Meleklerim ne yapıyormuş benim bakalım? Yorumlarınıza cevap veremiyorum, çünkü: "Wattpad'a sadece hikaye yazmak için giriyorum." Bir türlü boş vaktim olmuyor, antreman, okul, sosyal çevre, ödevlerken derken hayatım uçtu gitti. Çok özür dilerim. Cumartesi uzun uzun yazacağım. Yorumlarınızı eksik etmeyiin. Muuckkkk ♥
//Gerçekler//: Kulaklıktan dinlenen müziğin hoparlörden dinlenince aynı hazzı vermediği gerçeği.
Asansörde sigara içen insanları öldüresim geliyor. Oğlum, babanızın asansörü mü? Astımı olan var, sigarayı bırakmak üzere olan var, bebek var, çocuk var... Benim gibi sinirli insanlar var! Var da var yani. Hangi akla, zihniyete dayanıp sigara içiyorsun? İçen, geri zekalı insanların kafalarını, asansörün iplerine dolayıp, 7. kattan 1. kata kadar stop düğmesine basa basa indiresim geliyor.
Ah, birde parfüm konusu var tabii. Parfümü güzel kokanlara lafım yok... Parfüm sıkmadığım zamanlar, asansörle bütün apartmanı 10 dolaşıp öyle çıkıyorum dışarı. Ee, unutmuşum ne yapalım? Birde güzel kokunca keyfime denecek laf yok.
Asansörden dışarı öksüre öksüre, hatta anıra anıra çıktım. Nasıl tıkandım, nasıl sinir oldum. Bizim asansör birde çok eski. Kamerası falan yok! Kim olduğunuda bilemiyoruz. Apartman toplumu olarak çok sıkıntıdayız. Maşallah, herkes öyle iyi rol yapıyor ki, toplantıda ana avrat sayıyorlar. Hani, adam kendisi olsa, kendisine de sayıyor. Sanırsın, tiyatro dalını o bulmuş. "Böylece, misafir zibinin teki içmiş," olarak kalıyor.
Asansörü kapattıktan sonra, önüme bile bakmadan aldığım nefesi hızla geri verdim.
"Yine mi sigara içmişler kızım?" Kafamı yavaşça kaldırdığımda, astımı olan Aypek Teyze ile karşılaştım. Kadın çok yaşlı ve 4. katta oturuyor, dördüncü kata, Aypek Teyzeden önce, ölüsü çıkar.
"Malaasef, Aypek Teyze." dedim, gözlerimi kırpıştırarak.
"Hey Allah'ım Yarabbim." dedi, yüzüme bile bakmadan. Sonra döndü götünü, merdivenlere doğru ilerlemeye başladı. Large Minimum şeklinde çıkacağına, yemin edebilirim. Omuz silkerek, dış kapıya doğru ilerledim.
Apartmanın çıkış kapısının yanında, duvara yapıştırılmalı boydan bir ayna var. Bu aynayı buraya koyandan, Allah razı olsun. Nasıl işime yarıyor nasıl... Geçtim aynanın karşısına, yarım yamalak sürdüğüm rujumu işaret parmağımla dudağıma dağıttım. Ardından, "Allah belasını vermesin böyle, göz kaleminin," diyerek gözlerimin altına doğru akan, siyah göz kaleminin yarattığı faciayı baş parmağımın tersiyle sildim. Artık iyiydi, sanırım yani.
Hızlı adımlarla, apartman kapısının dışarısına çıktım, başımı kaldırıp, gözlerimi kapattım ve mis gibi havayı içime çekmeye başladım, tam o sırada benim ultra embesil karşı komşum, Pırıl, dağınık topumuzun saklayamadığı ensemin tam ortasına bir okkalı şaplak yapıştırdı.
"Ananı..."
"Haha! Kızım, yabancı dizilerimi özeniyorsun?" dedi, alaycı bir tavır takınarak. Anana özeniyorum, derdim ama... Pırıl'ın annesi beni felç eder. Ben o kapesiteyi görüyorum karıda.
"Sen, sadece yabancı dizilerdemi görüyorsun bu olayı?" dedim, gözlerimi devirerek.
"Amaann... Sana da bir şey demeye gelmiyor." dedi, sıkıntıyla.
"Ağzın var diye sürekli konuşman gerekmiyor, Pırıl." dedim, gözlerimi kısarak. Önce beni, baştan aşağı bir süzdü, sonra götüyle gülerek apartmanın içerisine girdi. Tövbe Yarabbim ya! Ne biçim insanlarla sınanıyorum? Neyse, geri zekalı insanları takmayacağım bu gün. Bizim, apartmanın tam karşısına, ev yemekleri yapan bir restaraunt açılmış. İlk adam gibi müşterileri ben olacağım sanırım, çünkü daha dün önce açılış töreni yapıldı. Canım sıkkınken yemek yiyorum, mutluyken yemek yiyorum, üzgünken yine yemek yiyorum. Şuan, sabit bir psikolejiye sahibim ve yine yemek yemeye gidiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
He, sen çok biliyon
Novela Juvenil"İrem, gelip şuraya elimi tut! Düşeceğim diyorum sana." Aaah, lanet merdivenler. "Altına bez de bağlıyayım arzu edersen kraliçemiz? Güzelim çocuk kaçıyor hadi, kamon." Geri zekalı İrem. Burada geberip gitsem; eminim ki randevu için cenazeme 3-5 çoc...