Yıllardır, bir senin hiçbir şeyin olamadım

33K 1.5K 51
                                    

Bu kitap bittiğine göre, "Şerefsizsin çünkü, yaparsın!" adlı kitabıma göz atın derim, kahkaha atacağınız yeni esprilerle dolu!






İlham, pek bana uğramadı bu gün. Pek ilgi çekici bir bölüm olduğunu söyleyemem, ama biraz gideri var gibi, eheh. :D Morruj'u herkes kafasında nasıl tanımladı? Yorum yapa bilirler mi? Örnek veriyorum; "Sarı saçlı, mavi gözlü ve biraz toplu" gibi. Lütfen belirtin, teşekkür ederiiim. İyi okumalar canımlarım. Mucks :D

Ben, aynaya bakıp gördüğümden daha çok sevmiştim seni.
-AYŞE GÖKALP

"Ah, MoRuj. Düştün mü?!"

"Hayır, seni geri zekalı, böyle iniyorum."

Şimdi, o kadar kişinin önünde rezil olduğuma yanayım, yoksa ben düştüğümde çığıran yakın arkadaşıma mı? Ellerimi, topraklı yola dayadıktan sonra bileklerim kuvvet alıp yavaşça ayağa kalkmaya çalıştım. Diz üstü durduğum zaman, sağ elimi gözümün üstündeki sıcaklıkta gezdirdim. Harika! Başım kanıyor. Çokzel. Al sana ekşın, Morruj. Götünde patladı.

"Ayy, başın mı kanıyor senin?!" diye tekrar çığırdı İrem.

"İrem, bağırmayı kes! Herkes bize bakıyor zaten." Dedim tıslayarak.

"Böyle bir durumda sinirlenme gibi bir enerjiyi nerenden depoluyorsun?" dedi gülümseyerek. Kalkmak için, uzattığım elimi yavaşça geri çekti. "Bari gülde, şu egolarını kurtaralım."

"Ego mu kaldı Allah için? Kum kadın oldum. Koy, Süpermen'e oynayayım." Elimi tekrar uzattığımda, 'peki, öyle olsun' bakışı atıp beni kaldırdı. Üstümdeki kumları silkelemeye çalıştık. İrem'in kulağına yavaşça fısıldadım,

"Kıçımı temizleyeceğinde yavaş vur. Beni utandırma, oldu mu canım?"

"Aa, bana elletmek için böyle merdivenlerden düşüp kendini rezil etmeye gerek yok." Dedi kahkaha atarak. Çok komik, gül gül 4 baklava çıkardım. Allah'ım, tamam komik arkadaşım yok. Bu gidişle olmayacakta, ama neden sapık? Hayır, niye sapık? İrem, küçücük elleriyle, kalçama vura-vura temizlediğinde daha çok utanmıştım.

"Yer yarılsa da, içine girsem." Diye mırıldandım.

"Şuan zaten yerin altındaki topraktan farkın yok, tek farkın yüzeyde olman." Diye dalga geçti. Pislik. Üzerimi, düzgünce silkeledikten sonra çeşmeye doğru ilerledik.

"Ne bekliyorsun? Yıkasana kollarını."

"Yola doğru bakıyor bu çeşmenin ağzı."

"Ee, ne olmuş?" dedi İrem afallayarak.

"İnsanların geçtiği yere doğru domalmak istemiyorum, İrem." İrem, gözlerini büyülterek bana baktı.

"Diz çök, geri zekâlı." Bugünlerde, 'geri zekâlı' lafına en iyi yakışan kişi olarak Oscar ödülü, kazanacağım. O olacak. Ya, tamam itiraf ediyorum. Bende birazcık fesat olabilirim.

Diz çökerek, çeşmeyi yavaşça açtım. Akan buz gibi suda, kollarıma yapışmış olan kumları temizlemeye başladım. Kollarımdan akan suların, üstüme dökmemeye çalışarak çeşmeyi kapattım.

"İreem, canım benim! Düzgün sarılamadım sana." Diyerek, ıslak kollarımı İrem'in mavi, keten bluzuyla buluşturdum ve kolumdan geldiği kadarıyla, ıslaklıklarımı göz koyduğum bluza sildim. İlk baş ne yaptığımı anlamasa da, sonradan çökezleyerek beni geri itti.

"Allah, belanı vermesin Morruj." Dedi üstünü elleriyle temizlemeye çalışırken. Küçük bir kahkaha atarak koluna girdim,

"Hadi, ayıp oldu gidelim artık." Başıyla beni onayladıktan sonra Erdi ve Ahmet ile yapacağımız iğrenç sohbetlere doğru yol aldık. Adalet Parkına ikinci kez gelişim. Birincisin de, bir uzmanın bizimle çalışma adımlarını anlattığını ve bir dakika dinledikten sonra annemin omzunda uyumaya karar aldığım, iğrenç bir akşamdı.

He, sen çok biliyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin