birisini koyacak yani. Gözlerimi devirip ablama baktım, omuz silkerek koltuğa daha çok yerleştim. Arabanın camını açarak hediye kutusunu camdan fırlattım.

He, sen çok biliyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin